
Film Künyesi
Vizyon tarihi: 2011
Tür: Dram
Yapım: Türkiye
Süre: 1 saat 50 dakika
Imdb Puanı: 6.4
Oyuncular: Serkan Ercan, Nur Fettahoğlu, Zafer Diper, Nergis Öztürk
Yönetmen: Tolga Karaçelik
‘‘Yazı spoiler içermektedir.’’
Ana karakterimiz Kenan kendi halinde bir gişe memurudur. Hasta babasıyla kalmaktadır ve işten eve evden işe şeklinde tekdüze bir hayata sahiptir. Filmde babasıyla geçmişten beri süregelen sorunlu ilişkileri, kendisine biçilmiş rol ile çelişmeye başlaması ve sahip olmak istediği hayatla ilgili hayalleri arasında sıkışıp kalması sonucu Kenan’ın yaşadığı değişime tanıklık edilmektedir.
Filmde vardiyasının başlamasını beklerken televizyon izleyen Kenan’ı görmekteyiz. İş arkadaşının yanına gelip, onunla konuşmasıyla ilgilenmemekte ve kısa cevaplar vermektedir. Sonrasında gişede onunla sohbet etmek isteyen insanlara da aynı şekilde davranmaktadır. Bu sahnelerden Kenan’ın iletişim kurmakta zorlandığı gözlemlenmektedir. Yorgun bir şekilde eve dönen Kenan’a, babasının dış kapının ampulünü değiştirmesini ısrarla söylemesi onda gerginliğe yol açmaktadır. Geçmişte babasıyla ilgili yaşadığı kötü bir anıyı rüyasında görüp uyanan Kenan gizlice babasının eski arabasını tamir etmeye gitmektedir. Tamir ederken geçmişte annesi, babası ve kendisinin arabada seyahat ettikleri mutlu bir anıya dalmaktadır. İlerleyen sahnelerde de Kenan’ın gece uyku uyuyamadığını ve sürekli arabayı tamir ettiğini görmekteyiz. Yaşadığı uykusuzluk problemi, babasıyla geçmişteki kötü anıları ve işinin getirdiği monotonluk Kenan’ın gerçeklik yetisinde bozulmalara yol açmaktadır. İşteyken müşteriyi babası olarak görmesi ve babasının ev işlerinde yardımcı olan Nurgül ile evlen demesi üzerine geçirdiği öfke nöbeti Kenan’ın başka bir gişeye sürgüne gönderilmesine sebep olmaktadır. Yeni başladığı gişe yeri ıssız ve tek başına çalışması gereken bir yerdir. Burada iyice kendisiyle baş başa kalmaktadır. Güzel bir kadının babasının aynı model arabasıyla gelmesi her şeyi değiştirecektir. Bozulan arabaya yardım eden Kenan kadından etkilenmiştir. Kadına yardım ettiği an babasıyla ilgili hayalini kurduğu anıların aklına gelmesi Kenan’ın iyi anılarla kadını bağdaştırdığını göstermektedir.
Kübler-Ross yas sürecini beş aşamada açıklamıştır. Bunlar inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenmedir. Mutlu bir aileyken annesinin vefat etmesi üzerine bir yas süreci yaşanmaktadır. Ancak babasının bu süreçte özellikle öfke aşamasını sağlıklı bir şekilde atlatamadığı Kenan’ın çocukluk anıları üzerinden bizlere sunulmaktadır. Bu durumun Kenan’ın gelişim dönemlerindeki etkilerine birçok sahnede tanıklık edilmektedir. Özellikle Erikson’un psikososyal gelişim dönemlerinden kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası ve yakınlığa karşı yalıtılmışlık dönemlerinin olumsuz izleri gözlemlenmektedir. Babasıyla işe geç kalma konusunda tartışıp kavga etmeleri, babasının “Kimsin sen?” demesi üzerine Kenan’ın kendini “On ver, yedi vereyim biletini keseyim düğmeye basayım. Ben buyum baba, gişe memuruyum” şeklinde ifade etmesi edindiği kimlik ile ilgili rahatsızlığının bir göstergesidir. Ayrıca insanlarla iletişim ve etkileşimde yaşadığı sorunlar yakınlığa karşı yalıtılmışlık dönemini sağlıklı atlatamadığını göstermektedir. Kadınla ilgili kurduğu hayaller ise bizleri Rogers’ın Benlik Kuramına yönlendirmektedir. Kenan şu anda olduğu kişi ve özelliklerinden yani gerçek benliğinden memnun değildir, hayallerinde ise ideal benliğini ortaya koymaktadır. Burada kendini rahatça ifade edebilen, isteklerinin ve arzularının farkında olan bir insandır. İdeal benlik ile gerçek benlik arasındaki farkın çok olması Kenan’ın benlik saygısının düşük olmasına sebep vermektedir.
Kenan babasının eski arabasını geçmişte ailesi ile yaşadığı güzel anılarla bağdaştırmakta ve metaforik bir anlam yüklemektedir. Arabayı tamir etmesi ise geçmişteki güzel anılara ulaşma çabası olarak değerlendirilebilir. Babasının bu durumu fark edip arabayı satması ikili arasında büyük bir kavgaya sebep olmaktadır. Yaşadıkları tartışmadan dolayı babasının kalbi sıkışır ve Kenan’dan yardım ister ancak arabaya yüklediği anlam, uzun süreli uykusuzluk ve geçmiş yaşantılarındaki olumsuzlukların bir araya gelmesi Kenan’ın yardım etmesine engel olmaktadır. Babası öldükten sonra bir süre yanında tepkisiz bir şekilde oturup sonrasında hiçbir şey olmamış gibi işe gitmektedir. Artık tek bir dayanağı kalmıştır her gün aynı saatte geçen o kadın ve arabası. Evde yaşayamadığı duygusal boşalımı gişede yaşayan Kenan hayal dünyasındaki konuşmaları kadına söylemektedir. Kadının korkup kaçması Kenan’ın gerçeklik algısını tamamen yitirmesine neden olmaktadır. Arkadaşları tarafından kendini kaybetmiş bir şekilde dolaşırken bulunan Kenan’ın “Beni gişeye geri gönderin, vardiyam bitmedi, çalışabilirim, her gün aynı saatte.” şeklinde sayıklaması yaşadığı psikolojik çöküşü gözler önüne sermektedir.
“Filme ilişkin izlenimlerim”
Filmde hayalleri, babası ve çalıştığı gişe arasında sıkışıp kalan Kenan’ın hikayesine tanıklık etmekteyiz. Monoton bir hayatın, yalıtılmışlığın, bağımlı bir kişilik yapısının ve anılarda yaşama gibi birçok parçanın bulunduğu bu hikayeye Serkan Ercan’ın muazzam oyunculuğunun da eklenmesiyle kaliteli bir yapım bekliyor bizleri.
Ozan ATAMIŞ
Psikolojik Danışman