Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

NUH TEPESİ – FİLM İNCELEME – Psikolektif + – Sayı – 10

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Vizyon Tarihi: 2019

Tür: Dram

Yapım: Türkiye

Süre: 1 saat 49 dakika

IMDb: 7,3 / 10

Oyuncular: Ali Atay, Haluk Bilginer, Mehmet Özgür

Yönetmen: Cenk Ertürk

Yönetmen Cenk Ertürk’ün ilk uzun metraj filmi olan Nuh Tepesi, usta oyuncu kadrosuyla dikkat çekmektedir. Bununla birlikte 2019 yılında Tribeca Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu (Ali Atay) ödüllerine ve Adana Altın Koza Film Festivali’nde en iyi film ödülüne layık görülmüştür.

Film, hasta babasının son isteğini yerine getirmeye çalışan Ömer ile buna karşı çıkan köylülerin hikâyesi etrafında şekillenmektedir. Babası tarafından çok küçük yaşta terk edilmiş Ömer ve yakın zamanda öleceği haberini alan baba İbrahim’in bir amaç uğruna çıktıkları yolculukta hem kendileriyle hem birbirleriyle yüzleşmeleri bir durum hikâyesi olarak gözler önüne serilmektedir. Çocukken diktiği ağacın altına gömülmek isteyen İbrahim, oğlu Ömer ile birlikte köyüne döner; ancak bu son isteğinin yerine gelmesi için önce baba ve oğul olarak birbirlerini tanımaları ardından hem köylüleri hem bürokratik engelleri aşmaları gerekmektedir.

                                                  –Yazı Spoiler İçermektedir–

            Ömer, hamile olan eşinden boşanmak üzere olan ve bu süreçte zor zamanlardan geçen orta yaşlarda bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Yıllar sonra çıkagelen babasına karşı hissettiği yoğun öfke duygularını bastırarak ölmeden önceki son isteğini yerine getirmeye çalışmaktadır. Bu nedenle bir yandan öfkeyle onu cezalandırmak isteyip diğer yandan onun mutluluğu için çabalamaktadır. Ömer’in hissettiği bu ikircikli duygular pasif agresyon davranışları sergilemesine neden olmaktadır. Yolculuğa çıktıklarında babası ön koltuğa yanına oturmasın diye kapı açılmıyormuş gibi davranması bu anlamda dikkat çekmektedir. Ömer’in hissettiği öfkeye karşılık sergilediği fedakârlık tavırlarını açıklamak için kırılgan narsisizm kavramı kullanılabilir. Babası tarafından annesiyle birlikte mağdur edildiği düşüncesine dönük haklılık inancı, pasif öfke davranışları, çevreye yaydığı hayırlı evlat imajı karakterin kırılgan narsisizme sahip olabileceğini düşündürmektedir. Karakterin davranışlarını anlamlandırma konusunda drama üçgeninden de yararlanılabilir. Stephen Karpman tarafından psikolojik bir oyun olarak tanımlanan kavramda üçgeni oluşturan kurban, kurtarıcı ve suçlayıcı olmak üzere üç farklı rol bulunmaktadır. Bireyin ilişkilerinde bu rollere aynı anda ya da ayrı ayrı girebileceği karşısındaki kişileri de bu rollere sokabileceği savunulmaktadır. Ömer karakterinin babası ile kurduğu ilişkide drama üçgeninin içinde olduğu ve hem babasını hem kendisini çeşitli rollere soktuğu görülmektedir. Ömer’in, kendi hayati sorumluluklarını göz ardı edebilmek, hem kendine hem başkalarına karşı iyi ve güçlü görünmek için ölmek üzere olan babasının dertleriyle ilgilenmesi babasına karşı bir kurtarıcı rolü üstlendiğini göstermektedir. Kendisi kurtarıcı rolüne girerken babasını da kendisine muhtaç kurban rolüne sokmaktadır. Karakterin kendisi ve hayatı ile ilgili babası tarafından mağdur edilmişlik hissi kendini kurban rolüne soktuğunu ve bu hayatı kötü giden mağdurun hayatında yanlış giden her şey için babasını sorumlu tutması da kurban rolünden çıkıp suçlayıcı rolüne girdiğini göstermektedir.

Ömer karakterinin kötü giden evliliğinde bile babasını suçlaması kendi hayatı ile ilgili yaptığı seçimlerin sorumluluklarını almaktan kaçındığını göstermektedir. Seçim ve sorumluluklar psikoloji ekollerinde sıklıkla ele alınmış kavramlardandır. William Glasser tarafından temelleri atılmış olan Gerçeklik Terapisi’nde bireyin yaptıklarının sorumluluğunu taşıması gerektiği ve herkesin kendi yaşamını kendisinin kontrol edebileceği savunulmaktadır. Gerçeklik Terapisi çerçevesinde Ömer hayatını kendisinin kontrol edebileceğini kabul etmemiş ve bu nedenle hayatında giden her şey için çevresini suçlamaktadır.

Filmde sorunlu baba – oğul ilişkisi ile birlikte toplumsal olaylara da değinilmektedir. Köylüler tepedeki bir ağacı kutsal addederek orayı ziyaret etmekte, ağaca adaklarla ettikleri duaların kabul olduğuna inanmaktadırlar. Psikolojiye önemli katkıları bulunan Skinner güvercinler ile yaptığı deneyinde aç bırakılan güvercinlere belirlenen sabit sıklıkta yiyecek vermiştir. Yaptığı deneyde Skinner güvercinlerin yemek verilmeden hemen önceki davranışını sürekli tekrarladığını fark etmiştir. Deney sonucunda Skinner batıl davranışları verilen tepkilerin şans eseri pekiştireçlerle eşleşmesi sonucunda yinelenmesi sağlanan stereotipik davranışlar olarak tanımlamıştır. Hayvanlarda olduğu gibi insanlarda da batıl davranışlar – batıl inançlar benzer şekilde öğrenilmiş davranışlardır. Filmde köyün öğretmenin ağaca ettiği dua sayesinde çocuk sahibi olması da öğrenilmiş batıl davranışlarla ilişkilendirilebilir. Yıllar boyunca yöre halkı birbirlerinden dinledikleri sözde mucizeler ile ağacın kutsallığına güvenmişlerdir. Öyle ki filmde köylülerin, köyün imamının ilmi ile ortaya koyduğu kanıtları bile tepkiyle karşıladıkları ve inançlarına yanlış diyen kim varsa dışladıkları görülmektedir.

Filme ilişkin izlenimlerim

Ömer karakterinin farklı psikoloji ekollerinin farklı kavramları ile uzun uzun açıklanabilecek derin bir karakter olduğunu düşünüyorum. Karakterin duygusal çıkmazlarının izleyiciye yansıtılışını çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Umarım sizler de filmi izlerken hem sinematik hem psikolojik anlamda en az ben kadar doyum alırsınız.

Feyza KILINÇ

Psikolojik Danışman