Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

SWALLOW – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 11

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

FİLM KÜNYESİ

Vizyon Tarihi: 2019

Tür: Dram, Gerilim

Yapım: ABD

Süre: 1 saat 35 dakika

Imdb Puanı: 6.5

Oyuncular: Haley Bennett, Austin Stowell, Denis O’Hare

Yönetmen: Carlo Mirabella-Davis

Yazı spoiler içermektedir.

Hunter, zengin bir ailenin oğlu ile evlenmiş, evlendiği kişinin ailesi tarafından zengin bir eş bulmaktan başka hiçbir vasfı olmadığı düşünülen, lüks bir evde kapana kısılmış ve tüm günü vakit öldürmeye odaklı etkinliklerle geçen bir karakter olarak çıkmakta seyircinin karşısına. Eşi, etrafındaki insanlar ve hatta kendisinin bile mutlu olması gerektiğini düşündüğü Hunter içindeki mutsuzluk tarafından yavaş yavaş ele geçirilmektedir. Hamile olmasının ardından aile tarafından duyulan mutluluk Hunter’a pek uğramamaktadır. Hamileliğin Hunter üzerindeki en büyük etkisi etrafındaki nesnelerin ona seslendiğini ve onları yemeye yönelik büyük bir istek duyması olmaktadır. Psikoloji literatüründe Pika Sendromu olarak geçen yabancı maddeleri yeme arzusu bu noktadan itibaren ortaya çıkmaktadır. Pika sendromu en çok çocuklarda ve hamilelerde oluşan bir rahatsızlıktır ve nedenleri arasında en belirgin olarak demir ve vitamin eksikliği olsa da birtakım psikolojik travmalar da bu sendromu ortaya çıkarabilmektedir. Hunter’ın tüketmeye başladığı maddeler küçük bir bilye olarak başlamakta ve çok daha zararlı maddeler ile devam etmektedir.

Eşinin mutlu olmaması için hiçbir sebep olmadığı düşündüğü Hunter’ın Pika sendromunu yaşaması ailenin düzenini alt üst etmektedir. Görünürde hiçbir problemi olmayan Hunter’ın terapilerin ardından psikolojik bir travma yaşadığı ortaya çıkmaktadır. Tecavüz mağduru bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Hunter, annesi kürtaja karşı olduğundan dolayı aslında istenmeyen bir çocuk. İnsan yaşamı bebek anne rahmine düştüğü an başlar. Kimlik odaklı psiko-travma terapileri anne karnında geçirilen dönemin kimlik oluşumunda, kimliğin tahrip olmasında çok büyük etkisi olan bir dönem olduğunu göstermiştir. Annenin bebeği istememesi ve bebeğin bilinçli olarak istenmediğinin farkına varması ilişkiyi oluşturan baskın unsur haline gelir ve sadece anne karnındaki değil tüm yaşamları boyunca kuracağı ilişkilerini etkiler. İstenilmeyen çocuk olmak kendinden nefret etme, kendini reddetme ve kendine karşı kötü davranışlar içerisinde bulunma şeklinde ortaya çıkan kaçınılmaz, içsel bir psikolojik dinamik yaratır. Çocuk anneyi içselleştirir ve kendi isteklerini, arzularını yok sayar ve küçümser, içselleştirdiği annenin kendisi ile ilgili isteklerine boyun eğer. Hunter’ın pika sendromu, kendine zarar verici davranışlar içerisinde olmasıyla, sendromun hamilelikte başlaması ise annesinin hamileliğinin tecavüz ardından olması ve istenmeyen çocuk olması ile ilişkilendirilebilir. Bununla birlikte Hunter’ın etrafındaki herkesi memnun etmeye çalışması da istenmeyen çocuğun hayatta kalma stratejisi olarak özellikle annesinin ve başkalarının isteklerini karşılamayı seçmesi ile açıklanabilir.

Filmin ilerleyen sahnelerinde Hunter’ın yuttuğu nesneleri dışkısından bulması, onları temizlemesi ve küçük bir tepside sergilemesi dikkat çekmektedir. Hunter hamileliğinden ziyade yuttuğu nesnelerden gurur duymaktadır ve hayatındaki en büyük mutluluğu bu nesneler olmaktadır. Bununla birlikte filmin başlarında hamileliğin Hunter için planlı bir şekilde meydana gelmediği ve bebek sahibi olmak için kendini hazır hissetmediği görülmektedir. Bu iki veri birleştiğinde Hunter’ın yuttuğu nesnelerden bu kadar gurur duymasının nedeninin kontrolü ele geçirme hissi olduğu söylenebilir. Evden ve eşi ile ailesinden kaçtıktan sonra babasıyla görüşen Hunter yaptığı görüşmede kontrol benim elimde diyerek sendromunun nedenlerinden birinin de kontrolü kaybetme olduğunu işaret etmektedir. Annesiyle görüşüp istenmediğini net bir şekilde anlayan Hunter’ın babası ile görüştüğünde “Benden utanıyor musun?” sorusunu yöneltmektedir. Bu noktada gelen hayır cevabı, Hunter’ın aslında utanılan şeyin kendisi değil tecavüz durumu olduğunu anlamasını ve kendisi ile dünyaya gelme şekli arasında bir çizgi çekmesini sağlamaktadır.

Filme İlişkin Kişisel İzlenimlerim

            Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet rolleri annelik ve iyi bir eş olma yönündeki görevleri ön plana çıkarmaktadır. Fakat Hunter etrafındaki insanları mutlu edebilmek için ne kadar çabalasa da bu rollere girememekte ve kendini mutlu hissedememektedir. Anne ve bebek ilişkisini genellikle doğum sonrası bir durum gibi anlatan filmlerin aksine Smallow bu bağlanmanın doğum öncesinden başladığını dikkat çekmesi yönüyle değerli bir film olarak karşımıza çıkmaktadır. Değinmeden edemeyeceğim. Filmdeki psikoloğun Hunter ile görüşmelerini gizli bir şekilde Hunter’ın eşine anlatması ve Hunter’ın bunu duyması büyük bir yıkıma yol açmıştır. Bu noktada bilimsel etiğin ve ruh sağlığı çalışanı ile danışan arasındaki ilişkinin mahrem olması gerekliliğini bir kez daha görmekteyiz. İyi seyirler dilerim…

Tuğçe Erdem

Uzman Psikolojik Danışman

Tuğçe Uysal

Psikolojik danışman, Psikolektif+ Genel Yayın Yönetmeni. MEB’e bağlı bir okulda görev yapıyor, yüksek lisansını 2021’de tamamladı.