Psikoterapi alanında ‘‘dördüncü dalga’’ olarak kabul edilen ‘‘Öyküsel Terapi’’ Michael White ve David Epston (1992) tarafından geliştirilmiştir (Corey, 2015). Danışanları terapiye getirdiği hikayeler üzerinden anlamaya çalışan Öyküsel Terapi, postmodernist anlayışa dayalı olması nedeni ile geleneksel yaklaşımlardan büyük ölçüde ayrılır (Morgan 2000; Parry ve Doan 1994; akt. Akkuş, Kütük ve Samar, 2020). Sistematik olmayan bu terapi yönteminde, kişisel hikayelerin ruh sağlığına etkisi üzerinde durulur (Freedman ve Combs, 2008; akt. Sevük, 2017; Semmler ve Williams, 2000). Morgan (2000) Öyküsel Terapi’ nin bir dizi varsayıma sahip olduğunu öne sürer:
- Sorun, sorundur. Kişiler sorun değildir.
- Sorun her zaman mevcut değildir.
- Yaşantılarımıza bakış açımız zaman içerisinde değişir.
- Sorunlar kültürel ortamlarda inşa edilir.
- Tek bir doğru yoktur, birden çok doğru vardır.
- İnsanlar kendi yaşamlarının uzmanıdır ve sorunlarını çözmekte kendilerine yardımcı olacak yeteneklere sahiptirler.
- Terapist, kendisini uzman rolünde görmemelidir.
- Terapötik dokümanların ve ritüellerin kullanımı, değişimin sürdürülmesinde ve kanıtlanmasında birer kaynaktır (akt. Akkuş ve ark., 2020).
Öyküsel Terapi, geleneksel yaklaşımların aksine insanlar ve problemleri hakkındaki evrensel doğrular, ilkeler ve söylemleri kabul etmez (Gladding, 2012; akt. Akkuş ve ark., 2020). Normal-anormal, hastalık- sağlık gibi kategoriler yerine problemlerin kaynağını yetersiz ve kısıtlayıcı hikayeler olarak görür (White ve Epston, 1990). Bu hikayeler bireylere toplum tarafından dayatılır ve danışanlar hayatlarını bu hikayeler ile anlamlandırır. Dayatılan bu hikayeler, danışanların yaşamları üzerinde kontrollerini kaybetmelerine neden olur (Corey, 2015). Bu bağlamda danışma sürecinde öyküsel terapi, geleneksel yaklaşımların aksine sorunların nedenlerinden çok sorunların istisnaları üzerinde çalışır (Gladding, 2012; akt. Akkuş ve ark., 2020). Danışma sürecinde temel amaç, danışanların yeni, canlı ve sosyal yapılardan sıyrılmış bir dille deneyimlerini yeniden anlatmalarını sağlamaktır. Böylece danışan yeni anlamlar ve yeni hikayeler yaratabilecek ve kendiyle barışık bir bireye dönüşebilecektir (Corey, 2015).

Öyküsel Terapi baskın kültürel hikayenin çözülmesi, problemin dışsallaştırılması ve hikayenin yeniden yazılması olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır (Semmler ve Williams, 2000). Bu üç temel hedefe ulaşmak amacıyla birçok terapötik teknik kullanılır fakat etkili bir Öyküsel Terapi uygulaması daha çok terapistin yaklaşımı ve tutumuna bağlıdır. Öyküsel terapistler, Carl Rogers’ ın terapistin teknik yönelimli olmak yerine süreç yönelimli olması gerektiği fikrini benimser (Winslade ve Monk, 2007; akt. Corey, 2015). Geleneksel yaklaşımların aksine danışanı, sorun tanımlamak veya çözüm yolları bulmak için değil onu, öyküsünü daha iyi anlamak için dinler ve sorunlarını bu amaç çerçevesinde şekillendirirler (Weingarten, 1995; akt. İlgar ve İlgar, 2018). Bu nedenle danışma süreci, tekniklerin uygulanmasının yanı sıra danışanları kendi hikayelerini farklı bakış açıları ile görebilmeleri için cesaretlendirecek ortam sağlayan terapistin kişisel özelliklerine de dayalıdır (Winslade ve Monk, 2007; akt. Corey, 2015). Terapistin tutumlarını destekleyen birçok teknik kullanılır. Bu tekniklere aşağıda yer verilmiştir.
- Soruları Kullanma
Öyküsel terapideki temel tekniklerden biri, soru sormadır. Soru sormanın önemli türlerinden biri göreceli etki sorularıdır. Bu sorular danışana, problemin başkaları ile ilişkilerindeki etkisi ve problem üzerindeki kendi etkisini görmesi amacıyla sorulur. Başka bir soru türü ise eylemin genel görünümü bağlamındaki sorulardır. Danışanın eylemlerinin sonuçlarını zaman açısından sıraya dizmesine dayanır. Diğer bir soru türü bilincin genel görünümüdür. Danışanın eylem sorularından ortaya çıkan materyal üzerine düşünmesini ve anlamlandırmasını sağlar (White, 1992; akt. Çekici, 2018). Soru sormadaki temel amaç, sorunun varlığını sürdürmesine neden olan danışanın konuşma biçimini bozmak ve değiştirmektir. Öyküsel terapist, danışanın deneyimlerini harekete geçirecek sorular sorar. Soruları sorarken terapist, saygılı, meraklı, açık ve danışan hakkında hiçbir şeyi bilmediği bir tutum sergiler (Corey, 2015).
