Eğitim sistemlerinin temelinde amaca hizmet edecek öğrenme kuramlarının etkili kullanımı önemli bir yere sahiptir. Farklı ilkelere sahip olan öğrenme kuramlarını ilkelerine göre eğitim sürecine uyarlamak bu süreci amacına ulaştırmaktadır.
Öğrenme kuramlarından biri de 19. yüzyılın sonlarına doğru Avusturya ve Almanya’da ortaya çıkmış gestalt öğrenme kuramıdır. Okullardaki öğretim faaliyetleri ile ilişkilendirilen gestalt öğrenme kuramı bilişsel süreçler üzerinde odaklanmış ve diğer öğrenme kuramlarının temelini oluşturmuştur.
Gestalt öğrenme kuramcıları öğretim sürecinin algılama ve problem çözme süreçlerinden ileri geldiğini belirtmektedirler (Demirbaş ve Yağbasan, 2006). Bu kurama göre insanlar nesneleri ve çevrelerini bir bütün olarak algılamaktadırlar. Örneğin; yolda bir kişi ile karşılaşıldığında onun gözleri, kulakları, burnu, saçı ve dudakları ayrı ayrı değil bir bütün olarak algılanacaktır (Seven, 2013).
Bu algılama süreci ise bazı yasalara göre ilerlemektedir. Gestalt kuramcılarının algı yasası olarak nitelendirdiği bu yasalar bireyin öğrenme sürecinde de son derece etkili ilkelerdir. Çünkü bu kurama göre öğrenme, algılama ve yorumlama sürecindeki değişmelerden ibarettir (Seven, 2013). Bu ifadeyle gestalt öğrenme kuramının davranışçı öğrenme kuramına karşı çıktığı anlaşılmaktadır. Davranışçı kuram öğrenme sürecindeki davranış değişikliğine odaklanırken gestalt kuramı ise algı değişikliğine vurgu yapmaktadır.
Gestalt öğrenme kuramının en önemli ilkesi şu anda içinde bulunulan durumda farklı öğrenme yolları arasında anlamlı bir bağ kurulabilmesidir. Bu bağ kurma süreci ise kavrama yoluyla öğrenme veya kavrama yoluyla problem çözme olarak nitelendirilmektedir. Kavrama yoluyla problem çözme sürecinin sonunda birey içinde bulunduğu durumu daha farklı algılamaya ve farklı açıdan onu görmeye başlamaktadır. Bireyin yeni oluşturduğu algı ise onun farklı zamanlarda benzer problem durumlarını da aynı şekilde algılamasını ve onları da çözüme kavuşturmasını sağlayacaktır (Seven, 2013). Bu durumda gestalt öğrenme sürecinin kalıcı öğrenme sağladığını göstermektedir.
Kavrama yoluyla öğrenme sürecinin bazı ilkeleri ise şu şekilde sıralanabilmektedir (Demirbaş ve Yağbasan, 2006);
– Probleme çözüm yolu bulma ani ve tamdır.
– Bulunan çözüm yolu uzun süre hatırlanır.
– Çözüm yolu farklı problem durumlarında da kullanılabilir.
– Çözüm yolu bulma konusunda genel yetenek düzeyi yüksek olan bireyler daha başarılıdır.
– Çözüm yolu bulma sürecinde deneme ve yanılma vardır.
Gestalt öğrenme kuramını değerlendirmek gerekirse günümüz eğitim sistemi için bu yaklaşımın önemli bir yere sahip olduğu görülebilir. Çünkü eğitim sistemi yoğun müfredatla programlandığı için öğrencilerin sahip olması gereken bilgi düzeyi oldukça fazladır. Bu durum da öğrencilerin öğrenilen konuyu kısa sürede unutmalarına neden olmakta ve amaçlara ulaşma konusunda dezavantaj oluşturmaktadır. Ancak yapılan araştırmalara göre (Katona, 1940; Werheimer 1945; Akt., Demirbaş ve Yağbasan, 2006) gestalt öğrenme kuramı ilkeleriyle gerçekleştirilen öğrenme süreci öğrencilerin bilgiyi uzun süreli depolamalarına destek olmaktadır. Bunun yanında gestalt kuramının genel yetenek seviyesi yüksek olan kişilerin daha başarılı öğrenme sürecinde bulunduklarına yaptıkları vurgu eğitimde bireysel farklılık ilkesiyle örtüşmemektedir.
KAYNAKÇA
Demirbaş, M. ve Yağbasan, R. (2006). Öğretim Süreci İçinde, Gestalt Öğrenmeyi Gerçekleştiren Öğrencilerdeki Bilgilerin Kalıcılığının Bazı Değişkenler Yönünden İncelenmesi. Türk Fen Eğitim Dergisi, 3 (2), 103-114.
Seven, M. A. (2013). Gelişim, Öğrenme, Öğrenme Kuramları Öğrenme ve Öğretme Teknikleri. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları.
GÖRSEL KAYNAKÇA
http://bilgioloji.com/pages/sosyal/bilim/psikoloji/gestalt-kurami-nedir/ adresinden erişildi.
https://remcdbcrb.org/gestalt-butuncul-kuram-koffka-wertheimer-kohler/ adresinden erişildi.
Emrah BİNGÜL
Psikolojik Danışman