Ailede Doğum Sırası ve Kişilik

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Alfred Adler, Freud’un psikanaliz akımından sonra Bireysel Psikoloji ile kendisinden sonraki akımlar için yol gösterici olmuş bir psikologdur. Freud’un katı kaderci yaklaşımından sonra yetişkinlik karakterimizin yalnızca çocuklukta yaşananlara bağlı olmadığını, bireyin ileriki hayatında ve seçimlerinde sorumluluk sahibi olduğunu savunmuştur (Ellis,2017). Freud’un aksine insanın cinsel değil, sosyal bir varlık olduğunu iddia etmiştir. Çok yönlü bir yaklaşımla psikolojiye aşağılık kompleksi gibi pek çok temel kavram kazandırmıştır. Bu kavramlardan bir tanesi de doğum sırasıdır. Ailenin kaçıncı çocuğu olarak dünyaya gelindiğinin, aile dinamikleri içerisinde ve karakter üzerinde psikolojik etkileri vardır.

Doğum sırası;  ilk çocuk, ikinci çocuk(veya ortanca çocuklar), son çocuk ve tek çocuk olmak üzere dört bölüme ayrılır;

İlk çocuklar; başarı odaklıdır ve kardeş tarafından dağıtılmış aile ilgisini başarısı ile geri toplamaya çalışır. Bu durum mükemmeliyetçilik arayışına ve beklenen standartlara ulaşılamadığında aşağılık duygusuna yol açabilir (Sperry, 2018).

İkinci çocuk veya ortanca çocuklar; büyük kardeş ve küçük kardeşler arasında bir arabulucu görevi üstlenirler. Kolay geçinilebilir ve arkadaş çevreleri geniş insanlar olmaya yatkındırlar.

Son çocuklar ailelerin ebeveynlik konusunda tecrübeli hale gelmesiyle birlikte genellikle daha rahat büyütülürler. Fakat aile bu rahatlığın verebileceği zararları düşünmeden çocuğu pohpohlamaya devam ederse yaptığı hataların bedelini ödememeye alışmış ve sorumluluktan kaçan bir çocuk ortaya çıkabilir. Bu durum çocuğu aşağılık duygusu hissetmeye karşı daha kırılgan hale getirir. Buna rağmen; lise çağında, psikolojik doğum sırası son çocuk olanların, özgeciliğe(çıkar gözetmeksizin olumlu sosyal davranış sergilemeye) yatkınlığı da gözlemlenmiştir (Yöntem, Öktem ve Artuç, 2017).

Tek çocuk olanlar; bütün kaynaklara tek başlarına sahip oldukları için paylaşımcı olmakta zorlanabilirler. Yaşıtları yerine yetişkinlerle bir arada büyüdükleri için, yetişkinlerden istediklerini elde etmek için manipülatif olabilirler. Bu durum ileride problemli insan ilişkilerine sebep olabilir.

Fiziksel ve psikolojik olmak üzere iki tür doğum sırası vardır ve psikolojik doğum sırası, fiziksel doğum sırasından farklı olabilir. Kişiliği etkileyen bölüm psikolojik doğum sırasıdır (Yöntem, Öktem ve Artuç, 2017). Örneğin ortanca çocuk olunsa bile ebeveyn etkisi gibi sebeplerle ilk çocuk gibi hissedilebilir. Adler’e göre; psikolojik doğum sırasına göre yaşanan bu hisler, ebeveyn etkileri(pohpohlama veya ihmal etme), çocukluk birikimlerimiz; hayata karşı bakış açımızla ve sosyal kimliğimizle birleşerek yaşam tarzımızı oluşturur.

Her ne kadar Adler, doğum sıralarına bu şekilde farklı özellikler atfetmiş olsa da kendisinin kaderci yaklaşımda olmadığını unutmamak gerekir. Bilakis, “Kişi, kaderinin efendisidir.” diyerek insan doğasına en olumlu yaklaşım olan Hümanist Psikoloji’ye temel oluşturmuştur. Psikolojide karakterle ilgili pek çok yaklaşımla pek çok yorum yapılmıştır ve hala yapılmaktadır. Önemli olan; bu yorumlarla umutsuzluğa kapılmak yerine, bunların kendimizi tanımamıza ve içgörü kazanmamıza katkı sağlayacak yanlarını bulabilmektir.

Kaynakça

Ellis, D. J., (2017) Rational Emotive Behavior Therapy and Individual Psychology, The Journal of Individual Psychology, 73, 4.

Sperry, L., Binensztok, V., (2018) Adlerian Pattern-Focused Therapy: A Treatment Manual, The Journal of Individual Psychology, 74, 3.

Yöntem, M. K., Öktem, İ. ve Artuç, S. (2017). Lise Öğrencilerinin Psikolojik Doğum  Sırasının Özgecilik Üzerindeki Yordayıcı Gücünün İncelenmesi. (Turkish), Electronic Turkish Studies, Vol. 12, 4.

Feride Zeynep Sayın

Yeditepe Üniversitesi / Aday Psikolog