Ruhsal Miras: Travma

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Çocukluk döneminin sağlıklı bir şekilde geçirilmesi çocuğun yetişkinlik dönemindeki işlevselliğini olumlu yönde etkilemektedir. Çocuğun biyo-psikososyal açıdan sağlıklı bir çocukluk geçirmesinden birincil derecede sorumlu olan çocuğun ailesidir. Ebeveynlerin sağlıklı ve otonom çocuklar yetiştirilmesinde önemli rolleri bulunmaktadır. Ailenin yetiştirme tarzı ve çocukluk döneminde yaşanılan olaylar çocukların gelecekteki hayatının nasıl olacağına dair mesajları veren ipuçlarını oluşturmaktadır. Bireyin başarılı bir kişilik gelişimi sürecinden geçmesinde ebeveynlerin çocuk yetiştirme biçimi en önemli dış faktördür. Anne babanın çocuk yetiştirme tutumları birçok sosyal ve çevresel etkenden daha önemli olup çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini etkilemektedir. Ebeveynlerin yetiştirme tarzlarına göre çocuk şekillenir ve dış dünyaya dair attığı adımların temelinde aslında yetiştirilme tarzı vardır. Fakat aile, çocuğun her zaman sağlıklı bir gelişim seyretmesini sağlayamayabilir. Bunun sonucunda da çocuğun gelişiminde yaşanan sorunlar çocuğu olumsuz olarak etkileyebilmekte ve bu durum gelişiminde kalıcı izlere neden olabilmektedir.

Geçmişte yaşanan travmatik olaylar yeni nesilleri etkilemekte ve yaşanan olaylar gelecek nesilde de travmatik bir deneyim haline gelebilmektedir. Travmanın nesiller arası aktarılması teorisine göre, bir aile üyesinin deneyimlediği travmatik yaşantıların etkileri daha sonra doğan diğer aile üyelerinde de görülebilmektedir. Bu durum, travmanın doğrudan travmaya maruz kalan kişilerle birlikte sonraki nesiller açısından da risk oluşturduğu anlamına gelmektedir (Aydın ve Yıldız, 2018). Bu yüzden kişinin nedenini bilmeden belirsiz kaygılar yaşadığı ve kendini kötü hissettiği durumlarla başa çıkamadığında bakılması gereken yer bazen üst kuşaklar olabilmektedir. Çünkü insanlar sadece genetik bilgilerini çocuklarına aktarmazlar. Aslında farkında olmadan yaşanılan travmalar da aktarılmaktadır.

Son zamanlarda yapılan araştırmalara bakıldığında yaşanılan travmanın nesilden nesile aktarıldığı konusundaki bilgiler göze çarpmaktadır. Yaşanılan travma bir şekilde çözülememişse bu travma bir sonraki kuşağa aktarılmaktadır. Örneğin birkaç kuşak önceki bir annenin çocuğunu emzirirken uyuya kalması ve sonucunda da bebeğinin boğularak ölmesi, sonraki kuşaklarda annenin nedenini bilmemesine rağmen çocuğunu emzirirken huzursuzluk yaşaması ve çocuğunu emzirmek istememesi kuşaklar arası travma aktarımına örnek olarak verilebilir.

Prof. Dr. Erdinç Öztürk’ün danışmanlığında uzman psikolog Görkem Derin; torun, anne ve anneanneden her nesilden 36’şar olmak üzere toplam 108 kadınla yaptığı araştırmada bireylerin kuşaklar arası travma geçişini incelemiştir. Araştırmasında üç nesil kadının çocuk yetiştirme stillerinin, çocukluk çağı travma ve ihmaline, anne-çocuk arasındaki bağlanma durumuna ve kişilik bölünmesine olan etkilerine yer vermiştir (Psikolojik travma kuşaklar, 2018).

Uzman psikolog Görkem Derin’in yapmış olduğu çalışmada 108 kadına çocukluk çağı travmalarını belirlemeye yönelik sorular da yöneltilmiş olup ve sonuçlara bakıldığında annelerin ve anneannelerinin yüzde 100’ünde, torunların ise yüzde 94,4’ün de en az bir çocukluk çağı travması saptanmıştır. Aynı zamanda araştırmaya bakıldığında çocukluk çağı travmalarının tümünün anne-çocuk arasındaki bağlanmayla ilişki olduğu da belirtilmektedir (Psikolojik travma kuşaklar, 2018).Tam bu noktada çocuğun yetiştirilme tarzı söz konusu olmaktadır.

