Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Düşerken – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 22

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Kitap Künyesi

Yazar Adı: Tarık TUFAN

Yayınevi: Profil Kitap

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, 2018

Sayfa Sayısı: 299

‘’Yazı spoiler içermektedir.’’

‘’Bir insana ve kelimelere inanmak, ekmeğe ve suya inanır gibi derin bir duyguyla inanmak, aklımın ucundan bile geçmiyordu artık. Uzun zamandır unuttuğum bir şeydi ve bu yüzden onunla gitmek için başka sebebe ihtiyacım yoktu.’’

Nedensiz bir inancın yol vermesiyle başlayan kendinden kaçışın hikâyesi, karakterlerin varlığında okuyucuyu örtük ve geçmişin yüküyle dolu bir yolculuğa çıkarmaktadır. Her yolculuk biraz korku, her korku da beraberinde kaygı taşımaktadır. Kabul edilebilir düzeyde olan kaygı bireyin yaşam standardını iyileştiren bir yapıya sahiptir. Bireyin yaşamında yer edinmiş dinamiklerin bu temel yapıyla ilintili olduğu varoluşçu psikoloji tarafından ele alınmaktadır. Varoluşçu psikolojiye göre birey yaşamını ölüm, özgürlük, izolasyon ve anlamsızlık temalarını merkez alarak şekillendirmektedir. Ölüm ve anlamsızlık temalarını esas alarak yaşamını şekillendiren İshak inceleyeceğim eserin merkezinde yer almaktadır. Çok erken bir dönemde annesinin kaybıyla (uzaklaşma-ayrı kalma) ölüm teması ve istemediği bir evliliğin gerçekleşmesiyle de anlamsızlık teması yaşamında yer edinmekte ve bu iki temayı baskın bir şekilde işlemesiyle de nevrotik kaygının girdabına düşmektedir. İshak özünde olanı yaşamına resmedemeyen bireyi temsil etmektedir. Öte yandan kadın karakterlerimizden biri olan Jülide ise kendinde olanı gerçek manasıyla resmedebilen, yaratıcı kişilik tipine sahip ve izolasyon temasını merkeze alan bir benlik tasarımı sergilemektedir. Jülide’nin sergilediği davranış örüntüleri, benliğinde varoluşçu yalıtımın varlığını pekiştirmektedir. Jülide, ailesinden ve arkadaş çevresinden uzak yaşamayı tercih etmekte ve toplum kabullerine aykırı davranmaktadır. Bir diğer kadın karakterimiz Nurten ise özgürlük temasının baskınlığıyla bilinçli ancak kabul edilebilir olmayan birliktelikler yaşamakta ve benimsemeyeceği bir yaşamı kabullenmek zorunda kalmaktadır. Bu durum Nurten’in varoluşsal suçluluk yaşamasına sebep olmaktadır. Nurten anlatıda gölge karakter olarak kalmaktadır. Anlatı İshak ve Jülide’nin birbirlerini fark etmeleri ile başlamaktadır. Karakterlerimiz varlıklarını sahip oldukları temalar etrafında şekillendirmektedir. Bu durum varoluşçu psikolojide dasein (evrende bulunmak) kavramıyla açıklanmaktadır. Dasein kavramı üç varoluş alanının varlığını içermektedir: Umwelt (doğa yasalarının dünyası), mitwelt (insan dünyası) ve eigenwelt (bireyin kişisel dünyası). Nevrotik kaygının kıskacında debelenen İshak ve varoluşçu yalıtımla sürüklenen Jülide eigenwelt varlık alanında buluşmakta ve birbirlerine kişisel dünyalarını olanca açıklığıyla göstermektedirler. Birbirlerinin kişisel dünyalarına adım atmaları benliklerine olan yolculuğun başlamasına olanak yaratmaktadır.

