İNSAN BİR KUŞ MİSALİ

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Sevdiğinden sonraya kalmak dilermiş  nefs-i bed

Kıssa-ı nîkû-yı bûtîmâr geldi hâtıra

Esat Paşa

Türk kültüründe ve dünya kültürlerinde, masallarda, hikâyelerde yahut efsanelerde anlatılan hayvanların yaşamları, insanlar için ilham kaynağı olmuştur. Kültürel unsurlar içerisinde sıklıkla kullanılan hayvan imgelerinden biri de ‘kuş’ imgesidir. Hem yeri hem göğü çağrıştıran bu imge insanlık tarihinden çok daha eski bir geçmişe sahiptir (Karakuş ve Ötgün, 2020). İnsanlar özellikle kuşların tabiatından dersler çıkarmışlardır.  Zira bir kuşun tabiatında pek tabii insan davranışını görmek mümkündür. Örneğin; Butimar, Pers Mitolojisinde anlatılan efsanevi bir kuştur. Denize maşuk bir kuş, kanatlarını açar denizin kıyısına çöker; bu kuşun tatlı su yerine deniz suyu içerek hayatını devam ettirdiği rivayet edilir. Butimar, deniz suyunu içerek tüketebileceğinden öylesine korkar ki bu tasa yüzünden hiç su içmez. En sonunda koca denizde susuzluktan ölür. Bazen korku duygusu, kaygı ve kaybetme endişesi öyle büyük bir şekilde üzerimize gelir ki insan, içinde bulunduğu imkânları göremeyecek ve onları kullanamayacak hale gelir. Tükenmesinden, bitmesinden korkar, tıpkı Butimar Kuşu gibi okyanusta susuz bırakır kendini. Peki, gerçekte korku nedir? Korku o an var olan somut tehlikeye karşı hissi bir tepki olarak tanımlanır. Korkunun “şu anki” yönüne, kaygının ise “beklenen” yönüne odaklanılmaktadır. Korku: Şu an var olan somut tehdit ve tehlike ile ilgiliyken kaygı, gelecekte olması muhtemel durumlarla ilgilidir. Ormanda vahşi bir hayvana ya da büyük bir patlamaya, doğal afetlere ve diğer insanların tehdit ve saldırılarına maruz kalan bir kişi, korku yaşar. Kaygı: Kişinin hayatında o anda ve gelecekte nasıl gerçekleşeceği belli olmayan; belki de gerçekleşmesi hiç muhtemel olmayan öznel bir durumla ilgili endişe ve tedirginlik duyma hali olarak tanımlanabilir (Şahin, 2019).

En temel duygularımızdan biri olan korku bazen bir lütuf; kaygıya dönüştüğünde ise bir lanettir. Üzerimize bir köpek saldırdığında hissettiğimiz korku ile sevdiğimiz birine zarar geldikten sonra bunun her an tekrar olacağı korkusu aynı mıdır? Korku duygusu kimi zaman bireyi tehlikelere karşı korurken kimi zaman bireyin fonksiyonelliğini bozucu bir etkiye sahiptir. Korkunun kaygıya dönüşmesiyle insan farkında olmadan kendisini bazı şeylerden mahrum bırakır. Korku ve kaygı hissi rahatsız edici olduğu için, bu duyguları hisseden kişiler bu hisleri uyandıran olaylardan, nesnelerden, durumlardan ve fertlerden mümkün olduğu kadar kaçmaya çalışırlar. Bu kaçma davranışı kişinin bu ortamı bir kez daha değerlendirme ve deneyimleme fırsatını yani geliştirdiği fikirlerinin gerçekliğini gözden geçirme imkanını kişiye tanımaz (Gençöz, 1998). Netice itibariyle kaçmak-kaçınmak davranışı kişinin, o anda iyi hissetmesine sebep olduğu için, kişi kurtulduğunu düşünerek bu durumun tehlikeli olup olmadığını test etme şansını kendisine tanımadan bu düşüncesini pekiştirmiş olur. Korkuya, kaygıya / endişeye sebep olan durumdan mümkün olduğunca uzak kalmaya başlandığında insan, hareket serbestliğini kendi kendine kısıtlar ve farkında olmadan kendini sınırlandırır.  Bu kısıtlanma da, günlük hayatta yerine getirmek zorunda olduğumuz görevlerimizi, hayatı zengin bir şekilde yaşayarak tecrübe edebileceğimiz olumlu duyguları engeller. Bütün bu süreci örneklendirmek gerekirse topluluk önünde konuşmaktan çekinen, beğenilmeyeceğini ve eleştirilere maruz kalacağını düşünen kimse topluluk önünde konuşması gerektiğinde yaşayacağı kaygı ve korku seviyesinin yüksekliğini düşünerek topluluk önünde konuşamayabilir. Bu karar o an için rahatlatıcı olsa bile kendisini gerçekten eleştirip eleştirmeyeceklerini asla öğrenemeyecek ve bu konu ile ilgili hep kötümser bakış açısıyla kaçma-kaçınma davranışını sürdürecektir.  Kısa vadedeki bu rahatlama, uzun vadede söz konusu kimsenin sosyal hayattan kopmasına / uzaklaşmasına neden olabilecektir. Bu tür kaçma-kaçınma tercihleri üst-üste geldikçe de kişilerin bu ortamlarda geliştirmesi beklenen sosyal becerileri geliştiremeyecek ve zaman ilerledikçe bu girişim gitgide daha da zorlaşacaktır. Bunun sonucu olarak kişinin yalnızlık ve belki yine çaresizlik hissederek hayatı anlamsız, kendisini değersiz, geleceği ise ümitsiz olarak değerlendirmesine kadar uzanabilecektir. Bundan sebep hayat kalitesinin ve doyumun arttırılması için korku ve kaygı ile baş edebilmeyi öğrenmek gereklidir.

