Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Kurtlar Sofrası – Tiyatro Oyunu İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 6

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Yazan: Vahe Katcha

Uyarlayan: Julien Sibre

Çeviren: Şefik Onat

Yöneten: Saydam Yeniay

Oyuncular: Gonca Eryiğit, Mümtaz Aydoğan Mengi, Ömer Eryiğit

Oyunun süresi – Perde sayısı : 2 saat, 2 perde

Yer: Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

Sezon: 2019-2020

Vahe Katcha’nın kaleme aldığı ‘‘Kurtlar Sofrası’’ adlı oyun, ikinci dünya savaşının yaşandığı günlere, Fransa’ya seyirciyi götürmekte. Oyun, hayati tehlike söz konusu olunca insanların yapabilecekleri, kişinin kendinden başka kimseyi düşünmeyebileceği ve en sevdiklerini dahi feda edebileceği gerçeği üzerine kurulmuştur.

Yazı bu kısımdan itibaren spoiler içermektedir.

Kurtlar Sofrası, Fransa’nın, Alman Nazisinin işgali altında olduğu günlerde, Pelissier ailesinin evinde bizi konuk etmektedir.  Sophie Pelissier’in  doğum gününü kutlamak amacıyla, mutlu çift dostlarını da yemeğe davet etmiş, dışarıda top tüfek sesleri gelmeye devam ederken evden  kahkaha sesleri yükselmektedir. Her şey güllük gülistanlık devam ediyor görünürken birden gelen silah sesleriyle evde bir sessizlik olmaya başlamıştır. Pencereden dışarıya bakıldığında ise bir subayın yerde cansız bir şekilde yattığı görülmüştür. İşte oyunun konusu tam bu noktadan sonra başlamaktadır; olayı soruşturmak için cinayet mahalline gelen iki Alman askeri, Pelissier ailesinin kaldığı daireye de uğramışlardır. Öldürülen subaya karşılık her daireden iki kişinin öldürüleceğini ifade eden Binbaşı Kaubach, başlayacak olayların fitilini atmıştır. Evin erkeği, Victor Pelissier ile aralarındaki tanışıklıktan ötürü, iki kişiyi kendisi seçmek yerine bu seçimi yapmayı kendilerine bıraktığını ifade eden Binbaşı, ev sahiplerine ve dostlarına iyilik yaptığını düşünürken onları içinden çıkılması güç bir durumda bırakmıştır. Pelissier çifti ve konukları aralarından iki gönüllü seçmek zorundadırlar, peki ama bunu nasıl yapacaklar? Kim, ölmek için gönüllü olur ki? Bu soruların yanıtını tiyatro oyunu size vermektedir, ancak yaşanan olaylar Sosyal Psikolojiye açısından okuyuculara malzeme sunmaktadır. İknanın önemi, Kaubach’ın talimatından sonra ortaya çıkmaktadır. Kimi doktor kimliğini öne sürerek ölmesi gereken kişinin o olmadığını söylemektedir, kimi savaşta gazi olmuş olmasını gerekçe gösterirken bir diğeri yüklü paralar kazanacak kadar iyi bir satış uzmanı olmasını ölmeye gönüllü olmamak için gerekçe gösterebilmektedir. Aslında tüm karakterlerin yaşamak için bir nedenleri vardır, bunu yaparken başvurdukları yöntem ise onların kişiliklerinin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Henüz ortada hiçbir sorun yokken gülücükler saçan, esprileriyle kasıp kavuran kişiler söz konusu hayatta kalmak olunca bir başkasını ölmek için iyi bir aday olarak gösterebilmektedir. Peki ama bütün bunlar nasıl olmaktadır? Bu soruya verilecek yanıt ise, oyundaki bir replikte saklıdır: ‘‘Yaşamak için her yol mübahtır’’. Bireyler güç durumda kaldıklarında kendilerini koruyacak, yaşamda kalmalarını sağlayacak her türlü adımı atabilmektedirler. Bütün bunlar ise insanın aklına tek ve en önemli problemi getirmektedir: Ahlaki davranmama sorunu. Birey bir davranışın sonucuna ulaşmak için her yolu mübah gördüğünde başkasının varlığına saygı göstermemeye başlayabilmekte daha da önemlisi diğerlerine zarar verebilmektedir. Kişi kendi varlığını tüm varlıkların üzerinde gördüğünde ise gerçeklikten uzaklaşabilmekte söylememesi gereken şeyleri söyleyebilmekte, yapmaması gereken şeyleri yapabilmektedir. Bütün bunlar ise savaş gibi kişinin kendi hayatını daha ön planda tuttuğu, başkasından çok kendine odaklandığı olgularda ortaya çıkabilmektedir. Oyun da bu bilinci seyircilerine hatırlatmakta, bu ahlaki ikilemi sorgulatmaktadır. Kendi yaşamını korumak için başkasının yaşam hakkını görmezden gelmek, hatta başkasının ölmek için daha iyi nedenlerinin olduğunu öne sürmek ne kadar ahlaki? Bu soru oyun sırasında birçok kez sorulabilirken oyun sonunda bu soruya verilen yanıt kişilerin bakış açısını ortaya koyabilmektedir. Unutulmaması gereken şey ise olayları içinde bulunulan koşullar doğrultusunda değerlendirmek, rahat koltuklarda, sıcak sandalyelerde yargılayıcı, ithamda bulunucu ifadeleri kullanmamaya özen göstermek olmalı.

Oyuna ilişkin kişisel izlenimlerim:

Kurtlar Sofrası adlı oyun size bireyciliğin getirisi kadar götürüsünün de olabileceğini, ahlaklı davranmanın her zaman mümkün olmayabileceğini ancak ahlaklı davranmanın her durumda kıymete değer olduğunu göstermektedir. Kendinize ilişkin ahlaki değerlendirmelerinizi bir kez daha sorgulamanızı sağlayacak oyun, savaşın yıkıcılığını bir kez daha gözler önüne sürmesi açısından da izlemeye değer.

Mücahit AKKAYA

Uzman Psikolojik Danışman

Dr. Psikolojik Danışman Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman ve bilim doktoru. Psikolektif’in kurucusu, PDR alanında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. MEB’de okul psikolojik danışmanı olarak çalışıyor. Kabul ve Kararlılık Terapisi, BDT ve Motivasyonel Görüşme, Sporda Psikolojik Performans Danışmanlığı eğitimlerini aldı. 2025’ten itibaren Diyarbakır’daki Aris Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde danışan görmekte.