ÇOCUK ADINA DEĞİL, ÇOCUKLA BİRLİKTE

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Hümanistik yaklaşıma göre bireyin, hayatı üzerinde kişisel sorumluluğu vardır. İnsan davranışlarının sorumlusudur ve yaşamına, kendi düşünce ve davranışlarıyla yön verebilir. Birey için neyin iyi neyin kötü olduğunu ancak yine kendisi bilebilir. O, edilgen değil etken varlıktır. Organizmik değerlendirme sürecinde bulunan kişi, kendini her durum ve koşulda değerlendirebilecek, olumsuz yaşantı ve seçimlerden kaçınabilecek kapasiteye sahiptir. Rogers’a göre “tam kapasiteyle fonksiyonda bulunan insan” (fully functioning person) varoluşsal özgürlüğün sahibidir, seçim yapabilir ve seçimlerinin sorumluluğunu üstlenebilir. Olumlu benlik saygısı geliştirmiş, tam kapasiteyle fonksiyonda bulunabilen birey olabilme yolunda “bağımsız kararlar verebilmenin” yeri büyüktür. 

Bellek, algı, esnek düşünme, soyut düşünme, problem çözme, mantıksal analiz, muhakeme, planlama vb. bileşenleri kapsayan karar verme eylemi üst düzey bir bilişsel süreç olup (Küçükay, 2018) önemli yaşam becerileri arasındadır. Bu üst bilişsel becerilerin kazanılması; beyin gelişiminin en hızlı olduğu ve uyaranlara en açık olunan çocukluk yıllarında meydana gelmelidir. İnsancıl yaklaşım da çocuğun erken yıllarda desteklenmesinin; koşulsuz kabul, olumlu saygı ve şefkat görmesinin önemli olduğuna değinmektedir. Çevresinden “olumlu saygı” gören çocuğun “benlik saygısı” da gelişmektedir. Birey olabilmenin tadına varan, çeşitli konularda fikrine başvurulan, değer gördüğünü hisseden çocuğun benlik saygısı gelişimi işten bile değildir. 

Pais (2000); çocuğun görüşlerinin dikkate alınmasının, gelişim düzeyine uygun olarak kendi düşüncelerini geliştirebilmesinin ve bunları ifade ederken anlamlı geri bildirimler alabilmesinin önemine değinmiştir (Akt. Coşgun, 2019). Ebeveynler korumacı ve helikopter tutumdan sıyrılarak erken yıllardan itibaren çocuğun olabildiğince fazla ve farklı konuda görüşüne başvurmalı, seçim yapabileceği fırsatlar yaratmalı, çocukla fikir alışverişinde bulunmalı, onu cesaretlendirmeli, ona rol model olmalıdır. Ancak yaşamının erken yıllarında üst bilişsel becerilerine hitap edilen, bu dünyada fikirleri ve değerleriyle var olduğu hissettirilen çocuklar yetişkinlikte tam kapasiteye ulaşabilmektedir. 

Çocukların karar verme süreçlerinin gelişimi onların katılım haklarıyla doğru orantılıdır (UNICEF, 2010). Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin (BMÇHS) dört temel ilkesinden biri olan katılım hakkı, karar vermeyi ve tam kapasiteyle çalışabilmeyi desteklemektedir. BMÇHS’nin 12. maddesine göre “Çocuk ve ergenler, kendilerini etkileyecek kararlar alınacağı zaman görüşlerini serbestçe ifade etme ve düşüncelerine önem verilmesi hakkına sahiptir.” Dünyaya pek çok anlamda “yetişkin bağımlısı” olarak gelen ve yetişkinlerin düzenleyip kurguladığı çevrede yaşayan çocuklar birçok tehlikeye, ihmale, istismara karşı savunmasızdır. Fakat bu, onların aciz, pasif ve muhtaç olduğunun göstergesi asla değildir. Yetişkin bağımlılığının ömür boyu sürmemesi; çocuğun yaşamı üzerinde zamanla daha aktif bir role bürünmesi kaçınılmazdır. Çocuğun tam kapasiteyle yaşayabilmesi için; karar alma ve sosyal yaşama katılımda yetişkinler tarafından desteklenmesi, öz yeterlik algısının güçlendirilmesi önemlidir. Fakat ne yazık ki çocuklar, kendilerini yakından ilgilendiren konular olsa dahi kararlarına en az başvurulan, en az söz sahibi olan gruplardandır. Bu hem en önemli hem de en çok göz ardı edilen noktadır. 

