Hiç gün içerisinde ve hatta haftalarca sürekli aynı şeyleri düşündüğünüzü fark ettiğiniz oldu mu? Özellikle pandeminin etkisiyle evde kalınan uzun zaman dilimlerinde çoğu insan kendini dinlediğini söylemektedir. Bu zaman diliminde kendiyle baş başa kalan çoğu insan için akla takılan fikirleri, geçmişte yaşadıkları onları üzen olayları sürekli düşünmek, onlara çözüm bulamamak ya da bulup da işleyişe koyamamakta zor bir durum oluşturabilmektedir. Bu noktada da insanlar olumsuz duygular geliştirebilmektedir örneğin depresyon, kaygı ve stres. Bugay ve Erdur Baker’e (2011) göre depresyon ve kaygı gibi psikolojik sorunları açıklamak için günümüzde çeşitli kuramlar ortaya atılmıştır. Bu kuramlar arasında, son zamanlarda en popüler olanı Tepki Stilleri Kuramıdır. Son yıllarda oldukça ilgi gören Tepki Stiller Kuramı bazı bireylerin neden psikolojik sorun geliştirmeye daha eğilimli olduğunu ruminatif kişilik özelliğiyle açıklamaktadır. Peki nedir ruminatif kişilik özelliği veya bu kişilerin yaptığı söylenilen ruminasyon?
Nolen Hoeksema’ na (1987) göre ruminasyon, bireyin problemini çözmek için harekete geçmeksizin, içinde bulunduğu duygu durumunu ve olası sebep ve sonuçları tekrar tekrar düşünmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu kişiler aslında kendilerini soyutlamakta, sürekli kendi problemleri ve bu problemlerin yarattığı olumsuz duygu durumuna odaklanmakta ve böylece bir çıkış yolu bulmaya çalıştıklarını düşünmektedirler (Akt., Bugay ve Erdur Baker, 2011). Karşıdan baktığınızda çevrenizdeki çoğu insanı sadece düşünüyormuş veya öylesine dalıp gitmiş gibi görebilirsiniz. Fakat düşündükleri şeylerin onları ve çevresini nasıl etkilediğinin kimse farkına varamayabilir. Ruminatif eğilime sahip kişileri Lyubomirsky ve Nolen Hoeksema (1993, 1995) kendileri ve gelecek hakkında karamsar, sosyal ilişkilerde sıklıkla problem yaşayan ve genellikle problem çözme becerilerinden yoksun kişiler olarak tanımlamaktadır (Akt., Bugay ve Erdur Baker, 2011). Uyuyunca geçer diye düşünülen çoğu geçmiş düşünceler aslında insanların şu anki yaşamını ve geleceğini de etkilemektedir. Çözüm becerisinde başarısızlık veya sürekli karamsarlık farkında olmadan aslında insanları depresyona da itebilmektedir.
Nietzsche’nin de söylediği gibi: “ Yorulduğumuzda yıllar önce yendiğimiz düşüncelerin hücumuna uğrarız.” Geceleri başınızı yastığa koyduğunuzda, otobüste giderken, arkadaşınızı beklerken veya belki de tek başınıza kahve içerken gelip bulur bu düşünceler. Hayal kurarken birden olumsuzluklar çukuruna düşüp neden ben demeye başlar insan. Daha sonrasında da zihinde konu konuyu açarak peki böyle yapsaydım ne olurdu der kendi kendine. Birden olumsuz düşünceyi alışkanlık haline getirmeye başlar çoğumuz. Farkında olmadan insan zihninin en büyük düşmanlarından birine kapılmıştır ve tekrarlayan şekilde olumsuzlukları aklına getirmeye başlamıştır. Yani ruminasyon yapmaya başlamıştır. Bu bağlamda sadece düşünmek önemli değildir. Düşünceler kimi zaman insanları geçmişin esiri yaparken, önlerine engel koyarken bunun farkında olup geleceğe dair yön çizilmesinde yardımcı bir etken olarak kullanılmasına izin verilmesi gerekir.
Kaynakça
Bugay, A. ve Erdur-Baker, Ö. (2011). Ruminasyon düzeyinin toplumsal cinsiyet ve yaşa gore incelenmesi [Age and gender differnces in rumination]. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 36(4), 191-201.
Görsel Kaynakça
Brown, L. (2020, August 7). How to stop overthinking: 10 effective tips. Hack Spirit. https://hackspirit.com/overthinking-one-biggest-causes-unhappiness-heres-stop/
Frazer-Carroll, M. (2016, October 24). Managing rumination. Rookie. https://www.rookiemag.com/2016/10/rumination/
Ünzile DUMAN
Aday Psikolojik Danışman
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü