Günümüzde dünya nüfusu dur durak bilmeden artmaya devam etmektedir. Nüfusun artmasıyla beraber de toplum düzeni, insanların hayatlarının ilerleyiş şekli ve aile yapısında değişimler meydana gelmektedir. Değişimlerin sonucunda ise kalabalıklaşan nüfusla insanlar daha çok yalnızlaşmaya başlamaktadır.
Harry Stack Sullivan tarafından yalnızlık, ‘‘İnsanlar arası yakınlık ihtiyacının yeteri kadar doyurulamamasından kaynaklanan rahatsız edici bir deneyim’’ şeklinde ifade edilmiştir (Yalnızlık üzerine düşünceler, 2014). Kalabalığın içindeki yalnız birey… Evet, gelinen son nokta bu. Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Meslek ve aile düzenine dair paradigmalar değişti, hayat ilerledi, ilerledikçe birey yalnızlaştı.
Geçtiğimiz günlerde bu sorunun artık toplumsal bir sorun haline geldiğini fark eden İngiltere, buna bir dur demeye karar vermiştir. Ülkede çözüm olarak yalnızlıktan sorumlu bir bakanlık kurulmasına karar verilmiştir. Temelleri 2016’da atılan projenin geliştirilmesinde sivil toplum örgütleriyle birlikte çalışılacağı toplumla paylaşılmıştır. İstatistiklere göre İngiltere’de yalnızlıktan etkilenen 9 milyon insan bulunmaktadır. Özellikle 75 yaş üstü yaşlıların yalnızlıktan etkilendiği ve bunun nedeninin yaşlı bireylerin sosyal temasının oldukça düşük düzeyde olmasından kaynaklandığı belirtilmektedir (“İngiltere’de yalnızlıktan sorumlu’’, 2018).
Yalnızlık bir bakanlık tarafından kontrol altına alınması ve yardım edilmesi gereken bir duygu mudur? Yalnızlık duygusunun insanlar tarafından ifade edilişi bir terazinin iki kefesi gibi düşünülebilir. Kimisi yalnız kalmak istemekte kimisi ise kalabalık dünyadaki yalnızlık içerisinde kaybolmaktadır. Önemli olan bu iki kefenin dengesinin sağlanmasıdır. Yalnızlık bakanlığı da bu konuda topluma farkındalık kazandırabilir.
Ne yazık ki yaşanılan çağda bu dengenin sağlanması oldukça zor hale gelmiştir. Boşanmış ailelerdeki bireylerin yalnızlığı, huzurevlerinde hayatına tek başına devam eden yaşlı nüfusu, ergenlik döneminde özerklik duygusuna kapılıp aile ile bağlarını koparan gençler derken yalnızlık dünya geneline yayılmış durumdadır.
Bireylerin hayatlarına es vermek ve geleceklerini bir rotaya oturtmak amaçlı ihtiyaç duydukları kısa süreli yalnızlıklar yerini toplumsal bir soruna bırakmaktadır. Toplumun içindeki birey, kendini toplumdan soyutlamakta veya toplum tarafından dışlanmak durumunda kalabilmektedir.
Bunun yanında çağın getirdiği teknolojik gelişmeler de toplumsal normları etkiler hale gelmiştir. Sosyal medya araçlarının aşırı kullanımı insanların günlük iletişim ihtiyaçlarını sekteye uğratmaktadır. Bireye hizmet etmesi, ihtiyaçlarını karşılaması gereken bir teknoloji, bireyi kendisine esir edip elinden birçok şey çalmıştır. O eski sıcak sofralar, uzun uzadıya olan sohbetler, insanların birbirlerini merak ettikleri ve endişelendikleri o samimi yuvalar… Sanki 10-15 yıl öncesinde anlatılmış bir masal gibi bireyden uzaktalar. Teknolojinin gelişmesi yalnızlığı maskelemiştir ve görünürde insanlar arasında kısalan mesafeler aslında daha çok açılmıştır.
