ADLERİAN TERAPİ- YAŞAM BİÇİMİ ANALİZİ

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Adler’in psikoloji alanına yaptığı katkılar II. Dünya Savaşı’ndan sonra giderek artan bir önem kazanmıştır. Bunun başlıca nedenlerinden biri, kişiler arası ilişkileri ve diğer toplumsal etmenleri, insanın kendi hakkında geliştirdiği imgelerin temel belirleyicisi olarak tanımlamış olmasıdır. Ayrıca Adler, günümüzdeki psikoterapi teknikleri arasında her geçen gün daha da ilgi gören fenomenolojik yaklaşımın öncüsü olarak da çağdaş olma niteliğini korumaktadır.

Adler, insan davranışlarının yaşamın ilk gününden başlayarak toplumsal bir yapı içinde geliştiğini vurgular. Çocuğun ilk etkileşimlerini yaşadığı anne ve aile üyeleri onun kişilik özelliklerinin, yaşam stilinin ve toplumsal ilgi düzeyinin oluşumunda oldukça önemlidir.    Yaşam stili, her insanın özgün olduğunu açıklayan bir ilkedir (Geçtan, 2014).

Adler, genel bir ifadeyle, psikolojiye düşen asıl görevin öncelikle bireyin tüm yaşam tarzının temelinde yatan anlamı ortaya çıkarmak olduğunu vurgulamaktadır. Bireysel Psikoloji’yi benimseyen bir psikolojik danışman bireyin dış dünya ile olan ilişkileri üzerinde çalışır. Bu bağlamda psikolojik danışmanın danışanın kendisini dış dünya ile nasıl bir özel ilişki içinde gördüğü üzerine odaklanması gereklidir (Helvacı, 2012).

Adlerian terapi süreci, danışan ve terapist arasında kurulan karşılıklı anlaşma ve iş birliğine dayalıdır. Bu süreç dört aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalar doğrusal bir çizgi şeklinde gitmemektedir ve katı birer işlemsel basamak olarak uygulanmamaktadır. Bu aşamalar şu şekildedir:

  • Sürecin ilk aşamasında, danışan ile terapist arasında uygun bir terapötik ilişki kurulmaktadır. Bu ilişki danışanla ayrıntılı ve özenli bir şekilde ilgilenme, bağlılık ve sıcak bir yaklaşım üzerine kuruludur. Bu ilk aşamada terapist; dikkatle dinleme, danışanın amaçlarını tanımlama ve empatik ilişki kurma gibi yaklaşımları kullanmaktadır. Danışanla göz kontağı kurmak ve danışana yardım vermeye psikolojik olarak hazır olmak terapistin sahip olması gereken temel beceriler arasındadır.
  • Terapi sürecinin ikinci aşamasında, danışanı yönlendiren psikolojik dinamiklerin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Terapistin görevi, danışanın geniş bir bakış açısına sahip olmasına ve dünyaya değişik bir gözle bakmasına yardımcı olmaktır.

Adlerian terapi sürecinin odak noktasını danışanın yaşam biçiminin analizi oluşturmaktadır. Yaşam biçimi analizi; çocukluk yıllarının incelenmesini, danışanların kullandıkları kendilerine özgü mantıksal süreçleri ve yaşamlarını nasıl yorumladıklarını da kapsamaktadır. Danışanın aile içindeki psikolojik konumu, doğum sırası, kardeşleriyle ve anne babasıyla ilişkileri terapistin incelemesi gereken konular arasındadır. Danışanın özellikle çocukluk yıllarında yaşadığı önemli yaşam olayları üzerinde durulmaktadır. Bu süreçte üzerinde durulan konulardan biri de danışanın çocukluk yıllarında ve son zamanlarda gördüğü rüyalardır. Rüyalar, danışanın yaşadığı problemi yüzeye çıkarmakta ve kendi içsel dinamiklerini anlama fırsatı yaratmaktadır. İnsanlar rüyalarında bir sorunu çözmek ya da üstünlük peşinde koşmak için uğraşmaktadır. Rüyalar bireyin yaşadığı sorunlar karşısında yaşam biçiminin hangi noktada değişmesi ya da hangi konuda desteklenmesi gerektiğini de göstermektedir.

Terapötik süreçte üzerinde durulan konulardan biri de; danışanın öncelik verdiği yaşantıların benimsenmesidir. Danışanın içgörü kazanması için, yaşamında öncelikli olan durumları ve bunlara eşlik eden duygusal yaşantıları görmesi gereklidir. Danışanın rüyaları, aile ilişkileri, geçmiş yaşantıları, yaşamındaki öncelikler ve yaşam biçimi gibi konularda toplanan bilgiler birleştirilerek bütünleştirilir.

  • Terapötik sürecin üçüncü aşamasında ise danışanda içgörü oluşturma amaçlanmaktadır. Bu amaçla yapılan yorumlarda, danışanın eksikliklerini ve yanlışlarını sıralamak yerine güçlü ve olumlu yönleri vurgulanmaktadır. Yorum, genellikle yaşam biçimi, danışanın yaşama dair amaçları, kendine özgü mantığı, davranışları ve sonuçları gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır (Karahan ve Sardoğan, 2016). Başka bir deyişle terapistin, danışanın fenomenolojik penceresinden bakarak onun hatalı yaşam tarzının mantığını anlamaya ve açıklamaya odaklanması gerekmektedir. Hatalı yaşam tarzının bireyin hatalı temel hedefleri doğrultusunda şekillendiği düşünüldüğünde terapötik amacın temel olarak bu hedeflerin ortaya çıkarılması ve bireyin yaşamın yararlı tarafında olmasına aracılık edecek yeni hedefler belirlemesini amaçladığı söylenebilir (Akdoğan, 2012).
  • Terapi sürecinin dördüncü aşamasında, yaşamında yeni seçimler yapması yani değişiklikler yapması için danışanın eyleme geçmesi öngörülmektedir. Bu son aşama eylem yönelimlidir ve danışanda yeniden bir yapılanma gerektirmektedir. Terapist ise bu aşamada danışanı, kendisi olması ve kendini sınırlamadan davranması konusunda cesaretlendirmelidir.

Adlerian Terapi’nin amacı, danışanın toplumsal ilgisini geliştirmek, bu sayede farkındalığı arttırmak, yaşam amaçlarını değiştirmek ve yeni amaçlar oluşturmasına yardımcı olmaktır (Karahan ve Sardoğan, 2016).

Kaynakça

  1. Akdoğan, R. (2012). Adleryen yaklaşıma dayalı grupla psikolojik danışmanın üniversite öğrencilerinin yetersizlik duygusu ve psikolojik belirti düzeylerine etkisi (Yayımlanmamış doktora tezi). Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.
  2. Geçtan, E. (2014). Psikanaliz ve sonrası, İstanbul: Metis Yayınları.
  3. Helvacı, K.F. (2012). Romantik ilişkilerde sorun çözme ve sosyal ilginin aşka ilişkin tutumlarla ilişkisi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun.
  4. Karahan, F., ve Sardoğan, M. E. (2016). Psikolojik danışma ve psikoterapide kuramlar.Ankara: Nobel.

Görsel Kaynakça

gercek/https://www.ilimvemedeniyet.com/asagilik-kompleksi-uzerine.html

https://www.evrensel.net/haber/330804/sanatcilardan-kolektif-sergi-insan-ve-tabiati  adreslerinden erişildi.

Gül Nida EVİN

Psikolojik Danışman