
Kitap Künyesi
Yazar Adı: Matt Haig
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul – 2022
Sayfa Sayısı: 296
‘’… Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın? ‘’ diye başlıyor eserine Matt Haig. Sahi kaçımızın yaşamında keşkeleri yoktur ki? Her birimizin yaşamının bir noktasında keşkeleri, pişmanlıkları vardır muhakkak. Romandaki ana karakterimiz Nora Seed’ in de olduğu gibi.
‘’ Yazı spoiler içermektedir. ‘’
Ana karakter Nora Seed, hayatında birçok yanlış seçim yaptığını ve hiçbir şeyin yolunda gitmediğini düşünmektedir. Ebeveynlerini kaybetmiş, sevgilisinden ayrılmış, en yakın arkadaşı ve abisinden de uzaktadır. Yaptığı işten tatmin olmamaktadır. Bütün olanların üstüne kedisini de kaybeder. O’nun için hayatta anlam bulabileceği pek sebep görünmemektedir. Tüm bunların çıkış yolu olarak hayatını sonlandırmaya karar verir. Ancak ölüm onun için tam olarak bir son olmayacaktır. Çünkü kendisini Gece Yarısı Kütüphanesi’ nde bulur ve devasa pişmanlıklar kitabından silmesi gereken pişmanlıkları bulunmaktadır.
Nora’nın hayatında ilk dikkat çeken nokta; kendisinin bir dünya pişmanlık yumağı arasına sıkışıp kalmış olmasıdır. Küçük yaşlarında yüzmede dereceler almış, abisiyle birlikte bir müzik grubu kurmuş yetenekli birisiyken hayatındaki tercihlerinin sonucunda bulunduğu nokta onu tatmin etmemektedir. Ve aklı tercih etmediği diğer seçenekleri seçseydi nasıl bir yaşamı olurdu sorusunun etrafında dönmektedir. Gece Yarısı Kütüphanesi’nde Nora’nın farklı tercihlerde bulunsaydı hayatında neler farklı olurdu sorusunun cevaplarını aradığı bir macera bekliyor okuyucuları.
‘’Her yaşam milyonlarca seçim ihtiva eder. Kimi büyük, kimi küçük. Fakat bir kararın yerine başka bir karar geçtiğinde, bütün sonuçlar değişir. Dönüşü olmayan bir sapma gerçekleşir ve bu da başka sapmalara yol açar. Bu kitapların her biri şu an yaşıyor olabileceğin hayatlara açılan birer kapıdır.’’ der eserinde Matt Haig. Bu cümlelerle ifade edilenler, varoluşçu kuramının temel varsayımlarına denk gelmektedir. Zira bu kuramda; insanlar, değişim, dönüşüm ve kendi olmayı içeren bir süreklilik içindedir. Varoluşçu kuramda asıl hedeflenen bulunduğu anda kişinin kim olmayı tercih ettiğinin sorumluluğunu almasıdır. Bu kuramda bireyler, koşulların kurbanı değillerdir. Varoluşçu kuram yoluyla amaçlanan şey; bireylerin anlamlı bir yaşam edinmeleri için desteklenmesidir (Corey, 2005). Nora’nın deneyimlediği hayatların bazılarında örneğin; babası istediği için dünyaca ünlü bir sporcu ve motivasyon konuşmacısı olmuş bir diğerinde erkek arkadaşı Dan ile evlenmiş ve Dan’ın hayali olan barı açmışlar, ötekinde çok meşhur bir şarkıcı olmuş. Bu farklı hayatların her birinde de Nora, kendisini mutlu etmeyen, istemeyeceği sonuçlarla karşılaşmıştır. Sonuçları itibariyle birbirine benzeyen bu farklı olayların ortak noktası ise bu sonuçların Nora için anlamlı olmaması, kendisinin değil de çevresindeki insanların taleplerine göre hareket etmek zorunda kalmış olmasıdır.
Yaşamdaki sorumlulukları önemseyen bir diğer kuram Gerçeklik Terapisidir. Bu kuram; bireylerin problemlerinin çoğunun, yaşamlarındaki önemli insanlardan en az biriyle doyurucu ve başarılı bir ilişki kuramamalarından ya da diğer insanlara yakınlaşamamaktan kaynaklandığını savunmaktadır (Corey, 2005). Nora’nın yaşamına dikkatli bakıldığında ebeveynleriyle sıcak, güvene dayanan bir ilişkisinin olmadığı, biten bir duygusal ilişkisi ve araya hem fiziksel hem duygusal mesafeler sonucu kopan bir yakın arkadaş ilişkisinin olduğu fark edilmektedir. Gerçeklik Terapisi’nin öncelikli amacı bireylerin anlamlı ilişkiler kurmasını sağlamaktır. Nitekim Nora’nın farklı davransaydım nasıl olurdu diye merak edip geçmişe döndüğü ilk olayının evlenmek üzere olduğu Dan olması da bu anlamda dikkat çekicidir. Nora’nın hayatındaki tercihlerinin pek çoğunda bir başkasını memnun etme duygusunun ağırlıkta olduğu da gözlemlenmektedir. Bu veriden yola çıkarak anlamlı ilişkilerin kişilerin kendilerini tanıma yolunda destekleyici etkileri olduğunu söylemek mümkündür. Bu destekleyici ortam kişilere; davranışlarının bireysel tercihle mi çevrenin beklentisiyle mi gerçekleştirdiğini objektif olarak değerlendirme imkânı sunmaktadır.
Deneyimlediği yaşamların her birinden bambaşka dersler alan Nora’nın, eserin sonunda ölmek istemediğine karar verdiği gözlemlenmiştir. Bunun için elindeki pişmanlıklar kitabına Gece Yarısı Kütüphanesi çökmeden önce onu hayata döndürecek cümleyi yazması gerekmektedir. Ve kaleminden dökülen tek cümle; yaşıyorum olmuştur. Yaşamak kişinin farkındalıklarla ince ince ördüğü bir danteldir, tercihini kendi iradesiyle yaptığı, sorumluluğunu başkasına yıkmadan kabullenebildiği. Bu yönüyle Nora’nın hikâyesi Gestalt Terapi’ nin temel kavramlarını hatıra getirmektedir. Gestalt Terapi’ de; gerçek bilgi, bireylerin yaşantılarının ürünüdür. Yaşantılar yoluyla bireyler kim olduklarına dair içgörü kazanırlar ve kendilerini kabul edebilirler. Artan farkındalık bireylerin yaşamlarındaki sorumluluklarını üstlenmelerini de kolaylaştırır. Yaşama döndükten sonra Nora, elindeki tek sermayenin bir anlamda hayatı olduğunu kabul edip yolunu çizme konusunda sorumluluğunu almıştır. Bu sorumluluğu almasında; Gece Yarısı Kütüphanesi’ nde deneyimlediği yaşantıların katkısı ise yadsınamazdır.
Kitaba İlişkin İzlenimlerim
Yaşama dair umutsuz hissettiğim kendimi yetersiz bulduğum bir aşamada okumak benim için güzel bir denk geliş oldu. Okuması oldukça keyifli, dili akıcı bir eser. Pek çok şeyi farklı yapsak da kimi zaman bazı şeylerin değişmeyebileceğini, geçmişteki tercihlerimiz değişmezse bile yaşadığımız her anın tercihler ve bunların beraberinde sorumlulukları getirdiğini bir olay örgüsü içinde vermesi okunma sürecini zevkli hale getirmiş. Okumayı planlayanlar için şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Ayşe DOĞAN
Psikolojik Danışman