BİR KİŞİLİK BOYUTU: “DENETİM ODAĞI”

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Julian B. Rotter’in 1960’lı yıllarda ortaya attığı denetim odağı (locus of control) kavramı psikoloji yazınında bir kişilik boyutu olarak ele alınmaktadır. Denetim odağı kavramı günümüze kadar birçok kişilik değişkeniyle birlikte araştırmalara konu olmuştur.

Denetim odağı, kişinin yaşamındaki iyi ya da kötü durumlara neyin sebep olduğuna ilişkin inancı olarak tanımlanmaktadır (Rotter, 1966; akt. Karaırmak ve Siviş Çetinkaya, 2011). Denetim odağı kavramı, bireylerin olaylar üzerinde ne derece denetime sahip olduklarına yönelik inanışlarıyla ilgili görülmektedir (Karaırmak ve Siviş Çetinkaya, 2011).

İnsanlar ödül ve cezalar biçiminde başına gelenlerin sorumluluğunu kendi kontrollerine ya da şans ve kader gibi kendileri dışındaki güçlere yüklemek eğiliminde olabilirler. Denetleyici gücün kaynağını birey kendi içinde ya da dışında algılayabilir (Başal ve Dönmez, 1985). Buna göre bu kişilerden içsel denetimli ve dışsal denetimli olarak bahsedilebilir.

Denetim odağı algısı nedensellik belirtme ve sorumluluk yükleme ile ilgili de görülmektedir. İçten denetimliler yaptıkları işin beceriye dayalı yönlerini vurgulamakta ve başarılarını kendi davranışlarına bağlamaktadırlar. Dıştan denetimlilerse şansı ya da koşulları davranışın sonucunun özellikle de başarısızlığın sebebi olarak algılamaktadırlar. İçten denetimliler çalışmalar sırasındaki dikkat dağıtıcı uyaranları suçlamaya, dıştan denetimlilerden daha az, kazaların nedenini bireysel sorumlulukta aramaya ise daha çok eğilimli görülmektedirler (Dönmez, 1986).

Yapılan araştırmalar dışsal denetimlilerle karşılaştırıldığında, içsel denetimlilerin; entelektüel ve akademik etkinliklere daha fazla zaman ayırdıklarını, okul başarılarının daha yüksek olduğunu özellikle yarışma ortamında daha üstün başarı gösterdiklerini, toplumsal olaylarda daha aktif olduklarını göstermektedir. Ayrıca içten denetimli kişilerin olumsuz etkilere daha fazla direnen, kişisel özgürlüklerinin sınırlandırılmasına güçlü tepki gösteren, kendilerini daha etkili, güvenli ve bağımsız kişiler olarak algılayan olumlu benlik kavramına sahip, atılgan ve girişimci oldukları dikkat çekmektedir (Yeşilyaprak,1990; akt. Tümkaya, 2000).

Buna karşılık dışsal denetimliler, yapılan araştırmalara göre, çevre üzerinde kontrollerinin olmadığına inandıkları, olayları kontrol altına alamayacakları, sonucu etkileyemeyecekleri kanısından dolayı daha kaygılı, pasif, kuşkucu ve dogmatik oldukları görülmüştür. Ayrıca dışsal denetimlilerin hem kendilerine hem başkalarına daha az güvendiklerini, kendini tanımada yetersiz, saldırgan tutuma sahip olduklarını ve daha çok savunma mekanizmaları kullanma eğiliminde olduklarını göstermektedir (Yeşilyaprak,1990; akt. Tümkaya, 2000).

İçsel veya dışsal denetim odağından birine sahip olmak kişinin karşılaştığı birçok durumda önündeki davranışsal seçeneklerden hangisini tercih edeceği üzerinde etkili olacaktır. Örneğin bir öğrenci okulda aldığı notlarla kendi çabaları arasında bir bağlantısızlık algılıyorsa ve aldığı notların yalnızca öğretmenlerinin inisiyatifine bağlı olduğuna inanıyorsa bu onun derslerine çalışmak ya da çalışmamak seçeneklerinden çalışmamayı seçmesine neden olabilir (Başal ve Dönmez, 1985).

Başlangıçta bir bebek, çaresiz ve muhtaç durumdadır. Yaşamı üzerinde kendi kendine denetim kuramaz. Her şeyi ile annesine veya ona bakan bir kişiye bağımlıdır. Diğer bir deyişle dıştan denetimli olmak zorundadır. Ancak, yaş ilerledikçe, denetim odağında, dıştan içe doğru bir kayma göstermesi de doğal ve beklendiktir. Bunun nedeni, çocuğun, giderek kendisi için önemli birtakım kararları alabilme özgürlüğü kazanması, aile ve çevresine karşı, göreli bir bağımsızlığa kavuşması ve kendi başına daha yeterli bir duruma gelme çabaları denebilir. Kısaca, denetim odağının içte ya da dışta algılanması da bir öğrenme sonucudur (Başal ve Dönmez, 1985).

O halde kişilerin içsel veya dışsal denetim odağına sahip olmaları, öğrenme ile şekillenebilir. Kişilerin davranışlarının sonuçlarını öngörmeleri, buna göre daha makul tercihlerde bulunmaları, kendilerini kontrol edebilmeleri, yaptıklarının sorumluluklarını almaları yani içsel denetimli olmaları kişilik gelişimlerinde olumlu bir katkı sağlayabilir.

KAYNAKÇA

Başal, H. A. ve Dönmez, A. (1985). Çevre büyüklüğü ve 10-12 yaş ilkokul çocuklarında denetim odağı. Psikoloji Dergisi, 5(18), 7-14.

Dönmez, A. (1986). Denetim odağı: Temel araştıma alanları. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 18 (1-2), 259-280.

Karaırmak Ö. ve Siviş Çetinkaya R. (2011). Benlik saygısının ve denetim odağının psikolojik sağlamlık üzerine etkisi: duyguların aracı rolü. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 4(35), 30-43.

Tümkaya S. (2000). İlkokul öğretmenlerindeki denetim odağı ve tükenmişlikle ilişkisi. PAÜ Eğitim Fakültesi Dergisi, 8, 1-8.

Gülçin Abacı

Ege Üniversitesi

Aday Psikolojik Danışman