
Kitap Künyesi
Yazar Adı: Bonnie Garmus
Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi
Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul-2023
Sayfa Sayısı: 416
Elizabeth Zott, 1960’lı yıllarda bir araştırma merkezinde kimyager olarak çalışmaktadır. Tamamı erkeklerden oluşan bu merkezde fiziksel güzelliğiyle ön plana çıkarken o ise yalnızca becerileri ile anılmak ve herkesle eşit koşullarda yaşamayı istemektedir. Elizabeth Zott’ın hayatı Calvin Evans ile tanıştıktan sonra bambaşka bir seyir alacaktır.
“Yazı spoiler içermektedir.”
Elizabeth Zott, bir kimyager olarak çalıştığı araştırma merkezinde yine kendisi gibi araştırmacı olan Calvin Evans ile hoş denmeyecek bir tarzda tanışmıştır. Kindarlığı ve Nobel’e aday gösterilmesi ile ünlü Calvin Evans hiç de bahsedildiği gibi biri değildir. Nihayetinde birbirine âşık olan çift birlikte yaşamaya karar vermiştir. Her ne kadar Calvin Evans’ın böyle bir niyeti olmasa da çevresindeki kişiler Elizabeth’i; dolandırıcı bir babanın kızı, eşcinsel bir abinin kardeşi ve dahi birinin kız arkadaşı olarak görüyor dahası bunu açıkça belirtmekten de çekinmemektedir. Hayatı boyunca bir şekilde kendisi olmuş Calvin Evans elbetteElizabeth’i anlamamaktadır.. Feminist terapide birey politiktir ilkesiyle anlatılmak istenen nokta Elizabeth Zott’ın yaşadıklarını tam olarak karşılamaktadır. Çünkü Elizabeth Zott’ın yaşadığı sorunların politik ve kültürel temelleri bulunmaktadır. Elizabeth Zott eğitim hayatı boyunca kadın olmanın, zeki olmanın engeli gibi görüldüğü ve akademik anlamda belli noktalara gelen kadınların bunu cinsellikleri yoluyla edindikleri mesajını almıştı.
Bakış açılarındaki bu farklılığa rağmen her ikisinin kimya ve araştırmalar dışında ortak noktaları da vardır. Her ikisinin de zor bir çocukluk geçirmiş, hayatlarının büyük çoğunluğunda yalnız kalmış ve çevreleri tarafından anlaşılmamış olmaları birbirlerine olan bağlılıklarını ve paylaşımlarını arttırmaktadır. Ancak bu destekle ve paylaşımla geçen zamanları o kadar da uzun olmamıştır. Calvin Evans talihsiz bir kaza sonucu hayatını kaybetmiştir. Elizabeth Zott yaşadığı kaybın şokunu ve acısını atlatamadan, çalıştığı işyerinden hamile ve bekar bir anne olduğu için kovulmuştur. Bu olay, dönemin hâkim bakış açısının etkisini gözler önüne sermektedir. Nitekim çalışma kuralları kitapçığına göre evlilik dışı bir bebeğe sahip olmak işten kovulma gerekçesi olmazken Elizabeth’in kovulmuş olması yaşanan sorunların politik ve kültürel bir yanı olduğunu göstermektedir.
Elizabeth’in çalışmalarına evinde devam etmek için mutfağını tamamen kırıp laboratuvara dönüştürmesi, çevresindekiler tarafından uygunsuz bir davranış olarak görülmektedir. Çünkü anne olacak bir kadının böyle davranışlarda bulunması beklendik, dahası da kabul edilir değildir. Feminist terapide cinsiyet rolü beklentileri kavramı; içinde bulunulan toplumun kadın ve erkeklerden beklediği davranışları ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu noktada Elizabeth’in içinde bulunduğu toplumun kadın cinsiyetinden beklediği rollere uyumlu olmadığı sonucuna varmak mümkündür. Varoluşçu bakış açısına göre; içinde bulunduğu toplum tarafından kabul görmeme pahasına kendi bildiği ve istediği yoldan gitmesi Elizabeth’in kendi olma cesaretine sahip olduğunu göstermektedir.
Ekonomik koşulları, Elizabeth Zott’ın hem araştırmaları yapmak hem de o sırada okula başlayan kızı Madeline’in bakımı için yeterli gelmemektedir. Hiç beklemediği bir zamanda iş teklifi alan ve alışılagelmiş standartların dışında bir ışığa sahip olan Elizabeth Zott ‘tan bir yemek programı sunması istenmiştir.
Elizabeth Zott, televizyon karşısına çıkmayı, basit bir yemek programı olarak görmemekte ve kitlelere, özellikle de geleneksel anlayışa hapsolduğunu düşündüğü kadınlara ulaşmanın yolu olarak görmektedir. Kişisel hayatında maruz kaldığı pek çok ayrımcılığa başka kadınların da maruz kaldığını bilen ve böyle gelmiş böyle gider demek yerine elindeki imkanlar ölçütünde mücadele eden Elizabeth Zott, varoluşçu yaklaşımın yeniden anlam oluşturmak kavramına örnek olmaktadır. Bu kavram herhangi bir konu veya olayın değerli bulunduğu takdirde bir anlama sahip olduğunu ve yaşam için amaç oluşturduğunu ifade etmek için kullanılmaktadır. Nitekim Elizabeth Zott’ın hayatına bakıldığında pek çok engelle karşılaşmasına rağmen bilime, kadınlara ve yaşamına katkı sunma çabasından vazgeçmediği açıkça görülmektedir.
Elizabeth Zott’ın çabaları karşılığını görmüş ve ünü şehirleri aşmıştır. Bu noktada her adımı daha da izlenen biri haline gelmiştir. Elizabeth kendisi hakkında iftiralarla dolu bir dergi yazısından sonra programa son vermiş ve araştırmalarına geri dönmüştür. Tabi beklediği gibi tanınır olmak kendisine araştırma teklifleri getirmemiştir. Ancak bu durum Elizabeth’in hevesini kırmamıştır. Zira kendisi, işten ayrılmasının arkasından geleceklerin farkında olarak kararını vermiştir.
Kitaba İlişkin İzlenimlerim
Akıcı ve sürükleyici bir hikayeydi. Karakterlerin olaylar karşısında verdikleri duygusal tepkileri okuyucuya geçirmede başarılı olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman ‘bunu ne hakla yapabilir’ diye söylendiğim noktalar olmadı değil. Özellikle 1960’lı yılları ve dönemin kadınlarının maruz kaldığı ayrımcılığı anlama açısından farkındalık oluşturduğunu da gözlemledim. Ancak üzücü olarak o yıllardan bu yıllara da bazı değerlerin (!) korunduğunu görmek şaşırttı beni.
Ayşe DOĞAN
Psikolojik Danışman