NEDEN SINIFTA KALDIK?

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Her insanın ikinci yuvası olma niteliği taşıyan okul Türk Dil Kurumuna göre; her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer olarak tanımlanmaktadır (“Türk Dil Kurumu”, t.y.). Okullar bir ülkenin gelişmesi ve ilerlemesi için zaruri olan kurumlardır. Okul çocukların ailesinden sonra karşılaştıkları önemli sosyal çevrelerden biri olmakla birlikte öğrencilerin yaşamlarını düzenleyen kurumdur (Gömleksiz ve Özdaş, 2013).

Cumhuriyet gazetesinde Figen Atalay’ın haberine göre; 2017-2018 ve 2018-2019 eğitim öğretim yıllarında, öğrencilerin %17.67’si 9. sınıftan 10. sınıfa, %4.51’i 10. sınıftan 11. sınıfa, %5.44’ü de 11. sınıftan 12. sınıfa geçememiştir. 9. sınıftan 10. Sınıfa geçemeyenlerin %98.24’ü meslek lisesi, %1,76’sı genel liselerde okuyan öğrencilerden oluşmaktadır. Kızların oranı %42.49, erkeklerin oranı ise %57.51 şeklinde belirtilmektedir (“Öğrencilerin yüzde”, 2019).

Alaaddin Dinçer 40 ilde öğrencilerin devamsızlık durumlarına ilişkin bir araştırma yapmıştır. Bu çalışma bünyesinde 2017-2018 öğretim yılının 9. Sınıf öğrenci sayısı ile 2018-2019 öğretim yılının 10. sınıf öğrenci sayısı karşılaştırılmıştır. Van’da sınıf tekrarı oranı %50.23, Ağrı’da %35.84, Şanlıurfa’da %33.21, Muş’ta %30.16, Hakkâri’de %29.30, Mardin’de %27.57 düzeyinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır (“Devamsızlık ve Sınıf Tekrarı”, 2016).

Sayısal verilerin ortaya konduğu bu çalışmalar göz önünde bulundurulduğunda akıllara şu soru gelmektedir: Bu öğrenciler neden sınıfta kalmaktadır? Bunun pek çok sebebi vardır. Eğitim bir ekip işidir bu nedenle bu durum öğretmen, öğrenci ve velilerin hepsini kapsamaktadır.

Yapılan araştırmalar okul başarısı üzerinde; aile içi uyumun, ailenin destekleyici yaklaşımının ve okul etkinliklerine katılmasındaki çeşitliliğin, çocuk yetiştirme tarzının ve aile içi iletişimin etkili olduğu ortaya konulmuştur. Diaz (1989) tarafından yapılan bir araştırmada; akademik başarısı düşük ve sınıfta kalma riski taşıyan öğrencileri diğer öğrencilerden ayıran en önemli etkenin, anne-baba desteği ve ilgisinden yoksunluk olduğu saptanmıştır. Aynı araştırmada anne ve babanın katılığı, tutarsız davranışları ve geçimsizliği de düşük okul başarısında önemli bir risk faktörü olduğu görülmüştür (akt. Çelenk, 2003).

Satır (1996)’ın yaptığı bir araştırmada ise; çocuğuna yakın ilgi gösteren, çocuğunun çalışma ortamını düzenleyen ve planlayan, çocuğunun başarısını övücü sözlerle destekleyen, çocuğunun başarısız olduğu durumlarda onu “Çalışırsan başarılı olursun!” sözleriyle yüreklendiren anne-babaların çocuklarının akademik başarılarının yüksek olduğu sonucuna varılmıştır (akt. Çelenk, 2003).

