1,2,3 Tıp! : Durdurulamayan Düşünceler

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Kimi zaman önemli görülen bir olay karşısında, kimi zaman yoğun duygusal yaşantıdan sonra ya da kimi zaman günlük hayatın koşuşturmacası içerisinde her bireyin zihninde istemsiz ve tekrarlayıcı düşünceler dönebilmektedir. Her ne kadar herkeste böyle bir durumun varlığı söylenebilecek olsa da bu durumun dozu ve sıklığı psikolojik sağlık açısından önemli bir mesaj veriyor olabilir. Bu düşüncelerin sıklığının ve dozunun artması obsesif kompulsif bozukluklar, yoğun kaygı ve stresin bireyde baş göstermesine neden olabilmektedir.

Bireyin kendi yaşamının kontrolünü elinde tutabilmesi psikolojik ve fizyolojik sağlığı ve sağlamlığı için oldukça önem taşımaktadır. Günlük yaşamında istenmeyen düşüncelerle yoğun olarak karşılaşan bireyler için bilişsel terapiler oldukça faydalıyken son yapılan bir araştırma sonucuna göre bu duruma fizyolojik durum da etki etmektedir.

Cambridge Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre GABA adlı sinir ileticisinin istenmeyen düşüncelerin engellenmesinde oldukça önemli olduğu ortaya konulmuştur. Buna göre beynin hipokampus bölgesinde GABA adlı sinir ileticisinin bulunma oranı ile istenmeyen düşünce ve hatıraların durdurulma oranı arasında doğru bir orantı olduğu gözlenmiştir (İstenmeyen düşünceleri durdurmak, 2017).

Hipokampus’ün strese karşı, stresi baskılayıcı görevi olduğu gibi aynı zamanda hafıza (özellikle kısa süreli) üzerinde de önemli görevleri bulunmaktadır (İzci ve Erbaş, 2015). GABA adlı sinir iletici (nörotranstmiter) ise ruhsal durum ve duygularla ilgili bir sinir ileticisidir. Ayrıca kaygı bozukluklarında kullanılan ilaçlar da (örneğin: Benzodiazipinler) GABA’ya bağlanarak beyindeki GABA aktivitesinin artmasına ve bu şekilde kaygı ile mücadele edilmesine katkı sağlar (Carlson, 2013).

Katılımcılara çile-hamam böceği, yosun-kuzey gibi birbirinden bağımsız ancak birbiriyle eşleştirilmiş kelimelerin verilmesiyle başlayan araştırmada daha sonra katılımcılara yeşil ve kırmızı sinyaller gösterilmiştir. Bu durumda katılımcıların yeşil ışığı gördüğünde kelimenin eşini hatırlaması, kırmızı ışıkta ise bunu yapmaktan vazgeçmeleri istenmiştir. Bu işlem devam ederken beyindeki değişimler ise fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme sistemi ile incelenmiştir. İnceleme sonucunda GABA adlı sinir ileticinin istenmeyen düşüncelerin durdurulmasında kilit bir role sahip olduğu gözlenmiştir. Araştırmayı yürüten ekipte yer alan Profesör Anderson, araştırma sonucunu temel alarak istenmeyen düşüncelerin engellenmesinde GABA aktivitesinin arttırılmasının önemli role sahip olduğunu belirtirken düşüncenin kontrol edilememesinden kaynaklanan birçok rahatsızlık için bu araştırmanın umut verici olduğunu belirtmektedir. (İstenmeyen düşünceleri durdurmak, 2017). GABA’nın beyindeki en önemli sinir ileticisi olduğu bilinirken bu araştırma ile de “engelleyici” rolüne bir kez daha vurgu yapıldığı söylenebilir.

Araştırma sonuçları da bir kez daha göstermektedir ki bireyin psikolojisini anlama noktasında bireyin fizyolojik durumu da oldukça önemlidir. Psikolojik danışmanlar ya da ruh sağlığının herhangi bir çalışanı bireyin problemine sebep ararken fizyolojik durumunun da psikolojisi üzerinde etkili olabileceği gerçeğini unutmamalıdır.

Fizyolojik etkilerin yanında Akılcı Duygusal Terapi, Bilişsel ve Bilişsel Davranışçı Terapi kullanılarak istenmeyen düşünceler de ele alınabilir. Bilişsel terapideki otomatik düşüncelere yapılan vurgu, aşırı, çarpıtılan düşünceler doğru bir biçimde ele alınarak bu tip düşünceler engellenebilir. Akılcı Duygusal Terapi’deki A-B-C-D-E Yaklaşımı ile bu düşünceler ele alınabilir. Bu düşüncelerin yeniden yapılandırılması, yarar-zarar analizlerinin yapılması fayda sağlayabilir. Unutulmamalıdır ki birey bir bütündür ve GABA aktivitesinin arttırılması tek başına yeterli olmayabilir ve istenmeyen düşüncelere bütüncül bir yaklaşımla müdahale edilmelidir.

Günlük koşuşturmaca içinde, çeşitli durumlarla karşılaşan bireyler zaman zaman bu düşüncelere maruz kalabilir ve artarak bu düşünceler yaşamında büyük yer kaplayabilir. Düşünceyi Durdurma Teknikleri kullanılarak da bu düşüncelere müdahale edilebilir. Örneğin bireyin bu tip düşüncelerle karşılaştığı zaman ilk olarak aşırı sesli olarak “Dur!” diye sürekli kendine söylemlerde bulunması, her seferinde sesinin tonunu azaltarak en sonunda sadece iç sesiyle düşüncelerini durdurabilir. Ayrıca bu düşünceler bir kağıda yazılabilir ve temsili olarak yakılarak bir rahatlama sağlanabilir. Bu tekniklerin birey için fayda sağladığı gözlenirken tek taraflı olarak, bu düşünceler ele alınmadan sadece düşünceleri durdurma tekniklerini kullanması tam anlamıyla fayda sağlamayabilir.

Birey, ne kadar kendinin, kendisine söylediklerinin farkında olursa bu tip düşünceleri kontrol edebilmesi de o kadar kolaylaşacaktır. Unutulmamalıdır ki, masa üzerinde duran bir nesnenin düşmesini istediğinizde o nesne kendi kendine düşemiyorsa siz sadece düşündüğünüz için de birçok şey olmayacaktır. Düşünceleri kontrol edebilmek birçok psikolojik rahatsızlığın engellenmesi açısından önemlidir. Bireyin psikolojisinin tam anlamıyla anlaşılabilmesi için bu tip araştırmalar büyük önem arz etmektedir.

Okan USLU

Psikolojik Danışman

Kaynakça:

Carlson, N.R. (2013). Fizyolojik psikoloji davranışın nörolojik temelleri. (8. Baskı). (M. Şahin, Çev. Ed.) Ankara: Nobel Akademi.

İstenmeyen düşünceleri durdurmak mümkün mü? (2017, 9 Kasım). Erişim adresi: http://www.bbc.com/turkce/haberler-41921849?ocid=socialflow_twitter

İzci, Y. ve Erbaş, Y.C. (2015). Hipokampus:Yapısı ve fonksiyonları. Türk Nöroşirürji Dergisi, 25(3), 287-295. Erişim adresi: http://norosirurji.dergisi.org/pdf/pdf_TND_1095.pdf