2. Dışsallaştırma ve yapıyı ortaya çıkarma
Öyküsel terapistler bireyin problemin kendisi olmadığına, problemin sadece problem olduğuna inanırlar (White, 1989; akt. Çekici, 2018). Dışsallaştırma, öykünün bozulması, bireyin sorundan ayrılması ve bazen buna ad verilmesi sürecinin basamağıdır. Bu basamak, bireyi problem ile özdeşleşmekten uzaklaştırır. Danışan kendini problem olarak gördüğünde, başa çıkma yolları kısıtlanır fakat problemlerini kendileri dışında gördüğünde, problemle bir ilişki geliştirler. Dışsallaştırma konuşmalarını yapılandırmanın iki yolu vardır; birincisi kişinin hayatında sorunun etkisini belirlemek, ikincisi hayatının, sorunun gelişmesine etkisini belirlemektir (Corey, 2015).
3. Özgün sonuçlar elde etme çabası
Özgün sonuçlar, problemle sarmalanmış hikayelerin bir parçası değil problemden uzak olan ve danışanın probleminden kurtulmasını sağlayan istisna durumlardır (Corey, 2015; Murdock, 2016). Dışsallaştırıcı sorulardan sonra, önemli sonuçları araştıracak sorular gelir. Terapist danışana sorunla ilgili seçim yapabildikleri ya da başarılı oldukları anları sorar. Bu soruların yanıtlarını araştırmak danışana değişimin olanaklı olduğunu gösterir. White bu soruların dolaylı ve doğrudan sorulmasını önermiştir (White, 1992; akt. Corey, 2015).
4. Alternatif öyküler ve yeniden yazma
Yeni öykülerin yapılandırılması eski yapıların bozulmasıyla beraber olur ve terapist yeni öykü için başlangıçları önemser. Bu nedenle, terapistler sorunlarla sarmalanmış hikayedeki olması şaşırtıcı olan durumlar ya da özgün sonuçlar sayesinde danışanları alternatif hikayeler yazmaya yöneltir (Corey, 2015).
- Tanık Kullanma
Öyküsel terapide danışanın gerçekleştirdiği değişimlerin kalıcı olması ve desteklenmesi için değişime tanıklık edecek seyircilere ihtiyaç duyulur. Bu ihtiyaç doğrultusunda danışana, ‘‘Şimdi bu aşamada bu durumu başka kimin bilmesini isterdin?’’ gibi sorular yöneltmek yararlı olabilir (Mascher, 2002; akt. Çelik, 2017).
6. Terapötik Dökümanlar
Öyküsel terapistler, danışanı kutlamak ve onları ödüllendirmek için yazılı dokümanlar kullanmaktadır. Çünkü bazı zamanlarda yazılı dokümanları kullanmak konuşmaktan daha güçlüdür ve danışanın yeni öyküsü için değerli bir kanıttır (Murdock, 2009; akt. Çekici, 2018). Epston, özet mektup, davet mektubu, gereksiz fazlalıklar mektubu, öngörü mektubu gibi danışma sürecinde kullanılabilecek birçok mektup çeşidi önermiştir (Çekici, 2018).
KAYNAKÇA
Akkuş, K., Kütük, B. ve Samar, B.Ş. (2020). Öyküsel Terapi: felsefesi ve kuramsal temelleri, terapi teknikleri ve etkililiği. Mediterranean Journal Humanities, 27-37.
Corey, G. (2015). Psikolojik danışma, psikoterapi kuram ve uygulamaları (sekizinci baskı). Ankara: Mentis Yayıncılık.
Çekici, F. (2018). Öyküsel Terapi. İçinde Z. Karataş ve Y. Yavuzer (Ed.), Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramları (ss: 555- 577). Ankara: Pegem Yayınları.
Çelik, H. (2017). Psikoterapide yeni soluk: Öyküsel terapi. Kafkas Üniversitesi, e – Kafkas Eğitim Araştırmaları Dergisi, 4(1), 34- 50.
İlgar, S.C. ve İlgar, M.Z. (2018). Öyküsel terapi ve psikolojik danışmada kullanımı. Turkish Studies Educational Sciences, 13(19), 939-954.
Murdock, N.L. (2016). Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramları (Çev. F. Akkoyun). Ankara: Nobel Yayıncılık.
Semmler, P. L., ve Williams, C. B. (2000). Narrative therapy: A storied context for multicultural counseling. Journal of Multicultural Counseling and Development 28(1), 51-62. doi: https://doi.org/10.1002/j.2161-1912.2000.tb00227.x
White, M. ve Epston, D. (1990). Narrative Means to Therapeutic Ends. New York: W. W. Norton & Company.
GÖRSEL KAYNAKÇA
https://www.goodtherapy.com.au/flex/narrative-therapy/728/1
https://birdsonggregory.com/the-power-of-a-strong-brand-narrative-2/
Başak KILINÇ
Psikolojik Danışman