
Film Künyesi
Vizyon Tarihi: 2011
Tür: Dram
Yapım : Türkiye
Süre: 93 dk
Imdb Puanı: 6.6
Oyuncular: Mert Fırat, Nergis Öztürk, Zeynep Oral
Yönetmen: İlksen Başarır
İlksen Başarır ve aynı zamanda filmin oyuncusu Mert Fırat’ın senaristliğini üstlendiği film, gerçek bir yaşam hikâyesinden değil gerçek binlerce yaşam hikâyesinden yola çıkılarak beyaz perdeye uyarlanmıştır. Filmde, toplumun gölge kişiliğinin içinde barınan “ensest” vakası işlenerek izleyici bu gerçekle yüzleştirilmiştir. Erdem ve Sevil, küçük bir kasabada çocukları Edip ve Sevgi ile sıradan yaşamlarını sürmektedir. Baba, mecburiyetten memur olarak çalışmakta ve İstanbul’a taşınıp ünlü bir şair olmanın hayalini kurmaktadır. Sevil’in annesinin felç haberi alınınca İstanbul’a taşınmak için fırsat doğmuş ve aile, sırlarıyla birlikte yola koyulmuştur.
-Yazı spoiler içermektedir.-
Film, kasabada bir bayram sabahı evin bahçesinde kurban kesilmesiyle başlamaktadır. Film başlarken jeneriğinde müziğe yer verilmemiş ve kurbanı kesen kişinin çektiği besmele duyduğumuz ilk ses olmuştur. Erdem, kurban kesilirken bakamadığı için kafasını çevirmiş ve kurban etinin eve girmesini de istememiştir. Çocukların alnına sürülen kandan rahatsız olunca çocukları banyoya yıkamaya götürmüştür. Büyük çocuk Edip’in banyodan sonra mutsuz ve durgun odasında oturması, izleyiciyi endişelendiren ilk ipucu olmuştur. Babanın Edip’e cinsel istismarda bulunduğu filmin son sahnesinde Edip’in iç seslendirmesi ile itiraf edilmiştir. Erdem’in kurban kestirmesi ancak kanına bakamayacak kadar hassas olması, öte yandan öz çocuğunu istismar etmesi varoluşçu kurama göre babanın überwelt (manevi-dini değerler) dünyasında sahte ilişkiler kurduğunun göstergesidir.
Ertesi günlerde anneannenin felç geçirdiği haberi alınınca hemen taşınmak için ailece hazırlığa başlanmıştır. Evden ayrılmadan önce Edip, babasının ona sus payı olarak aldığı atlıkarınca oyuncağını balta ile paramparça etmiştir. Psikanalitik Kuram’ın temsilcisi Freud’a göre kişi, yaşadığı olumsuz durumlarla başa çıkmak için ego savunma mekanizmalarını devreye sokmakta ancak bu mekanizmaları kullandığının da farkında olmamaktadır. Yön değiştirme savunma mekanizmasına göre; kişi kızgınlıklarını gerçek kızılan kişiye değil de daha az zarar gelecek bir kişiye ya da nesneye yöneltmektedir. Babasına zarar veremeyen Edip, babasının aldığı oyuncağa zarar vererek gerilimini boşaltmaya çalışmıştır. Bir önceki gece kardeşi Sevgi, atlıkarınca oyuncağına binmek istemiş ancak Edip izin vermemiş, hırçın bir şekilde oyuncağı ortamdan uzaklaştırmıştır. Bireysel Psikoloji’nin temsilcisi Alfred Adler’e göre evin ilk çocuğu diğer kardeşleri yönlendirir ve koruyucu tavırdadır. İzin vermemesinin asıl sebebinin de dolaylı yoldan da olsa kardeşini babasından koruma amaçlı olduğu fark edilmektedir.
