Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

The Whale – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 20

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon tarihi: 2022

Tür: Dram

Yapım: ABD

Süre: 117 dakika

Imdb Puanı: 7.7

Oyuncular: Brendan Fraser, Sadie Sink, Hong Chau

Yönetmen: Darren Aronofsky

Bir insanın kendini öldürmesi için tek yöntemin kafasına silah dayaması ya da bir avuç dolusu ilacı yutması olmadığını gösteren The Whale filmi, başkarakter Charlie’nin uzun zaman alan ve bu süreçte pasif rol aldığı intiharını gözler önüne sermektedir.

“Yazı spoiler içermektedir.”

Hayat, Charlie için tüm olağanında devam etmekte ve ailesiyle birlikte toplumca normal kabul edilen bir hayat sürmekteyken kendi cinsinden birine aşık olmasıyla tepetaklak olmuştur. Sevdiği adam Alan için ailesini terk etmiş, kızı ile görüşmek istese de eşinin kesin kararı sebebiyle kızından da uzaklaşmak zorunda kalmıştır. Alan sevilmenin getirdiği mutlulukla güzel bir hayat süreceğine inanırken, mensubu olduğu ve babasının da başında olduğu kilisenin kendine uyguladığı baskı kendini suçlu ve kusurlu hissetmesine, hayattan uzaklaşmasına sebebiyet vermiştir. Uzun süre yemeyi bırakmış, Charlie’den uzaklaşmış ve nihayetinde kendini öldürmüştür. Aidiyet ihtiyacının karşılanması insanlık tarihinin başından günümüze kadar hayati bir önem taşımaktadır.  Zamanın ilerlemesiyle bu önemin değerleri farklılaşsa da, bireyde meydana getirdiği durumun aynı düzeyde olduğu söylenebilmektedir. Bu noktadan hareketle, bir gruba ait olamayan ve aidiyet ihtiyacını karşılayamayan bireyler gruptan dışlanmakta ve bu sebeple yalnız hissetmektedir. Aidiyet ihtiyacının hayati öneminin örneklerinden biri ise toplumsallaşmayla birlikte, toplumun kabul gördüğü gruplardan birine ait olmayan LGBT üyeleridir. Alan’ın mensubu olduğu bir grubun dışında bırakılması ve aidiyet ihtiyacını karşılayamaması hayatını sona erdirme sebebi olarak gösterilebilmektedir.

Alan için karısını ve küçük yaştaki kızını terk eden Charlie ise zamanla Alan’ın intiharının psikolojik yansıması olarak obeziteye yakalanır ve sağlığı gittikçe kötüleşir. Evden çıkamamakta, tek başına hayatını devam ettirememektedir ve yaşadığı sağlık problemleri kalp yetmezliğine kadar gitmektedir. Küresel çapta günümüzün en büyük sağlık problemlerinin başında gelen obezite; dünyanın kalıcı ve artarak devam eden toplumsal sağlık sorunlarından biri haline gelmiştir. Obezitenin oluşmasında genetik, sosyoekonomik koşullar, çevresel faktörler ve beslenme alışkanlıkları etkili olduğu gibi, psikolojik sorunlar da etkili olmaktadır. Yapılan çalışmalar yas sürecinde olan ve depresyonla mücadele eden bireylerde obezite gelişme riskinin depresyonu olmayan bireylere göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Charlie, Alan’ın ölümünün ardından yas sürecini sağlıklı bir şekilde geçirememektedir. Bu durumun Charlie’nin kendini öldürürcesine yemek yemesine ve obeziteye yakalanmasına sebep olduğu söylenebilmektedir. Obezitenin beraberinde getirdiği olumsuz benlik algısının izleri Charlie’nin online ders verirken yüzünü ve vücudunu öğrencilerine göstermemesinde, kamerasının bozuk olduğunu bahane olarak sunmasında fark edilmektedir.

