Sanal Dünyanın Gerçekliğinde Terapi

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Hızla gelişmekte olan bilgi çağında, teknoloji de durmaksızın ilerlemekte ve benzersiz düşünce, teori ve uygulamalarla gündeme gelmektedir. Son zamanlarda da oldukça ilgi çeken ve üzerine ciddi çalışmaların yapıldığı uygulamalardan biri “sanal gerçeklik”tir. Gerçek ve hayalin birleşimi olan sanal gerçeklik, duyulara hitap ederek kişiye farklı bir boyut sağlamaktadır.

Sanal gerçeklik (virtual reality), bilgisayar ortamında oluşturulan 3 boyutlu resimlerin ve animasyonların teknolojik araçlarla insanların zihinlerinde gerçek bir ortamda bulunma hissini yaşatmaktadır. Gerçek ve sanalı birleştirerek duyu organlarına çeşitli bilgilerin ( görüntü, ses vs.) iletilmesiyle ortamda bulunan nesnelerle eş zamanlı etkileşim sağlamaktadır(Kayapa ve Tong, 2001; Çavaş, Huyugüzel ve Taşkın, 2002). Gözlemci zihinsel olarak gerçek evrenden koparak sanal ortama eşlik etmektedir. Sanal gerçeklik ortamı gözlemcinin ortamda eylemde bulunmasına ve yer değiştirmesine izin verir. Böylece gözlemci kendi varlığını sanal ortamda hissetmektedir.

Kitapların, filmlerin ötesinde sanal gerçekliğin; kendine özgü yeni gerçeklikleri tanımlaması, sanal evrenlerin uygulamaya dökülmesi ve birçok alanda kullanılması yaşamı kolaylaştırmaktadır. Kullanım alanları düşünüldüğünde ilk akla gelen çoğunlukla eğlence amaçlı olmaktadır. Fakat sanal gerçekliğin kullanımı bununla sınırlı değildir. Mühendislik, eğitim, savunma, sağlık, turizm, mimari, araba tasarımı, askeri eğitimler, sanal kütüphane, oyun, reklamcılık, psikoloji gibi alanlarda sanal gerçeklik ürünlerinin kullanımı her geçen gün artmaktadır (Kurbanoğlu, 1996).

Sanal gerçeklik çalışmalarının son yıllarda klinik psikoloji alanında da hız kazanmasıyla birlikte sanal gerçekliğe dayalı terapilerin uygulanması gündeme gelmektedir. Sanal gerçekliğin terapide kullanılması danışana zihinsel imgeleme yerine daha gerçekçi bir etkileşim yaşatmakta ve danışanda güçlü bir “orada olma” hissi yaratmaktadır. Sanal gerçeklik terapisi anksiyete bozukluklarında (özgül fobi, panik bozukluk ve agorafobi, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi), travma sonrası stres bozukluğunda, obsesif-kompulsif bozuklukta, acı ve ağrının azaltılmasında, obezite ve yeme bozukluklarının tedavisinde, cinsel bozukluklarda, serebral palsi rehabilitasyonunda ve otizm tedavisinde kullanılmaktadır (Ökmen, Aslan, Çetin, Yüzer, Dönmez ve Özgirgin, 2013; Demirci, 2018). Amaç danışana zihinsel imgelemeye gerek duymaksızın yaşadığı problemleri bireye gerçekmiş hissi veren “o durumu o an yaşıyormuş gibi” yapay dünya içerisinde görmesini, duymasını hatta hissetmesini yaşatarak sağaltım sağlamaktır.

