
Film Künyesi
Vizyon tarihi: 2022
Tür: Dram, Spor
Yapım: ABD
Süre: 1 saat 57 dakika
Imdb Puanı: 7.3
Oyuncular: Adam Sandler, Queen Latifah, Ben Foster
Yönetmen: Jeremiah Zagar
‘‘Yazı spoiler içermektedir.’’
National Basketball Association, bizim bildiğimiz ismiyle NBA. Amerika’nın profesyonel basketbol ligi olan NBA tüm dünyada en çok izlenen spor organizasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. En çok rağbet gören ligde oyuncu olabilmek için ise yetenekten çok daha fazlası gerekmektedir. Konsantrasyon, farkındalık, kendine güven, takım oyuncusu olmak, öfke kontrolü ve sıkı çalışma bu niteliklerden birkaçı olarak sayılabilmektedir. Hustle filmi basketbolcuların, yetenek avcılarının, antrenörlerin ve ailelerinin NBA liginde yer alabilmek için yaşadıkları süreçleri gözler önüne sermektedir.
Stanley Sugarman gençliğinde basketbol oynamış, kariyerinin zirvesine doğru ilerlemekteyken geçirdiği trafik kazası sebebiyle elinden telafisi olmayacak bir sakatlık geçirmiştir. Alkollü araç kullandığı için sorgulanması dolayısıyla mesleki kimliği zedelenmiş bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Orta yaşlarında olan Sugarman geçirdiği aksilikler sebebiyle basketbol oyuncusu ve antrenör olma hayalini bırakıp, NBA takımı olan Philedelphia 76ers’in yetenek avcısı olarak kariyerine devam etmektedir. Çok sevdiği bir eşi ve çocuğu olmasına rağmen kariyerinde hedeflediği noktaya ulaşamamak Sandman için hayal kırıklığı oluşturmaktadır. Bireyin yaşamının bir bölümünden değil genelinden aldığı doyum olarak tanımlanan yaşam doyumu kavramı iş doyumu ve ilişki doyumu ile yakından bağlantılıdır. Bu noktada yaşam doyumunun pozitif yönde olabilmesi için iş ve yaşam dengesinin oluşturulması gerekmektedir. Verilen bilgiler ışığında Sugarman’ın ilişki doyumunun yüksek olması iş doyumunun düşüklüğünü kapatamayarak yaşam doyumunda artışı sağlayamamaktadır. Sugarman bulunduğu yaş sebebiyle Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’nda Üretkenliğe Karşı Durağanlaşma evresinde yer almaktadır. Bu dönemde birey çocukları yoluyla neslini, iş noktasında da yeni olanlara rehberlik ederek üretkenliğini devam ettirmeye çalışmaktadır. Bunları yapamayan bireyler ise üretken olamadığı duygusuyla çöküşe geçme, durağanlaşma eğilimi gösterebilmektedir. Sugarman’ın eşiyle konuşmasında “Elli yaşındaki adamların hayalleri olmaz, kabusları ve egzamaları olur.” Şeklinde bir cümle kurması yaşadığı krizi göstermektedir. Sugarman bu krizi aşabilmek için kariyerini yakma pahasına Bo Cruz’a yardım etmeyi seçerek üretkenliğe doğru adım atmaktadır. Kaderinin ne olacağını insanın kendisinin belirlediğini, koşulların kurbanı olunmadığını düşünen Varoluşçu Terapi bireylerin yaşam üzerine düşünmeleri, çeşitli alternatiflerin farkına varmaları ve bunlardan birine karar vermeleri noktasında cesaretlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Farklı bir ifadeyle bireyler eylemleri kendileri seçer ve yeni kararlar verebileceklerini fark ettiklerinde yaşamlarının sorumluluğunu üstlenirler. Sugarman’ın filmin başında karar verirken dışarıya bağımlı olduğunu film ilerledikçe kendi kararlarını vererek varoluşunu bulmaya çalıştığı gözlenmektedir.
Sugarman yetenek avcısı olarak İspanya’ya yolculuk yaptığı sırada sokak basketbolu oynayan bir grup içerisinde Bo Cruz’u görür ve karşılaştığı manzarayla onun nasıl büyük bir yetenek olduğunun farkına varır. Yıllar boyu aradığı yeteneğin karşısında olduğunu fark eden Sugarman, Bo’yu NBA seçmeleri için ikna eder. Fakat Bo Cruz için bu kolay bir karar olmayacaktır. Lisede başladığı basketbol kariyerine kız arkadaşının hamile kalması ile son vermiştir. Babası tarafından küçük yaşta, kız arkadaşı tarafından ise doğumdan sonra terk edilen Bo, hayatını kızının ve annesinin ihtiyaçlarını gidermek için askıya almış, basketbol yerine inşaatlarda çalışarak ailesinin geçimini sağlamıştır. Ta ki Sugarman ile tanışana kadar. Sugarman’ın teklifiyle İspanya’daki hayatını bırakıp Amerika’ya giderek çalışmalarına başlamıştır. Bo’nun babası tarafından küçük yaşta terk edilmesinin erişkinlikte bağlanma stillerini etkilediği söylenebilmektedir. Bo’nun, çocuğuna ve annesine çok bağlı olmasının ve onları terk etmemek için birçok fedakarlık yapmasının temelinde güven ve bağlanma ihtiyacı olabilir. Bununla birlikte babası ve kız arkadaşı tarafından terk edilmesi stres, kaygı ve güven zorluklarına sebebiyet oluşturduğu için annesi ve kızını bırakıp Amerika’ya gitme kararını verme noktasında zorlandığı söylenebilmektedir. Profesyonel bir basketbolcu olmak için yeteneğin dışında birçok özelliğe ihtiyaç vardır. Bunlardan en önemlisinin sahada sinirleri zorlayacak birçok oyuncu varken öfkeyi kontrol etme kabiliyeti olduğu söylenebilmektedir. Bo, basketbol konusunda çok yetenekli, tam bir takım oyuncusu, sıkı çalışan ve fiziksel antrenmanlarını üst düzeyde gerçekleştiren bir sporcu profili çizmesine rağmen saha içerinde ailesine herhangi bir kötü söz söylenmesi karşısında öfkesini kontrol edememektedir. Bu durum seçmelerde bir kez elenmesine sebebiyet vermiştir. Psikanalitik bakış açısı, öfkeyi yalnız bilinç düzeyinde değil; bilinçdışı çatışmalar ve savunmalarla anlamanın, yalnız durumsal değil gelişimsel kökenleri noktasında kişinin temel nesnelerle kurduğu ilişkide aramanın doğru olacağını savunmaktadır. Bu noktada geçmiş deneyimler, özellikle çocukluk döneminde yaşanan travmatik veya öfke arttırıcı deneyimler, yetişkinlikte öfke kontrolünü zorlaştıran etkenler arasında yer almaktadır. Verilen bilgiler ışığında Bo’nun babasının terk etmesiyle yaşadığı travmanın yetişkinlikte öfkesini kontrol etmesini zorlaştırdığı söylenebilmektedir.
“Filme ilişkin izlenimlerim”
Birçok ünlü basketbolcunun yer aldığı film seyir noktasında izleyiciye keyifli anlar yaşatmaktadır. İki farklı karakter olan Sugarman ve Bo’nun birbirine destek olarak ayağa kalkışını ve kenara kaldırdıkları hayallerinin üzerindeki tozu attıklarını görmek hedeflenen başarı duygusunu film boyunca hissettirmektedir. İyi seyirler dilerim…
Tuğçe UYSAL
Uzman Psikolojik Danışman