ALZHEİMER HASTASIYLA YAŞAMAK

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Alzheimer, demansın en sık nedeni olup geri dönüşü olmayan ilerleyici bir bozukluktur. Süreç içerisinde hastaların bellek kapasitelerinde gerçekleşen azalmalar, mantıklı düşünme, öğrenme ve iletişim kurabilme yeteneklerindeki bozulmalar gibi semptomlara kişilik değişiklikleri ve diğer psikolojik sorunlar eşlik edebilir. Hastalık, beynin bellekle ilgili yapılarından olan hipokampustan başlayarak beyin korteksinde frontal, temporal ve parietal alanlara da yayılım göstermekte, konuşma ve anlamayı içeren lisan yetenekleri, plan yapma, muhakeme etme, işleri sıraya koyma gibi işlevleri de bozabilmektedir. Bu bozulmaların yanı sıra alzheimer hastalarında zaman ve mekan bilgisinde de bozulmalar, gerek ev içinde gerekse ev dışındaki çevrede yönelim kayıpları meydana gelmekle beraber duygu durumunda bozulmalar, depresyona yönelim, sıkıntı hali, durgunluk, isteksizlik, içe kapanma, bazen sıkıntıdan yerinde duramama, hastalığın ileri aşamalarında ise halüsinasyon ve suçlamalar gibi davranışsal belirtiler de ortaya çıkabilmektedir (Türkiye Alzheimer Derneği, 2020).

Hastaların davranışsal, bilişsel ve işlevsel boyutlardaki bozuklukları, bakım verenler ve hasta yakınları üzerinde psikolojik anlamda bir yük oluşturmakta ve bu bireylere sorumluluk yüklemektedir. Bakım verme yoğunluğu, baş etme becerilerinin veya algılanan sosyal desteğin düşük olması, hasta yakınlarının ve bakım verenlerin yaşam kalitesini oldukça düşürmektedir. Ekonomik ve sağlık sistemi ile ilgili güçlükler ise bu noktada bakım verenlerin ihtiyaçları olan ve var olan yardımı alabilmelerini engelleyebilmektedir. Hasta yakınlarının yaşadığı bu zorluklar, tedavi yaklaşımlarında sürecin bir parçası haline getirilmelerini gerekli kılmaktadır (Özer, 2010).

Hasta yakınları, hastada oluşan davranış değişikliklerini yönetme, hastanın bakımının sağlanması gibi zorlukları yaşamanın yanı sıra psikolojik ve sosyal yaşantıda kısıtlılık gibi kişisel-sosyal problemlerle de karşı karşıya gelmektedirler. Alanda yürütülen araştırmaların ortak bulgularına göre, hasta bakımında yardımcı kişilerin varlığı, hasta yakınlarının ve bakım verenlerin yaşam kalitelerinde artış sağlayabilmektedir (Ersoyve ark., 2019). Bu sonuç, bakım verme veya hasta olma durumlarında sosyal destek algısının yaşam kalitesi üzerindeki önemli etkisine vurgu yapmaktadır.

Bakım verenler ve hasta yakınları, hastalığı tanımaya gereksinim duyma, hastalıktan dolayı yaşantılarında oluşan değişimlere uyum sağlama, kayıplarla yüzleşme gibi durumlarla karşı karşıya gelmekte ve bunlara yönelik beceri geliştirmede zorlanabilmektedirler. Özellikle hastadaki davranışsal sorunların şiddeti, bakım verenin yükünü artıran en önemli faktörlerden biridir. Bu bilgilere ek olarak, hasta yakınlarında depresyon ve kaygı bozukluğu semptomlarının normalin üzerinde olduğu birçok araştırmacı tarafından saptanmıştır (Sözeri ve ark., 2018). Alzheimer hastası bir bireyle yaşamanın zorlukları, sosyo-demografik özellik fark etmeksizin herkesi etkisi altına alabilmektedir. Hastalığın bir getirisi olarak zamanla alzheimer hastalarının bilişsel yapılarında meydana gelen bozulmalar, kaçınılmaz bir şekilde hastaların yakınlarıyla kurdukları ilişkilere yansımaktadır. Hastalığın bu yansımaları, hasta yakınlarında yalnızlık duyguları ve sosyal izolasyon hali oluşturabilmektedir. Bu bağlamda alzheimer hasta yakınlarının yüksek düzeyde stres, kaygı ve depresyon yaşamaları da kaçınılmaz olabilmektedir. Öyle ki hasta yakınlarının yaşadıkları kaygı, süreç içerisinde bireyin günlük yaşam rutinlerini bozacak bir boyut kazanabilmekte ve bu durum depresyonu tetikleyebilmektedir. Hasta yakınlarının yaşadığı bu yüksek kaygı ve stres haline eşlik eden bir diğer güçlük ise duygu düzenlemede yaşanan güçlüklerdir. Alzheimer hastalığının getirdiği spontanlık ve belirsizlik hali, hasta yakınlarının duygularına netlik kazandırabilmelerine engel olabilmekte, duygularını yönetme becerilerini etkin bir şekilde kullanabilmelerini güçleştirebilmektedir (Ergen-Kahraman, 2021).