Bilişsel davranışçı terapide kullanılan “maruz bırakma” tekniği ile fobi tedavisinde yararlanılan sanal gerçeklik terapisi benzerlik göstermektedir. Bilindiği gibi maruz bırakma; danışanın korku veya sıkıntı ortaya çıkaran bir uyaranla yüzleşmesini içerir. Örneğin; yükseklik korkusu olan birinin kendisini yüksek bir binanın en üst katında olduğunu düşünmesi buna bir örnektir. Sanal gerçeklik terapisinde ise danışanın sanal gerçeklik gözlüğünü takmasıyla, kendisini sanal dünyanın gerçekliğinde bulur. Sanal ama o kadar da gerçekçi bir şekilde terapi sağlanır. Danışandan yüksek bir binaya çıkması, ağaca çıkması, uçağa binmesi vb. istenir. Sanal gerçeklik terapisi ortam açısından birey için kolaylık sağlamaktadır. Bu yöntem hastalara gerçek hayatta uygulanması güç olan durumları ve ortamları güvenilir bir şekilde sunmaktadır.

Oxford Üniversitesi yapmış olduğu bir araştırmada yükseklik korkusu (akrofobi) olan 100 gönüllü üzerinde sanal gerçeklik teknolojisini kullanarak bir terapi yöntemi denemiştir. 100 kişi 49 ve 51 kişiden oluşan iki gruba ayrılıp; 49 kişiden oluşan grubun iki hafta boyunca, haftada 2-3 kez yarımşar saat sanal gerçeklik gözlüğü takmaları istenmiştir. Kontrol grubu olan 51 kişiye ise herhangi bir tedavi uygulanmamıştır. Araştırmaya göre hastalar ağaçta kalmış kediyi kurtardı, güvenlik bariyeri olmayan bir platformdan aşağı atladı hatta uçan bir balinanın üzerine gitti. 2 haftalık sanal gerçeklik terapisinin uygulanması sonucunda her iki gruba da anket yapılıp hastalar üzerindeki etkisi gözlemlenmek istenmiştir. Yapılan bu anketten 2 hafta sonra her iki grupla tekrar bir anket çalışması yapılmıştır. Lancet Psychiatry dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına bakıldığında sanal gerçeklik terapisi sayesinde hastaların yükseklik korkularında tahmin edilenin aksine çok daha ciddi bir azalma olduğu belirtilmektedir. Terapi uygulanan 49 hastanın 49’unda yükseklik fobilerinde ortalama yüzde 68 oranında bir düşüş olduğu saptanmıştır. Sanal gerçeklik terapisi uygulanmayan 51 kişiye sorulduğunda ise yükseklik korkularında yüzde 3’lük bir azalma olduğunu dile getirmişlerdir (Sanal gerçeklik terapisi yükseklik korkusunu yenmekte yardımcı oldu, 2018).

Oxford Üniversitesi’nin yapmış olduğu araştırmada da görülmektedir ki kullanılan sanal gerçeklik, hastaların yaşadıkları problemler ile gerçekmiş hissi veren ortamlarda yüzleşmesi tedavi için büyük bir gelişme sağlamaktadır. Oxford VR’ın kurucularından olan aynı zamanda Oxford Üniversitesi Klinik Psikoloji Bölümü Profesörü Daniel Daniel Freeman’ın yapmış olduğu açıklamaya bakıldığında, Freeman sonuçların normal bir tedaviden daha iyi olduğunu belirtmiştir. Farklı bir görüşe bakılacak olursa: Manchester Üniversitesi’nden Dr Warren Mansell ise sanal gerçeklik terapisinin geleneksel yüz yüze terapiden iyi olduğunu söyleyebilmenin mümkün olmadığını ifade etmiştir (Sanal gerçeklik terapisi yükseklik korkusunu yenmekte yardımcı oldu, 2018).