Korku kendi kendimize geliştirdiğimiz fikirlere verdiğimiz bir tepkidir. Buradan hareketle korku ve kaygı ile baş etmek için herhangi bir dış gücün durumu düzeltmesini beklemek ve / veya o ortamdan, kişiden, nesneden kaçmak / kaçınmak yerine, korkuya sebep olan düşüncemizi bulup, onu test etmek korkumuzla baş etmemizde ilk ve en önemli adım olacaktır. Lakin korktuğumuz, kaygı duyduğumuz durumla karşılaşmaya karar verdiğimizde olumsuz, yıkıcı düşüncelerimizi durdurmak, küçük adımlarla ilerlemek, gerekiyorsa problem çözme tekniklerinden faydalanmak ve durumun çözümü için gerekli becerilerimizi geliştirmek, bu tecrübelerin başarıyla neticelenmesinde önemli rol oynayacaktır. Başarıyla sonuçlanan bu tecrübeler de korku hissimizi yenmenin yanı sıra kendimize güven ve yeterlilik duygularındaki artma ile beraber mücadeleci bir kişilik tarzı geliştirme yolunda ilerleme sağlamamıza katkı sağlayabilir. Korkudan kaçmak yerine korkuyu fark etmek, korkuyu anlamlandırmak ve makul bir şekilde korku ile yüzleşmek olumlu gelişim için fırsat olma niteliğindedir.

En temel duygularımızdan biri olan korku bazen bir lütuf; kaygıya dönüştüğünde ise bir lanettir.

Kaynakça

Başaran, H. A. (2016). Spinoza’da Korku Duygusu Üzerine Bir İnceleme. Dört Öge Dergisi, 6(9), 22-38.

Eren, A. (2005). Korku Kültürü, Değerler Kültürü ve Şiddet. Aile ve Toplum Dergisi, 2(9), 3-13.

Gençöz, T. (1998). Korkunun Sebepleri, Sonuçları ve Baş Etme Yolları. Kriz Dergisi, 6(2), 9-16.

Karakuş, G., ve Ötgün, C. (2020). Simurg Söyleninde Kuş İmgesi. Güzel Sanatlar Dergisi, 2(15), 99-115.

Şahin, M. (2019). Korku Kaygı ve Anksiyete Bozuklukları. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 6(10), 117-135.

Görsel Kaynak

https://tr.pinterest.com/pin/44191640080828965/ adresinden erişilmiştir.

https://tr.pinterest.com/pin/568157309234212606/ adresinden erişilmiştir.

Şifa Hatun TUNÇAY

Sosyal Hizmet Uzmanı