Alzheimer hasta yakınlarının yaşadığı bu belirsizlikten bahsederken, oldukça travmatik bir durum olan belirsiz kayıp kavramı karşımıza çıkmaktadır. Belirsiz kayıp kavramı, sevilen kişinin varlığının veya yokluğunun net olmadığı durumları ifade etmek için kullanılır (Boss, 1999; Akt. Ergen Kahraman, 2021). Özellikle hasta yakınlarının yaşadıkları duygu durumlarına ve gösterdikleri yas tepkilerine vurgu yapan bu kayıp türünde, sevilen kişinin ölümü değil yaşamının devamının belirsizliği söz konusudur. Alzheimer hasta yakınları, hastalığın yarattığı belirsizliğin etkisiyle, henüz sevdikleri hayattayken kayıp duyguları yaşayabilmekte ve yas tepkileri verebilmektedir (Boss, 1999; Akt., Ergen-Kahraman, 2021).  Özellikle eşi Alzheimer hastası olan bireyler erken kaybetme süreci içine girmekte, kendi yaşamını gözden geçirmekte ve ölümle yüzleşmektedir. Bu durumda eşlerinin kaybıyla yüzleşirken bir yandan da bakım veriyor olmanın getirdiği güçlüklerle baş etmek, oldukça zorlayıcı olabilmektedir (Sözeri ve ark., 2018).

Kimi zaman da hasta yakınları, bu belirsizlikten kaçma yolu olarak hastadan duygusal olarak uzaklaşabilmektedirler. Hasta yakınlarının yaşadığı tüm bu olumsuz durumlarda aileden alınan sosyal destek ise en önemli koruyucu faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yürütülen çalışmalarda, aileden alınan sosyal desteğin depresyon, stres ve kaygı puanlarını düşürdüğü, yas tepkilerini azalttığı sonucuna ulaşılmıştır (Ergen-Kahraman, 2021).

Sonuç olarak, daha önce de belirtildiği gibi alzheimer hastası bireylere yönelik tedavi yaklaşımlarında, bakım verenlerin ve hasta yakınlarının sürece dahil edilmesi önemli ve gereklidir. Hasta yakınlarına ve bakım verenlere yönelik çalışmalarda, alzheimer hastalığı sürecinin doğal getirisi olan belirsizlik duyguları ve bu duyguların altında yatan dinamiklerin tespiti üzerine çalışmalar yürütülebilir. Hasta yakınlarının ve bakım verenlerin yaşadığı duygusal çöküşler bağlamında, duygu düzenleme becerilerini etkin kullanmaya yönelik çalışmalar planlanabilir.

KAYNAKÇA:

Ergen-Kahraman, M. (2021). Belirsiz kayıp üzerine bir çalışma: Alzheimer hastalarına bakım veren yakınlarının bakım veren yası ve depresyon, anksiyete, stres düzeylerini belirleyebilecek bazı değişkenlerin incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Maltepe Üniversitesi.

Türkiye Alzheimer Derneği. (2020). Alzheimer hastalığında hafif orta evre belirtileri ve günlük yaşama yansımaları. https://www.alzheimerdernegi.org.tr/alzheimer-hastaliginda-hafif-orta-evre-belirtileri-ve-gunluk-yasama-yansimalari/

Özer, S. (2010). Demanslı hasta ve bakım verenlerin yaşam kalitesi. Türk Geriatri Dergisi, (2010), 27-35.

Quadır, S. E., Birinci, M., Nalçakar, G., Daşçı, N. M. ve Yavuz, Ş. (2019). Alzheimer hasta yakınlarının yaşam kalitelerinin ve yaşadıkları zorlukların değerlendirilmesi. Yaşlı Sorunları Araştırma Dergisi, 12(1), 42-51.

Varma, G. S., Oğuzhanoğlu, N. K., Ateşci, F. Ç., Karagöz, N. ve Apa, F. (2018). Alzheimer hastasına bakım veren yakınlarında psikodramatik grup terapisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, (19), 567-576. doi: 10.5455/apd.293867

GÖRSEL KAYNAKÇA:

https://www.behance.net/gallery/94937379/NYT-Parenting/modules/548469091 Sanatçı: Alva Skog

https://www.behance.net/gallery/19724957/withering-tree?tracking_source=search_projects_recommended%7Calzheimer Sanatçı: Seyyed De la Llata

                                                                                               Onur İbrahim ATAY

                                                                       Psikolojik Danışman/ Yüksek Lisans Öğrencisi