Temelinde bireysellik olan bu kabuğuna çekilme durumu gün geçtikçe yerini yalnızlığa bırakır hale gelmiştir. Özerklik, tek başına toplumun içinde var olma ihtiyacı derken ortaya yalnızlık kuyusu çıkmıştır. Bu iletişimsizlik ve kopukluk devam ettiği takdirde dünyanın nüfusu ile bu yalnızlık kuyusunun nüfusu eşdeğer hale gelebilir.
Son zamanlarda gündemde olan insansı robotların yaşlı bireylerin iletişim ihtiyacını gidermek üzere kullanılması da bir diğer değişikliktir (Yalnızlık bakanlığı, 2018). Bir dünya dolusu insan ordusu birbirine yetemez hale gelmiştir. Bu yaşlı insanların hayatını iletişimsizlik öylesine doldurmaktadır ki hiç konuşmamaktansa insansı robotlarla konuşabilmek onların yalnız ruhlarını hafifleten bir unsur olmuştur.
İnsanların tercihlerinin ve yaşantılarının bu denli bireyselleşmesi bireyin hayata karşı kaygı düzeyini de arttırmaktadır. Eskiden ortak çıkarların, işbirliğinin olduğu hayatların getirdiği olumlu veya olumsuz sonuçları bireyler beraber göğüsleyebiliyordu. Artık durumlar değişmiştir ve insanların kendi kararlarını alması, özerk olması yalnızlığın anahtar kelimeleri haline gelmiştir.
Erich Fromm, “İnsanın en büyük gereksinimi yalnızlığını yenmek, yalnızlığının kafesinden kurtulmaktır. Bu amacı gerçekleştirmeye çalışırken tam bir başarısızlığa uğramak ise insanı deliliğe götürebilir.” demiştir (“Yalnızlığın ve iletişimsizliğin’’, 2010). Ne kadar ileri görüşlü ve çağımıza uygun bir söz. Önce özerk olmak için çaba gösteren birey ardından yalnızlığını yenmeye çalışmakta ve sonrasında bu durumu kendi için bir kısırdöngü haline getirmektedir.
Tüm bu bilgiler ışığında denilebilir ki, İngiltere’nin attığı bu adım ihtiyaç duyulan bir adımdır. Fakat işleyişi, yöneleceği yaş grubu ve yardım etme tarzıyla işlevselliği ortaya çıkacak bir projedir. Beklenilen sonuç, insanların iletişimsizliğine bir aracı olup bu toplumsal sorunun çözülmesidir.
Bireylerin sarılmak için kollarını, duymak için kulaklarını ve iletişim kurmak için konuşmayı ihmal etmediği günlere…
Melisa Buran
Adnan Menderes Üniversitesi
Kaynakça:
- İngiltere’de Yalnızlıktan Sorumlu Bir Bakanlık Kuruluyor (2018, 17 Ocak). Erişim adresi: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42713261
- Yalnızlığın ve İletişimsizliğin Derin Psikolojisi (2010, 21 Ocak). Erişim adresi: http://www.aktuelpdr.net/yalnizligin-ve-iletisimsizligin-derin-psikolojisi.html
- Yalnızlık Bakanlığı (2018, 20 Ocak). Erişim adresi: cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/909011/Yalnizlik_bakanligi.html#
- Yalnızlık Üzerine Düşünceler (2014, Aralık). Erişim adresi: http://dokudanismanlik.com/makaleler-yalnizlik-uzerine-dusunceler.php
Görsel Kaynakça:
- http://www.bayrakyayincilik.com/2016/02/15/cogaldikca-azalan-yalnizlasan-insan/
- https://www.walldevil.com/alone-in-the-universe-wallpaper-84935/
- http://gopturkce.blogspot.com.tr/2014/05/cahit-stk-taranc.html
- https://littleblacks.tumblr.com/post/123726887877