Travmatik olayların etkilerinin sonraki nesillere aktarıldığını gösteren bunun gibi pek çok çalışma bulunmaktadır. Dias ve Ressler (2014) tarafından yapılan bir çalışmada, farelere doğum öncesinde portakal ve kiraz çiçeği karışımı bir koku koklatılmıştır. Farelere bu koku her koklatıldığında elektro şok verilmiş ve farelere bu kokudan korkmaları öğretilmiştir. Daha sonraki bir aşamada bu farelerin doğum yapmasıyla, portakal ve kiraz çiçeği karışımı koku elektro şok verilmeden yavrularına koklatılmış ve bu kokuyla daha önce hiç karşılaşmamalarına rağmen kokladıklarında korku dolu tepkiler vermişlerdir. Bu tepkilerin sadece ilk nesilde değil onlardan sonra gelen bir sonraki nesilde de aynı şekilde görüldüğü, hatta yapay döllenme yoluyla meydana gelen yavrularda da ortaya çıktığı yine aynı araştırmada bildirilmiştir (Dias ve Ressler, 2014). Görülmektedir ki yaşanan travmatik bir deneyim bir sonraki kuşakları önemli derecede etkileyebilmekte ve bu bilgiler genetik olarak da aktarılabilmektedir.

Bir diğer araştırmaya bakılacak olunursa; Yamagata ve arkadaşlarının (2016) manyetik rezonans görüntüleme yöntemi kullanarak sağlıklı ailenin ebeveynleri ve çocukları ile yapılan ve depresyon, kaygı, korku gibi duygu durum bozukluklarının nesiller arası aktarımını incelemiştir. Bu araştırmasında ebeveyn ve çocuk arasında kortiko limbik sistemlerindeki gri madde hacmindeki birliktelik derecesini baz almıştır. Yapmış olduğu araştırma sonucunda da kortiko limbik sistem morfolojisinin anne-kız çocuklarında çok daha benzer olduğu ortaya çıkmış ve özellikle depresyon,kaygı ve korku gibi duygu durum bozukluklarının kadınlara özgü kuşaklar arası aktarımının olabileceğini belirtmişlerdir (Yamagata ve ark., 2016)

Kuşaklar arası travma aktarımı kişiliğin gelişiminde göz ardı edilen ama bir o kadar kritik bir konudur. Arka planda sürekli çalışan kuşaklar arası aktarım kişiliğin şekillenmesinde büyük bir rol oynamaktadır. Bu rolün keşfedilmesiyle atılan her adım hem kişiyi olumlu yönde etkilemekte hem de sonraki kuşakların önündeki engelleri kaldırmaktadır. Geçmiş kuşaklarda yaşanan travmanın çözülmesi sağlıklı kişilik örüntüsünün oluşumuna bir tuğla daha eklenmesini ve daha mutlu bir nesil oluşmasını sağlamaktadır.

Büşra Akçay

Üsküdar Üniversitesi

 

Kaynakça

  1. Aydın, N., & Yıldız, H. (2018). Effects of traumatic birth experience and transmission intergenerational Travmatik Doğum Deneyiminin Etkileri ve Nesiller Arası Aktarımı. Journal of Human Sciences15(1), 604-618. Erişim adresi: https://j-humansciences.com/ojs/index.php/IJHS/article/view/5175/2517
  2. Dias, R., & Ressler, K.J. (2014). Parental olfactory experience influences behavior and neural structure in subsequent generations. Nature Neuroscience, 17(1), 89-96. Erişim adresi: https://www.researchgate.net/profile/Brian_Dias/publication/259109859_Parental_olfactory_experience_influences_behavior_and_neural_structure_in_subsequent_generations/links/00b7d52ba5cb06ed27000000/Parental-olfactory-experience-influences-behavior-and-neural-structure-in-subsequent-generations.pdf?origin=publication_detail
  3. Psikolojik travma kuşaklar arasında aktarılıyor (Anneanne, anne, torun aynı travmayı yaşıyor), (2018, 30 Kasım). Erişim adresi: https://www.ntv.com.tr/saglik/psikolojik-travma-kusaklar-arasinda-aktariliyor-anneanne-anne-torun-ayni-travm,48cHxUyjI0eBoRWphm4m3g
  4. Yamagata, B., Murayama, K., Black, J.M., Hancock, R., Mimura, M., Yang, T.T., Reiss A.L, & Hoef F., (2016). Female-specific ıntergenerational transmission patterns of the human corticolimbic circuitry. The Journal of Neuroscience, 36(4), 1254 –1260. Erişim adresi: http://www.jneurosci.org/content/36/4/1254

Görsel Kaynakça

  1. https://i.pinimg.com/originals/11/8c/83/118c836af5e6822fa07714b036b62d4b.jpg
  2. https://www.ekonomidoktorunuz.com/gen-ve-otesi
  3. http://okyanusum.com/makale/anilar-ve-hafizalar-genlerle-nesillere-aktariliyor/