Ölüme yaklaştığını hissetmesiyle birlikte Charlie, hayatının muhasebesini yapmakta ve geçip gideceği dünyada iyi bir şey yapmış olmanın farkındalığına ulaşmış olmak isteğiyle kızı Ellie ile iletişime geçmeye çalışmıştır. Hayatının ilk yıllarında babasıyla sağlıklı bir iletişim kuran, babasının aniden hayatından çıkmasıyla uyum sağlamakta zorlanan, annesi ile arasındaki iletişimsizlik nedeniyle iyice yalnızlaşan Ellie, herkese karşı içinde öfke hissetmektedir. Ellie, hayatında en çok sevdiği kişi olan babasının bile onu üzebildiğini gördüğü günden beri kimsenin iyi olduğuna inanmamakta ve insanların kötü yönlerini aramaya çalışmaktadır. Kendinin olumlu yönlerini de kimseye göstermeyerek etrafına duvarlar örmekte ve kendini koruma uğraşı içerisine girmektedir. Babasının onunla iletişime geçmeye çalışmasını onu üzmesinin intikamını almak için fırsat olarak görüp Charlie’nin evine gelip ona hakaretler etmiş, ödevlerini yaptırmış, parasını almaya çalışmış, şişman çıktığı resimlerini sosyal medyada paylaşmıştır. Babasından sürekli nefret ettiğini söylese de onu ziyarete gelmekten bir türlü uzaklaşamamıştır. Bu durum ise Charlie’nin, Ellie’nin içinde iyi bir insan olduğunu düşünmesine sebep olarak bu insanı ortaya çıkarmak için gerekli motivasyonu sağlamaktadır.

Kişinin kendisini inciten başka bir bireye, duruma ya da topluma karşı duyduğu öfke, nefret, kin gibi olumsuz duyguları bırakıp anlayış, şefkat, kabul gibi daha olumlu duygulara yönelmesi olarak tanımlanan affetme kavramı, filmin birçok yerinde işlenmektedir. Charlie ailesini terk ettiği ve sevdiği adamın intihar etmesine sebep olduğu için kendisini, Ellie küçük yaşta onu terk ettiği için Charlie’yi, Alan’ın kardeşi Liz ise hayatını sona erdirdiği için kardeşini ve kendisine kötü baktığı için Charlie’yi affetmekte zorlanmaktadır. Yapılan araştırmalar affetme kavramının yaşam doyumu ile olumlu yönde bir ilişkisi olduğunu göstermektedir. Bu noktadan hareketle filmde birbirlerini affedemeyen karakterlerinin taşıdıkları olumsuz hisler nedeniyle yaşam doyumlarının düştüğü söylenebilmektedir.

Ellie, Charlie’nin kendisine olan sevgisini göstermesi için desteksiz bir şekilde ayağa kalkmasını ve kendine doğru yürümesini isterken Charlie bunu fiziksel durumundan ötürü başaramamaktadır. Filmin son anlarında Charlie kızı gitmesin diye bu son isteği canı pahasına gerçekleştirerek kalkarak ona doğru yürümektedir. Ve Ellie’nin ağzından ilk defa çıkan ‘baba’ kelimesiyle film gözlerini kapatmaktadır. Charlie hedefine ulaşmakta, yaptığı birçok hataya rağmen kendisini affetmiş ve iyi bir insan olduğundan emin hale geldiği kızını bırakarak hayata veda etmektedir.

“Filme ilişkin izlenimlerim”

The Whale filmi sevdiği adam uğruna cesurca ve belki de bencilce bir seçim yapan Charlie’nin mutsuzluğunun, yalnızlığının, kızgınlığının onu yemeye sürüklemesini, sürekli yemek yese bile mutlu olamamasını ve mutlu olamadıkça da daha çok yemesini gözler önüne sermektedir. İyi seyirler dilerim…

Tuğçe UYSAL

Uzman Psikolojik Danışman

Tuğçe Uysal

Psikolojik danışman, Psikolektif+ Genel Yayın Yönetmeni. MEB’e bağlı bir okulda görev yapıyor, yüksek lisansını 2021’de tamamladı.