Fakat bu araştırma sonuçlarını destekleyen örneklerin Türkiye’nin her bölgesi için geçerli olduğunu belirtmek oldukça güçtür. Ülkenin özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde olumsuz şartlar bir hayli gün yüzüne çıkmaktadır. Bu bölgede öğrencilerin bir kısmı okula taşımalı gelmektedir. Bunun yanında ebeveynlerin okul ile iletişimini kuvvetlendirmek var olan koşullarda istenilen düzeyin altında kalmaktadır. Örneğin; öğrencinin babası inşaatta çalışmakta, annesi ise okula ulaşımını sağlamakta zorlanmaktadır. Bu koşullar da okul ve veli ilişkilerini sekteye uğratmaktadır. Bu ulaşım koşulları ve hayat şartları sebebiyle veli ilişkilerinin yanında öğrenci ile okul bağının kurulması da güçleşmektedir. Bu eksikliği giderebilmek ve etkin bir okul veli yardımlaşmasını sağlamak adına bu bölgede yapılacak olan ev ziyaretleri, veli toplantıları, telefonlaşma, aile büyükleri ile mektuplaşma büyük bir önem arz etmektedir.

Okul başarısızlığındaki bir diğer neden; dil bariyeri ve dil problemleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin kültürel çeşitliği ve çok uluslu yapısı, iki dillilik olgusunu yaygın olarak karşımıza çıkarmaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ana dili Zazaca, Arapça ve Kürtçe olan; okul çağından itibaren Türkçe öğrenmeye başlayan çok sayıda iki dilli birey bulunmaktadır (Kesmez, 2015). Bunun yanında Marmara Bölgesinde daha çok Balkan coğrafyasından gelen ve özellikle Arnavutça ile Boşnakça, Karadeniz’de, İç Anadolu’da ve ağırlıklı olarak Marmara’da ise Kafkas dillerini konuşan vatandaşlara rastlanabilmektedir (Gökdağ, 2011). Türkçeyi sonradan öğrenen bu öğrenciler, okuduğunu anlamada ana dili Türkçe olan öğrencilere göre zorlanmaktadırlar. Bu durum da bütün derslerin öğrenimini güçleştirmektedir. Bu öğrenciler okulda Türkçe ders işleyip anlamaya çalışırken gündelik hayatlarında ve aile içinde kendi dillerini konuşmaya devam etmektedirler. Günlük yaşamda kullandıkları dil ile okulda kullandıkları dilin farklı olması dil öğrenme süreçlerini de yavaşlatmaktadır (Yılmaz ve Şekerci, 2016). İlkokula dil bilmeden başlayan öğrenciler gerek öğretmenlerinin olmayışı, gerek olumsuz hava şartlarından dolayı eğitim-öğretimin aksaması nedeniyle öğrenci devamsızlıkları yüzünden ilkokulda doğru düzgün okuma yazma öğrenemeden bir üst sınıfa geçebilmektedirler. Dil problemi yüzünden çoğu zaman müfredatı geriden takip edebilmektedirler. Bu öğrenciler liseye başladığında ise 9. Sınıf müfredatı bu öğrencilere karmaşık ve anlaşılması güç gelmektedir. Dolayısıyla sınıfta kalma oranları da artmaktadır.

Kalabalık aile ortamları, aile içi şiddet, barınma, beslenme ve çalışma ortamı sorunları öğrencilerin başarılarında etkili olan diğer etkenlerdir. Bahsi geçen şehirlerin birçoğunda özellikle köylerde yaşayan ailelerde geniş aile dediğimiz babaanne ve dedelerle yaşadıkları, pek çoğunun 4 ve üzeri kardeşe sahip oldukları görülmektedir. Evde yaşayan kişi sayısının çokluğu ve evin küçük olması sebebiyle pek çok öğrencinin uygun bir çalışma ortamı bulunmamaktadır. Babanın çalışmak için uzun süreli şehir dışına çıkmasıyla evde baba figürü eksikliği yaşanmaktadır. Bunun sonucunda farklı eğitim anlayışı benimseyen akrabaların aile içine müdahale etmesi de öğrencilerin okul hayatını etkilemektedir.

Köyden kente göç olgusunun yarattığı travma ve bu travmadan kaynaklı sosyal uyumsuzluklar okul başarısızlığını arttıran bir diğer unsurdur. Yaşanan iç göçlerle okullar kalabalıklaşmakta bu da eğitimin niteliğini etkilemektedir. Köyden kente yapılan göçlerle gençler yer değiştirmeden kaynaklı yeni çevreye, arkadaş ortamına ve oranın kültürüne ayak uydurmakta zorlanmaktadırlar.

Özellikle erkek öğrencilerin hafta içi okul çıkışı ve hafta sonları ders çalışmak yerine koyun gütmeye gitmesi, ailelerine ait iş yerlerinde çalışması öğrencilerin ders çalışmaya ayırdıkları zamanı kısıtlamaktadır. Kız öğrencilerin ise ailenin kalabalık olmasından dolayı annesine yardım etmek durumunda kalması yine onların ders çalışmasını engellemektedir.

Bütün bunlar göstermektedir ki koşullar kimi zaman bütün öğrenciler için eşit olamamaktadır. Olumsuz koşullara sahip bir bölgede yaşayan öğrenciler yaşadıkları koşullar itibariyle de öğrenim hayatlarında başarılı olma konusunda zorlanmaktadırlar. Başarı önemlidir ama her şey demek değildir. Önemli olan, kişinin kendini aşmaya ve yenilemeye dönük çalışma arzusunun var olmasıdır. Sadece okul başarısı değil hayat başarısı da önemlidir. Bu nedenle çocukların destekçileri olan aileler; topluma uyumlu, hayata hazır, kendine güvenen, sağlıklı kişilik özellikleri olan bireyler yetiştirmek gayesinde olmalıdır. Böylelikle onarıma gidilen bir parça başarıyı olumlu yönde destekleyebilecektir.

Psikolojik Danışman

Sümeyye Nur KANDEMİR

Kaynakça:

  1. Atalay, F. (2019, 30 Ekim). Öğrencilerin yüzde 20’ye yakını çeşitli nedenlerle 10. sınıfa geçemiyor. Erişim Adresi: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/1572613/ogrencilerin-yuzde-20ye-yakini-cesitli-nedenlerle-10-sinifa-gecemiyor.html
  2. Çelenk, S. (2013). Okul Başarısının Ön Koşulu: Okul Aile Dayanışması. İlköğretim Online E dergi 2(2), 28-34.
  3. Devamsızlık ve Sınıf Tekrarı Sorunu Proje Okulundan Daha Önemli. (2016, 14 Ocak). Erişim Adresi: https://www.egitimajansi.com/alaaddin-dincer/devamsizlik-ve-sinif-tekrari-sorunu-proje-okulundan-daha-onemli-kose-yazisi-723y.html
  4. Gökdağ, B. A. (2011). Doğu Karadeniz’de konuşulan diller ve Türkçe ile etkileşimleri. Karadeniz Araştırmaları Dergisi, 31(31), 111-134.
  5. Gömleksiz, M. N. ve Özdaş, F. (2013). Öğrenci devamsızlıklarının eğitim denetmenlerinin görüşlerine göre değerlendirilmesi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi 12(47), 106-124.
  6. Kesmez, A. (2015). İki dillilik, Zazaca-Türkçe iki dilli akademisyenlerde dil kullanımı ve tercihler. Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Dergisi, 1(1), 157-165.
  7. Okul (t.y.). Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük. Erişim adresi: https://sozluk.gov.tr/?kelime=okul
  8. Yılmaz F. ve Şekerci H. (2016). Ana dil sorunsalı: Sınıf öğretmenlerinin deneyimlerine göre ilkokul öğrencilerinin yaşadıkları sorunlar. Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi, 4(1), 47-63.

Görsel Kaynakça:

  1. https://www.azonceoldu.com/gundem/sinifta-kalma-geri-gelecek-mi-64181
  2. https://www.muhasebenews.com/turkiyedeki-okul-ogretmen-ogrenci-sayisini-biliyor-musunuz/
  3. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-haberi-istanbulda-okullara-kar-tatili-olacak-mi-iste-14-aralik-carsamba-gunu-okullarin-tatil-oldugu-iller-40305957