Günümüzde yaşanan terör saldırıları, savaşlar ve saldırılar çocukların psikolojisine zarar vermekte ve onların üzerinde travmatik etkiler yaratmaktadır. Henüz anlayamadıkları veya sonuçlarını tahmin dahi edemeyecekleri birçok olayın ardına sürüklenip duran çocuklar, politik çatışmaların kurbanı olmaktadırlar. Meydana gelen travmalar çocukluktan yetişkinlik dönemine kadar kalıcı zararlar oluşturabilmekte ve iyileştirilmesi büyük çaba gerektirmektedir. Peki, çocukları ne kadar anlıyoruz? Yalnızca savaşın ortasında bir sağa bir sola savrulan çocuklar değil, televizyonda ekran başındaki çocuklar veya büyüklerinin söylemlerine şahit olmuş çocuklar da psikolojik olarak etkilenebilmektedir. Yetişkin bireylere dahi açıklanması zor olan durumları çocukların yanında tartışmak, onları herhangi bir şiddet içeren görüntüye, diyaloga veya sohbete dahil etmek çocuklarda travmaya yol açabilir. Kaotik ortamlara maruz kalan çocuklarda korku, çaresizlik ve güvensizlik gözlemlenebilmektedir. Çocuklar savaşla ilgili işittikleri şeylerden etkilenerek dünyanın güvensiz bir yer olduğu hissine kapılıp depresyona dahi girebilirler.
Savaş ve çatışmaların meydana geldiği kargaşa ortamlarında çocuklar üzerinde fiziksel veya psiko-sosyal etkiler görmek mümkündür. Çocuklar ve bebekler beslenme, barınma ve giyinme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda, ebeveynlerine bağımlı durumdadırlar. Bu gereksinimlerin karşılanmadığı durumlarda çocuklar ve bebekler güvensizlik hissedebilirler, anneye aşırı bağımlı olup anneden ayrılmaya karşı aşırı direnç gösterebilirler. Travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle normal gelişim seyirleri kesintiye uğrayan ve güvensizlik ortamı içerisinde yetişen çocukların yetişkinlik dönemleri de risk altındadır (Erden ve Gürgil, 2009). Doğal ortamlarında oyuncaklarıyla oynaması, okula gitmesi ve ailesi/arkadaşlarıyla beraber huzur içerisinde büyümesi gereken çocukların savaş gibi travmatik bir olay yaşayıp sonrasında sağlıklı yetişkin tepkileri göstermesi beklenemez. Diğer yandan, savaş kadar göç de travmatik bir olaydır. Travmanın şiddeti, zorunlu göç sırasında kişinin kendisine ya da sevdiği kişilerin maddi veya manevi değerlerine yönelik bir tehdit veya eylem olduğunda iyice artmaktadır (Bilgin, 2014). Örneğin, günümüzde Suriye’de büyük bir savaş baş göstermektedir. Bu savaşın sonucunda kendi ortamlarından ve vatanlarından ayrılmak zorunda bırakılan çocukların politik nedenleri anlamasını beklemek doğru değildir. Doğal olarak çocukluk veya yetişkinlik dönemlerindeki hırçınlığının nedenlerini ve öfkesini anlamak, onlara maddi-manevi destek göstermek gereklidir.
Günümüzde savaş mağduru çocuklar ve yetişkinler için birçok dayanışma girişimi mevcuttur. Bunlardan bazıları beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılarken bazıları da travma sonrası psiko-sosyal destek vermektedirler. Yetişkinlerin psikolojik sağlık düzeyleri ne kadar iyi olursa çocukların da o kadar çok yardım görebilecekleri unutulmamalıdır. Bu nedenle, psiko-sosyal girişim programlarına çocuğa bakım veren kişilerin de dâhil edilmeleri gerekmektedir (Caffo ve Belaise, 2003). Sağlıklı ve travma sonrası tepkilerini düzenleyebilen ebeveynler savaşın çocukta yarattığı yıkımı hafifletebilmektedir çünkü çocuk o sırada güven duyduğu insanın davranışlarından kolayca etkilenebilmektedir. Ayrıca anne-babanın yanı sıra çocuklara verilen psiko-sosyal destek girişimlerinde bulunan kişilerin kültürel değerleri göz önünde bulundurması, her bir kültürün olaylara farklı farklı tepkiler verebileceğini unutmamaları gerekir. Yas sürecinde verilebilecek her bir destek için savaş mağduru bireylere hassas yaklaşılmasına ve bu kişilerin değerlerini gözetmeye dikkat edilmelidir.
Savaşlar ve yıkımlar dünyamızın kaçınılmazı haline gelmiştir. Maalesef savaşlardan en çok etkilenenler ise masum ve her şeyden habersiz çocuklardır. Evlerinde, güvenli ortamlarında normal gelişim düzeylerine göre eğitim görmesi, oyun oynaması gereken çocuklar korkunun içinde yaşamak zorunda ya da mülteci kamplarında hiç tanımadıkları ülkelerden çaresizce yardım beklemektedirler. Onların karnını doyurma ve barınacakları bir ortam sağlama çabaları maalesef ki yetmemektedir. Savaş mağduru çocuklar için psikolojik destek sağlanmalı ve hangi eğitim düzeyinde ihtiyaç duyuyorsa eğitim hakkından yararlanmalıdır. Yetişkinlerin hırsları yüzünden çocukların hak ettikleri yaşamın gasp edilmesine izin vermemekle beraber her bir çocuğa insani yaşam fırsatı sunulması için ruh sağlığı alanında bulunan her birey onlar için çaba göstermeli, yaşadıkları travmanın etkisini azaltabilmek için gönüllü olmalıdır.
KAYNAKLAR
Bilgin, R. (2014). Çatışma ve Şiddet Ortamında Büyüyen Çocuklar Sorunu, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (24)1, 135-151
Caffo, E. ve Belaise, C. (2003). Psychological aspects of traumatic injury in children and adolescents. Child and Adolescent Psychiatric Clinics of North America, 12, 493-535.
Erden, G. ve Gürgil, G. (2009). Savaş Yaşantılarının Ardından Çocuk ve Ergenlerde Gözlenen Travma Tepkileri ve Psiko-Sosyal Yardım Önerileri, Türk Psikoloji Yazıları, 12 (24), 1-13
GÖRSEL KAYNAKLAR
https://www.istockphoto.com/tr/vekt%C3%B6r/war-battle-child-drawing-gm469999973-34561228
https://www.sfgate.com/thingstodo/article/PAINTING-THEIR-WAR-Children-of-Jerusalem-2556988.php
Melisa Akpınar
Aday Psikolojik Danışman
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü