Gerçeklik yaklaşımı William Glasser tarafından 1960’lı yıllarda geliştirilen Glasser’in psikiyatrinin üç R’si olarak ifade ettiği gerçekçilik (realism), sorumluluk (responsibility), doğru ve yanlış (right and wrong) üzerinde odaklanması nedeniyle geleneksel psikiyatri, psikanaliz ve psikoterapi yöntemlerinden farklı bir terapi yöntemidir.
Terapötik süreçte temel hedef; ait olma, sevme sevilme, güçlü olma, kendini değerli görme, kendi istek ve ihtiyaçları doğrultusunda özgürce seçim yapabilme, başarılı bir kimlik geliştirebilme, şimdiki davranışlarının sorumluluğunu alma insanlarla etkileşime girme ihtiyaçlarının karşılanmasında daha etkili yollar bulmaları için danışanlara yardım etmektir. Terapi sürecinde, danışanların yukarıda ifade edilen psikolojik ihtiyaçları karşılama amacıyla yaşamlarını nasıl kontrol ettikleri konusunda farkındalık düzeylerinin artırılması amaçlanmaktadır. Danışanlar terapi sürecinde kendi dünyalarını kontrol etmede kullandıkları davranışların etkisiz olduğunun farkına varırlarsa kontrol için daha etkili davranışları öğrenmeleri gerektiğinin de farkına varabilirler. Danışanlar yaşamlarını daha etkili şekilde kontrol edebilmek için, yaşamdan istedikleri şeyleri daha olumlu ve daha etkili yollar kullanarak nasıl elde edeceklerini öğrenmelidir. Danışanlar çaba gösterirlerse değişebilirler böylece daha etkili ve doyum sağlayıcı bir yaşam sürebilirler. Ayrıca çaba göstermek ve değişmek danışanların kendi seçimine bağlı olan bir durumdur(Karahan ve Sardoğan, 2016).
Gerçeklik terapisinin bir diğer hedefi bireylerin daha iyi seçimler yaparak yaşamları üzerinde daha büyük kontrole sahip olabilmelerini sağlamaktır (Akpınar ve Öz, 2013). Bireyler gerçeklerle karşılaştıklarında yaptıklarının işe yaramadığını görmeleri sağlanır. İnsanların bir şeyi yapmaya ancak ender olarak zorlanabileceklerini yani yaptıkları her şeyi kendilerinin seçtiğini, yaşamlarını etkili şekilde kontrol edebilmelerini sağlayacak daha iyi seçeneklerin her zaman var olduğunu ve bunları denemeyi öğrenirler(Kaner, 2019).
Gerçeklik terapisinin bireylerin yaşamındaki ilişkilere verdiği önemi dikkate alırsak danışan-danışman ilişkisini danışma sürecinin temel ögesi olarak görmesine şaşırmayız(Akpınar ve Öz, 2013). Bireyler yaşamlarında yapmak istedikleri değişiklikleri danışmanın desteği ile kendileri karar vermeli ve daha sonra da değiştirmek için plan yapmalıdırlar(Karahan ve Sardoğan, 2016). Gerçeklik terapisi sanatı, terapistin kendisinden yardım isteyen hemen hemen tüm danışanlarla terapötik ilişki kurabilmeyi gerektirir. Süreç içinde terapist her zaman öğretmen gibi danışan ise öğrenci gibi olmalıdır. Danışan kendisine her şeyi sorabilmelidir çünkü başarılı yaşam deneyimlerine sahip olan terapistiyle iyi bir iletişim kurabilen bir danışan, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi ve yaşamındaki önemli kişilerle anlamlı ilişkiler kurabilmeyi öğrenir(Akpınar ve Öz, 2013).
Terapiye gelen danışanlar genellikle etkili davranmayı bilmeyen insanlardır. Danışanların temel şikayeti şudur: “olmak istediğimiz ve şu anda sahip olduğumuz şeyler arasındaki boşluğu doldurmak için ne yapabiliriz?” Danışma sürecinde öncelikle danışman ile danışan arasında bir ilişki kurulmalıdır. Danışanlar kendilerini kabul edecek ve gerçek dünyadaki ihtiyaçlarını karşılamaları için yardımcı olacak kişinin, kendilerine yeterince sevgi ve saygı göstermesini bekler. Bu nedenle gerçeklik terapistleri danışma sürecinde; kabul, anlayış, destekleme, ve cesaretlendirmeye dayalı bir terapötik ilişkiyi gerekli görmektedir(Karahan ve Sardoğan, 2016).
TERAPÖTİK TEKNİKLER
- Soruşturma
- Bibliyoterapi
- Beklenmeyeni yapma
- Yeni bir çerçeveye yerleştirme
- Mizah
- Kendini açma
- Metaforlar
- Fiziksel etkinlikler ve meditasyon
- Sonuçların yaşanmasına izin verme veya sonuçları gösterme(Murdock, 2016).
- Yüzleştirme
- Paradoksal teknikler(Karahan ve Sardoğan, 2016).
Gerçeklik terapisinin uygulanışına ilişkin bazı küçük değişiklikler olmasına rağmen gerçeklik terapistlerinin çoğunun izlediği yol birbiri ardı sıra kullanılan sekiz basamaktan oluşmaktadır.
- Katılım
- Şu andaki davranışa odaklanma
- Değer yargısı
- Sorumlu davranışları planlama
- Alanın taahhüdü
- Bahaneleri kabul etmemek
- Cezalandırmama
- İşin ucunu hiç bırakmama(Murdock, 2016).
Glasser’in gerçeklik terapisi kuramı sorumluluğu her aşamada bireyin kendisine yüklemesinden yanadır. Terapistin en önemli görevlerinden biri bireyin kendi kalite dünyasına uygun bir seçim yapıp bu seçimin sorumluluğunu almasına yardımcı olmaktır. Danışandaki değişimin sorumluluğu yine danışanın kendisindedir.
Kaynakça
- Akpınar, O., ve Öz, F. S. (2013). Gerçeklik terapisi: Özellikler, temel kavramlar, tedavi, uygulama ve değerlendirme. Electronic Journal of Social Sciences, 12(43), 1-22.
- Kaner, S. (1993). Kontrol Kurami (Control Theory) Ve Gerçeklik Terapisi (Reality Therapy). Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 26(2), 569-585.
- Karahan, F., ve Sardoğan, M. (2016). Psikolojik Danışma ve Psikoterapide Kuramlar Ankara: Nobel Yayınları.
- Murdock, N. L. (2016). Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramları (Çev. F. Akkoyun). Ankara: Nobel Yayınları.
Ferhat Bayoğlu
Psikolojik Danışman