Yaşamın bir parçası: Kriz

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Dünya gün geçtikte değişmekte ve bu değişim son yıllarda ortaya çıkan gelişmelere paralel olarak çeşitlenmektedir. Dinamik seyreden yaşam içerisinde krizler ve sorunlar kaçınılmaz olmaktadır. Kriz, bireysel ve toplumsal anlamda hayatı sekteye uğratan bir etkiye sahip olduğundan kriz dönemleri sağlıklı yönetilmelidir.

Bir kişi, örgüt ya da toplumda görülen zor bir zamanı, bir buhran dönemini ifade eden kriz anlarında belirsizlik, zarar görme olasılığı ve risk vardır. Kriz, yavaş yavaş ya da aniden oluşabilir, dar veya geniş bir alanı içine alabilir (Bozkurt, 1998).

Krizler, gelişimsel ve travmatik olarak sınıflandırılabilir. Ergenlik, evlilik, ebeveynlik gibi yaşam olayları gelişimsel krizlere; ayrılık, yas, hastalık, doğal afetler ise travmatik krizlere örnektir. Türkiye deprem, sel, heyelan, kaya ve çığ düşmesi gibi doğa kaynaklı krizlerin yanı sıra yangın, kaza, gıda zehirlenmesi, şiddet, terör ve salgın hastalık gibi insan kaynaklı krizlerin de çok sık görüldüğü bir ülkedir (Özmen, Gerdan ve Ergünay, 2015). Çok çeşitli krizlerin olduğu ülkemizde bireylerin psikolojik dayanıklılığını artırmaya yönelik yapılacak çalışmalar, koruyucu ve önleyici ruh sağlığı programları önem taşımaktadır.

Pozitif psikolojinin inceleme konularından olan psikolojik dayanıklılık bireylerin travmatik ve zorlu yaşam olaylarıyla baş edebilme ve bu sürece uyum sağlayabilme gibi sosyal becerilere sahip olması olarak tanımlanabilir. Psikolojik dayanıklılık Latince “resiliens” kelimesinden türetilmiştir. Esnek ve elastik olma ve eski hale kolayca dönebilme anlamına gelmektedir. Literatüre bakıldığında ise stres yaratan durumlarla baş edebilme, zorlayan olumsuzluklara rağmen hastalanmama ve sonunda toparlanıp iyileşme olarak tanımlanmaktadır. Yaşanılan kötü durumlardan kendini kurtarma ya da kurtaramadığında yeni duruma alışma olarak da ifade edilebilir (Doğan, 2015; s. 94).

Psikolojik dayanıklılık aslında risk faktörleri diye adlandırılan olumsuz hayat şartlarının etkisini azaltan ya da ortadan kaldıran koruyucu faktörlerin olmasıyla ifade edilmektedir. Kişilik özelliklerinden çok bireyin koruyucu faktörlere sahip olması psikolojik dayanıklılığı artırmaktadır. Bireyin kendine güvenmesi, zekâsı, iletişim becerisi, başarılı okul ve iş hayatı koruyucu faktörleri oluşturmaktadır. Aynı zamanda ailesinden ve çevresinden gördüğü destek de buna dâhildir (Kavi ve Karakale, 2018). Aile ve okul psikolojik danışmanının eş zamanlı yürüteceği çalışmalar bireyin öz saygısını ve giderek artan özerkliğini destekleyeceğinden psikolojik dayanıklılığın yükseltilmesine katkıda bulunacaktır.

Psikolojide dayanıklılık paradigması birey odaklıdır. Fletcher ve Sarkar’a (2013) göre psikolojik dayanıklılık, bireylerin hayatlarında tecrübe ettikleri baskıyı ne yönde ve nasıl geliştirebildikleridir. Dayanıklılık ile ilgili birçok tanım ve kavramsallaştırma literatürde yer almaktadır. Bu tanımların çoğunun  “olumsuz uyarlama” ve “olumlu uyarlama” kavramlarına dayandığı görülmektedir. Bireyin hayatında karşılaştığı bütün olumsuz koşullara rağmen bunlarla olumlu bir şekilde başa çıkması, bu durumda ısrarcı olması, bunları hayatına uyarlaması ve uzun vadeli başarılar elde etmesi psikolojik dayanıklılık kavramına işaret etmektedir (Ernas, 2017).

Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireyler arkadaş canlısı oldukları kadar pozitif iletişim becerilerine ve öğrenilmiş iyimserliğe sahiptir. Bu bireyler çatışma çözme yeteneklerini aktif şekilde kullanmaktadır. Ailesel krizlerin iyi yönetildiği, bağlılık ve görev dağılımları yoluyla ekip çalışması şeklinde zorlukların aşıldığı ortamlarda yetişen bireylerin diğerlerine oranla psikolojik dayanıklılığı yüksek olmaktadır. Nitekim sosyal çevresinde etkin rol alan bireyler için de bu durum geçerliliğini korumaktadır (Sarıkaya, 2015; s. 51).

Kriz dönemleri kaçınılmazdır. Stres ve kaygıya neden olan kriz dönemleri psikolojik dayanıklılığı yüksek bireylerin daha kolay üstesinden geldiği zaman dilimleridir. Psikolojik dayanıklılık gelişimsel dönemlerden olduğu kadar bireysel, ailesel ve çevresel risk faktörlerinden de etkilenmektedir. Kriz dönemlerinde yatkınlık gösteren bireylerin zor yaşam koşulları ile karşı karşıya gelme ihtimali de artmaktadır. Risk faktörleri koruyucu faktörler kullanılarak tolere edilebilir.

Son zamanlarda ülkemizde de artış gösteren kriz anlarının toplum tarafından sağlıklı atlatılabilmesi için ruh sağlığına yönelik koruyucu çalışmalar yapılmalıdır. Kriz dönemleri öncesinde verilecek eğitimler ile bireylerin psikolojik dayanıklılığı geliştirilmelidir.  Travmatik yaşantıya maruz kalan bireylere ruh sağlığı çalışanlarınca psikososyal müdahale araçlarından psikolojik ilk yardım hizmeti sunulmalıdır.

Kaynakça

Bozkurt, Ö. (1998). Kamu yönetimi sözlüğü. Ankara: Bizim Büro Basımevi.

Fletcher D. ve Sarkar, M. (2013). Psychological Resilience. European Psychologist, 18(1), 12-23.

Doğan, T. (2015). Kısa psikolojik sağlamlık ölçeği’nin Türkçe uyarlaması: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. The Journal of Happiness & Well-Being, 3(1), 93-102.

Ernas, Ş. (2017). Özerklik ve psikolojik dayanıklılık arasındaki ilişkinin incelenmesi (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Gelişim Üniversitesi.

Kavi, E., Karakale, B. (2018). Çalışan psikolojisi açışından psikolojik dayanıklılık. Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 7 (17), 55-77.

Özmen, B., Gerdan, S., & Ergünay, O. (2015). Okullar için afet ve acil durum yönetimi planları. Elektronik Mesleki Gelişim ve Araştırmalar Dergisi, 3(1), 37-52.

Sarıkaya, A. (2015). 14-18 yaş arası ergenlerin benlik saygısı ve psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki ilişki (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Bilim Üniversitesi.

Ebrar ALBAYRAK

Aday Psikolojik Danışman / Necmettin Erbakan Üniversitesi