Literatüre bakıldığında sanal gerçekliğe dayalı maruz bırakma çalışmalarının özgül fobiler ile başladığı görülmektedir. Bilinen ilk kontrollü çalışma 1993 yılının sonlarında, yükseklik fobisine sahip bireyler ile gerçekleştirilmiştir. Rothbaum ve arkadaşları tarafından sanal gerçeklik terapisi üzerine yapılan bu araştırmaya göre yükseklik korkusu olan bireyler, 8 hafta boyunca asansörü, köprüleri ve balkonları içeren 35-40 dakikalık sanal gerçeklik ortamlarına maruz kalmışlardır. Sanal gerçeklik terapisi uygulanan gruptaki bireylerin anksiyete, kaçınma, öznel rahatsızlık düzeylerinde ve yüksekliğe ilişkin olumsuz tutumlarında anlamlı derecede azalma olduğunu ortaya koyulmuştur. Uygulamalar sırasında katılımcıların içerisinde bulundukları ortamın yapay olduğunu bilmelerine rağmen birtakım anksiyete belirtileri gösterdiği (avuçlarda terleme, denge kaybı, dizlerde güçsüzlük vb.) dikkat çekmiştir (Üzümcü, Akın, Nergiz, İnözü ve Çelikcan, 2018; Rothbaum, Hodges, Kooper, Opdyke, Williford ve North, 1995). Anlaşılmaktadır ki sanal gerçeklik terapisi uygulanırken sanal ortama verilen tepkiler normal hayatta verilen tepkilerle benzerlik göstermektedir.

Tüm bu yazılanlar çerçevesinde sanal gerçeklik, geçmişten günümüze dek üzerinde çalışılan sanatsal bir gerçekliğe sahiptir. Hatta gelecekte de geliştirilecek ve daha birçok alana kapı aralayacak bir teknolojidir. Bu teknolojinin ruh sağlığı üzerine yapılan araştırmalarda da kullanılmasıyla rutin tedavi protokolleri arasında yerini alması sürpriz olmayacaktır.

 

Büşra Akçay

Üsküdar Üniversitesi

Kaynakça

  1. ÇAVAS, B., ÇAVAS, P. H., & CAN, B. T. (2004). Egitimde Sanal Gerceklik. TOJET: The Turkish Online Journal of Educational Technology3(4). Erişim adresi: http://www.tojet.net/articles/v3i4/3415.pdf
  2. Demirci, Ş. SAĞLIK HİZMETLERİNDE SANAL GERÇEKLİK TEKNOLOJİLERİ. İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Dergisi6(1), 35-46. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/inonusaglik/issue/37019/390595
  3. KAYAPA, N., & Togan, T. O. N. G. (2011). SANAL GERÇEKLİK ORTAMINDA ALGI. Sigma3, 348-354. Erişim adresi: http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.403.7156&rep=rep1&type=pdf
  4. Kurbanoğlu, S. S. (1996). Sanal gerçeklik: Gerçek mi, değil mi?. Türk Kütüphaneciliği10(1), 21-31. Erişim adresi: http://tk.org.tr/index.php/TK/article/viewFile/1012/1014
  5. Opdyke, D., Williford, J. S., & North, M. (1995). Effectiveness of computer-generated (virtual reality) graded exposure in the treatment of acrophobia. Am J psychiatry1(152), 626-28. Erişim adresi: http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.454.2666&rep=rep1&type=pdf
  6. Ökmen, B. M., Aslan, M. D., Çetin, F. Ç., Yüzer, G. F. N., Dönmez, B. K., & Özgirgin, N. Serebral Palsili Çocuklarda Sanal Gerçeklik Terapisinin Ruhsal Uyuma Etkisi. Erişim adresi: http://www.noropsikiyatriarsivi.com/sayilar/415/buyuk/70-74.pdf
  7. Sanal gerçeklik terapisi yükseklik korkusunu yenmekte yardımcı oldu (2018,12 Temmuz). Erişim adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler-44803556
  8. Üzümcü, E., Akın, B., Nergiz, H., İnözü, M., & Çelikcan, U. (2018). Anksiyete Bozukluklarında Sanal Gerçeklik. Psikiyatride Guncel Yaklasimlar-Current Approaches in Psychiatry10(1), 99-107. Erişim adresi: http://www.cappsy.org/archives/vol10/no1/cap_10_01_07.pdf