İstanbul’a taşındıktan sonra senaryoda zaman ileriye akmıştır. Edip, 10 yıldır yatılı okulda okumaktadır ve onu istismar eden babasından sırlarıyla kaçmıştır. Sevgi ise ortaokul yıllarındadır, yüzmeye ve derslerine çok ilgilidir. Anne Sevil, çalıştığı kurumda günden güne yükselmiş, müdür yardımcılığı pozisyonuna erişmiştir. Baba Erdem, istediği gibi bir düzene kavuşmuş, daktilosuyla daima şiirler yazarak şairlik kariyeri için çabalamaktadır. Felçli anneanne ise yürüyememekte, konuşamamakta, hiçbir tepki vermeden tekerlekli sandalyesinden olan biteni izlemektedir. Anneanne bu tipleme ile toplumda da ensest vakaların bilindiğini, görüldüğünü ve hatta bazı ailelerde yaşandığını ancak aile fertlerinin sesini çıkarmadan olan bitene göz yumduğunu temsil etmiştir Başka bir deyişle, toplum yerine konulan felçli anneanne metafor olarak kullanılmıştır. Psikolojik danışmada, danışanlar her metafordan kendilerine özgü anlamlar çıkarırken terapist için eşsiz bir değeri olan metaforlar, kendi psikolojik yapılarını da ortaya koyarlar. Anneanne metaforu ile de her izleyicinin zihninde çeşitli imgeler oluşması mümkün gözükmektedir.
Annenin iş gezisi için evden ayrıldığı sürede baba, Sevgi’yi banyoya çağırmıştır. Erdem, eşiyle yaşadığı cinsel ilişki sonrası içtiği bir bardak buzlu suyu, Sevgi’yi banyoya çağırdığı sahneden sonra da içmiştir. İki sahne arasında analoji kurulduğunda babanın Sevgi’ye cinsel istismarda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yüceltme savunma mekanizmasına göre; ilkel dürtüler asıl amaç ve nesnelerinden ayrılarak toplum tarafından kabul edilebilir şekilde doyurulmaktadır. Düşüncelerini ve gerçekleştirdiği sapkın eylemini dile getiremeyen Erdem, Sevgi’yi istismar ettiği yaşantılarını şiirlerinde dizelere dökmüştür. Bu noktadan baktığımızda Erdem’in Analitik Psikoloji’nin temsilcisi Jung’un tanımladığı psikolojik tiplerden içedönük sezgisel tip olduğu düşünülebilir. Eylemlerini ya da eyleme dökemediklerini imgelerle, çözülmesi güç bilmeceler edasıyla şiirlerine yansıtmıştır.
Sevgi, bir gün anneannesine kitap okurken katlanamamış ve kitap cümlelerinin ardına kendi yaşantısını, babasının ona yaşattıklarını ağlayarak eklemiştir. Bu esnada annesi Sevgi’nin yardım çığlıklarını duymuş ve tek çareyi eşini ortadan kaldırmakta bulmuştur. Eşine araba ile çarparak onu öldürmüş ve herkes onun bir kazaya kurban gittiğini sanmıştır. Anne, Sevgi’den defalarca kez özür dilemiş ve istismarı fark edemediği için kendini suçlamıştır. Kurban kesilmesi ve dua ile başlayan film, babanın mezarının başında dua okunarak sonlanmıştır. Gestalt Terapi’nin temel kavramlarından olan “kutuplar”da yaşam ve ölümün, pasif ve agresifin iç içe olduğu savunulmaktadır. Film boyunca pasif rolde olan anne, agresif role bürünerek kendisi ve çocuklarının yaşamı için eşinin ölümünü tercih etmiştir. Sevil, Sevgi ve Edip artık ortak acılarla dolu bir yaşama devam etmeye çalışacaktır.
Filme İlişkin İzlenimlerim
Film, yaşayan toplumda bizlerle birlikte yaşayan devasa bir sorunu cesur yüreklilikle işleyerek izleyiciye sunmuştur. Ensest vakalarının yalnızca toplumun dar gelirli, bilinçsiz ailelerinde değil eğitimli, bilinçli ailelerinde de gerçekleşebildiğini göstererek var olan tabuları yıkmıştır. Ancak filmde Erdem’in yaşantısının daha detaylı ele alınmasını, ensest ilişkiye onu iten etkenlerin neler olduğunun da işlenmesini beklerdim. Böylelikle başrolü psikolojik sağlamlığı açısından da değerlendirebilirdik diye düşünüyorum.
Mine Tekin
Psikolojik Danışman