Önemi büyük olan lakin maalesef fazla bilinip uygulanmayan katılım hakkının önünde bazı engeller mevcuttur. Bunların başında ana-baba tutumları gelmektedir. Ebeveynler, çocuklarının potansiyeline güvenmediklerinden onları “-mış gibi”liklerin içine sürükleyebilmektedir. Oysaki katılım demek sadece çocukları dinlemek değil onlara yanımızda yer vermektir de. Unutulmamalıdır ki demokratik tutum ve davranışların öğrenilmeye başlandığı ilk sosyal çevre aile ortamıdır (Ersoy, 2011; Akt. Akyol, 2020). Demokratik, olumlu, iletişim ve etkileşimi destekleyici, saygılı bir aile katılım hakkını, birey olabilmeyi, sosyal yaşama adaptasyonu pekiştirmekte; ayrıca karar verme mekanizmalarını desteklemektedir (Monaghan ve ark, 2012; Akt. Akyol, 2020). 

Kültürel alışkanlıkların, günümüze aktarılan bazı kalıp yargıların hala sürüyor olması, yetişkinlerin çocuklara karşı geliştirdiği “henüz olmamış/büyümemiş/akıllanmamış” bakış açısı, konularla alakalı tek sefere mahsus sorular sorulup görüşler alınması, görüşlerin uygulanmaktan çok sadece dinlenmesi katılımın önündeki diğer engellerdir (Uluslararası Çocuk Merkezi, 2019). Sonuçta, çocuğa var olduğunu, düşüncelerinin bu dünyada değerli olduğunu hissettirmeyen her türlü tutum, katılıma bir darbedir. 

BMÇHS Madde 12’ye göre çocuğun aileye, okula, ülke politikasına, çevrenin düzenlenmesine, sağlık ortamlarına, yargıya, medyaya, topluma katılımı mümkün olmalıdır (Coşgun, 2019). Çocukların kendilerini ilgilendiren her kurum/kuruluşun dilek/şikâyet kanallarına erişebilmesi; fiziksel çevrenin düzenlenmesi, tasarlanması gibi süreçlerde söz sahibi olabilmesi; toplumun adli ve idari birimlerinde kendini özgürce ifade edebilmesi; gelişim düzeyine ve koşullara uygun biçimde temsilciler veya makamlarca dikkate alınarak dinlenmesi; sözlü, yazılı, sanatsal bağlamlarla kamu düzen ve ahlakına uygun sınırlar içerisinde medyada kendini ifade edebilmesi katılım hakkı kapsamındadır (Akyüz, 2003; Akt. Coşgun, 2019). Tüm bunların uygulanması, toplumda çocukların eşit bireyler olarak var olduklarının göstergesidir; aydınlık, güçlü, emin yarınlar için son derece gereklidir. Katılım yalnızca sınıf başkanlık seçimi, okul meclislerinin oluşturulması, odasına veya kendisine alınacak herhangi bir eşyanın renginin sorulması gibi durumlardan kat kat fazlasıdır. Adını ışıklarla andığım hocamız Doğan Cüceloğlu’nun da belirttiği gibi “Bir toplum, çocuklarına duyduğu saygı kadar uygardır.” 

KAYNAKÇA

Akyol T. (2020). Anne babaların çocukların katılım hakkına yönelik görüşleri. Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, 11(Ek), 331-346. https://dergipark.org.tr/en/pub/gumus/issue/59344/838418  

Coşgun, G. (2019). Ebeveynlerin çocuk katılımı hakkına yönelik görüşlerinin incelenmesi. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. https://acikerisim.sakarya.edu.tr/handle/20.500.12619/74539 

Uluslararası Çocuk Merkezi, (2019, Aralık). Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek İçin Ortaklık Ağı: Çocuk Katılımı Politika Belgesi. http://www.cocugasiddetionluyoruz.net/storage/app/uploads/public/5e0/da8/285/5e0da828572c2035862405.pdf 

UNICEF, (2010, Ocak). Çocuk Katılımı El Kitabı. https://www.unicef.org/turkey/raporlar/%C3%A7ocuk-kat%C4%B1l%C4%B1m%C4%B1-el-kitab%C4%B1 

 

GÖRSEL KAYNAKÇA

http://www.cocuklarlagucluyuz.net/haberler/cocuga-karsi-siddeti-onlemek-icin-ortaklik-agi-cocuk-koruma-ve-cocuk-katilimi-politika-belgeleri-yayinlandi 

https://anterhaber.com/nitelikli-cocuk-kitabi-da-bir-haktir/9490/ 

Gizem Tok 

Aday Psikolojik Danışman

Ankara Üniversitesi