Kişisel alanlarına açılan kapıda İshak ve Jülide’nin ilişkileri farklı bir yöne evrilmektedir. Yolcuğun ve beklenmedik kaçışın doğurduğu bu yeni durum Robert Sternberg’in içerisinde yakınlık (anlayış ve duygu), tutku (fiziksel çekicilik) ve bağlanma (ilişkiyi sürdürme niyeti) kavramlarının yer aldığı üçgen aşk kuramı etrafında ele alınmaktadır. İshak ve Jülide yolculuk boyunca birbirini daha iyi tanımakta ve karşısındakine koşulsuz anlayış göstermektedir. Bu durum aralarındaki yakınlığın artmasını sağlamaktadır. Zaman geçtikçe ilişkilerini sürdürmekte ve birbirlerine olan desteklerini uzak kalsalar dahi göstermektedirler. İlişkiyi sürdürme niyetleri bağlılık duygularını pekiştirmektedir. Yakınlık ve bağlanma kavramlarının yeniden hayat bulduğu bu ilişkide tutku eksik kalmakta ve karşımızda belirsizlik olarak hüküm sürmektedir. Tutku, belirsizliğini hikâye boyunca korumaktadır. Bu durum Sternberg’in içerisinde yakınlık ve bağlanmanın olduğu arkadaşça aşk boyutuna iyi bir örnek olmaktadır. İshak ve Jülide arkadaşça aşkın sonsuz yolculuğuna birlikte yelken açmaktadırlar. Bu yolculukta hem kendi varoluşlarına hem de İshak’ın ölüm ve anlamsızlık temalarına tanıklık etmektedirler. Yolculuk İshak’ın ölüm temasını aydınlatmakta, annesinin varlığına duyduğu özlem açığa çıkmakta ve daha bebekken kurduğu ilişkilere dair ipuçları sunmaktadır.

Bebeğin annesiyle yaşadığı ilişkileri ele alan nesne ilişkileri kuramının kurucusu Melanie Klein’e göre erken dönem yaşantıları çocuklarda duygulanımlar ve tepkiler oluşturmakta ve bebeğin çevresiyle kurduğu ilişkilere yön vermektedir. Bu kurama göre ayrılma da bağlanma da bebekte duygulanım yaratmaktadır. Erken bir dönemde annesinin kaybını (uzaklaşma) yaşayan İshak bir travma yaşamakta ve bu durum nesne ilişkileri kuramı açısından ele alındığında bilinç dışı fantezi kavramıyla açıklanmaktadır. İshak’ın bilinç dışı fantezisi annesinin kaybından dolayı yaşadığı kaygının, yolculuk boyunca annesinin izini Jülide’nin desteğiyle sürmesiyle gün yüzüne çıkmaktadır. İshak annesinin resmini bile hatırlayamamaktadır. Gördüğü ya da tanıdığı kadınları annesine benzetmekte ya da öyle düşünmektedir. Bu durum bebeklikte şekillenen annesel aşka örnek olmaktadır. Annesel aşk annenin sürekliliğinin algılanmasına yol açmaktadır. Annenin yakınlığı ya da uzaklığı dahi bu durumu değiştirmemektedir. Jülide’nin çizdiği ve en sonda İshak’a gönderip yorumlamasını istediği resim, yolculuklarının sonucunu olanca gerçekliğiyle ortaya koymaktadır.

 ‘’Kitaba İlişkin İzlenimlerim’’

             Anlamsızlık ve suçluluk, bireyin yaşamını sürekli bir biçimde irdelemesine yol açmakta ve bu durum bireyde varoluş sancısına yol açmaktadır. Birey yaşamını sancının gölgesinde geçirmekte ve arayışa geçme isteği duymaktadır. Geçmişe yapılan yolculuk bazen fiziki bir zeminde karşılık bulsa da bireyin çözümlenememiş hikâyeleri yaptığı yolculukta bilinç düzeyine çıkabilmektedir. İçine hapsolduğumuz karanlıklardan çıkma arzusu umudumuzu diri tutmakta ve bizi eylemselliğe itmektedir. Eylemsellik arayışa, arayış da aydınlanışa zemin hazırlamaktadır. Aradıklarımızın aydınlanışımıza ışık olması umuduyla.

 

                                                                                                                  Muhammed ÖZKAN

                                                                                                                  Psikolojik Danışman