Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Kardeşini Doğurmak: Türkiye’de Ensest Gerçeği – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 11

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Yazar Adı: Büşra Sanay

Yayınevi: Doğan Kitap

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, 2018

Sayfa Sayısı: 369

“İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.”

     Anlatmaya kelimelerin yetmeyeceği gerçeklerin anlatıldığı kitabına, Cengiz Aytmatov’a ait bu sözlerle başlamış Büşra Sanay. “Türkiye’nin en mahrem yerinde görülmeyen, görmezden gelinen bir yara: ensest.” diyor. Zaten kitabın asıl amacı da bu kanayan yaraya parmak basmak. Bu amaç doğrultusunda 2015 yılında Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu başkanı Canan Güllü’yle yaptıkları “Türkiye’de Ensest Gerçeği” başlıklı röportajı çok ses getiriyor. Hatta öyle ki röportaj İngiltere’de bir üniversitede psikoloji dersinde okutuluyor, inceleniyor ve araştırma konusu oluyor. Ensest konusuna eğilmenin bir zorunluluk haline geldiğini ve toplumda var olan bilgi eksikliğini görmüş olacak ki bu kitabı yazmak için kolları sıvıyor. Sonunda ise ortaya bu kitap çıkıyor: Kardeşini Doğurmak.

Kitabın yazılma aşaması oldukça zorlu bir süreç. Çünkü kitabı yazmak için Türkiye’nin farklı birçok yerine gitmesi, röportaj yapmak için izinler alması ve birçok insanla konuşması gerekmiş.  Kitapta mağdurların ilk ağızdan aktardığı olayların yanı sıra; enseste tanıklık etmiş öğretmen, psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı, doktor, avukat gibi çok çeşitli meslek grubundan insan da yer almış. Aynı zamanda kitapta sadece mağdurun yaşadığı olay, ailevi ve kişisel özellikleri değil ensest suçlularının bilgileri de yer alıyor. Tabi enseste maruz kalan bireylerde izlenmesi gereken yollar,  aileye düşen sorumluluklar, yardım istenebilecek kişi ve kurumlar, mağdurun psikolojisini korumak adına yapılabilecekler ve hukuki sürecin işleyişi gibi birçok faktör üzerinde durulmuş. Özellikle mağdurun adli mercilere başvurduğu zaman yaşadığı korku ve kaygıyı azaltmak ve sonrasında sağlıklı bir psikoloji sergilemesini sağlamak adına ruh sağlığı çalışanlarına birçok ipucu verilmiş. Ayrıca kitapta aile içinde ve hukuki sürecin işleyişi sırasında yapılan yanlışlar ve düzeltilmesi gereken sistem eksiklikleri de yer bulmuş.

     “Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Bildiğim tek şey, yorulduğumun farkındayım. Çocuklar ölüyor üstat. İnsanlar ise her şeyi meşrulaştırıyor. Yoruldum… Bir serçenin cadde ortasında yağmura yakalandığı için uçup uçmamak arasındaki kararsız bekleyişi vardır ya, işte ölümü ya da yaşamı öyle beklediğimi hissediyorum.”  Bu cümleler abisi tarafından istismara uğramış ve sonrasında intihar girişiminde bulunmuş bir çocuğun veda mektubundan alıntı.  Mektubu okuduğumuzda üzüntü, karamsarlık, mutsuzluk ve umutsuzluk duyguları net bir şekilde göze çarpıyor. Ve en çok da suçluluk… “Temiz bir bedene sahip değilim.” diyor. Tabi bu hayat hikayelerinden sadece biri. “Ben çilekli süt istiyorum.”, “Dedeme ceza ver anne.” Hepimiz için normal sayılabilecek bu sözlerin aslında ne kadar ağır anlamlar barındırdığını okuyunca anlıyoruz.

Kitaba İlişkin Kişisel İzlenimlerim

Türk edebiyatında araştırma/inceleme türü olarak yer almış olsa da bu şekilde bir sınırlamanın yetersiz olacağını düşünüyorum. Çünkü psikolojik, sosyal, toplumsal, dini ve hatta mitolojik birçok bilgi içeren bu kitap aslında gerçeklerimizi anlatıyor. Bizim toplumumuzda yaşanan, ne yazık ki çoğunlukla görmediğimiz, duymadığımız gerçekleri… Okurken gözlerinizin dolacağı, nefesinizin kesileceği, devam etmekte zorlanacağınız o kadar çok bölüm var ki. Sağır, dilsiz olduğumuz belki içimizde yaşayan bu insanlar için bir şey yapamamanın verdiği utanç, kızgınlık ve azabı hissedeceksiniz. Bu hisler belki de ensesti biraz da olsa görmemizi sağlayacak ve bana göre işte tam da bu noktada Büşra Sanay ve yazımda yardımcı olan herkes amacına ulaşmış olacak. Görecek, hissedeceksiniz…

Gizem ATAŞ

Psikolog