PERFECT SENSE – YERYÜZÜNDEKİ SON AŞK

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

 

Film başrol oyuncularından Susan bir epidemiyologtur. Bir gün iş yerine gittiğinde değişik bir vaka ile karşılaşır. Hastanın herhangi bir ağrısı yoktur fakat telefonda yaptıkları ilginç konuşmadan sonra karısı onu hastaneye gitmeye ikna eder. Hasta koku duyusunu kaybetmiştir. Eş zamanlı olarak dünyanın farklı yerlerinde aynı vaka görülür. İnsanların aklına bütün kaybettikleri, kırdıkları, onları terk eden insanlar gelir. En acı hatıraların akla bir anda gelmesiyle insanlar ağlamaya başlar ve ardından koku duyusunu kaybeder. Öncelikle bu hastalığın bulaşıcı olmadığı söylenmiştir ve hastalığa akut duyu yetersizliği adı verilmiştir. Bu sırada Susan apartmanının yakınında şef olarak çalışan Michael ile tanışır. Susan restorana gider bir süre sohbet ettikten sonra Michael’a babasından bahseder. Bir anda babasıyla olan bütün hatıralar aklına gelir ve hıçkırarak ağlar. Akut duyu yetersizliğinin başlangıcı bu şekilde Susan’ı da yakalar. Susan’ı evine götüren Michael ertesi sabah diğer tüm vakalarda olduğu gibi en acı hatıralarıyla yüzleşir ve kendini tutamayarak ağlamaya başlar. Rutine devam eden restoranda artık yemekler daha tuzlu, daha acı, daha tatlı ve baharatlıdır. Fakat en acı tarafı hatıralardır. Beyinde koku ve hafıza birbirine bağlıdır. Bu nedenle bir parfüm kokusu sevdiğimiz birini, deniz kokusu yazın geçirdiğimiz harika zamanları hatırlatır. Koku duyusunun gitmesi hatıraların ve beyinlerindeki resimlerin gitmesine sebep olmuştur. Bütün bunlar yaşanırken insandaki mantık arama gereksinimi hastalıkla ilgili farklı görüşlerin ortaya çıkmasına neden olur. Hava kirliliği ve hormonlu bitkilerden dolayı olduğunu, ekonomiyi canlandırma amaçlı olduğunu, inanmayanlara karşı bir ceza olduğunu ve uzaylılar tarafından yapıldığını ileri süren birçok açıklama oluştu. İnsanlar yaşanan olayları mantık çerçevesine oturtmaya çalışırken yeni bir dalga oluşur. Bu hastalığa yakalananlar bir anda yalnızlık hissi ile şiddetli bir duygu yoğunluğu yaşarlar. Bu yoğunluktan sonra tat duyusu yok olmuştur. Bir duyunun daha gitmesi insanlığı en başta yıkmış olsa da hayatını devam ettirmek ve durumu kabullenmek doğamızın bir parçası olduğu için bu yeni duruma farklı yollarla ayak uydurmalar ortaya çıkıyor. Yemeklerin tadı yerine servis kalitesi, zamanlaması, rengi, yemeklerin sulu, sert ve yumuşak olması önem kazanıyor. Yemek yerken çıkan kıtırtı sesi insanları mutlu etmeye başlıyor. Bu sırada iyice yakınlaşan Susan ve Michael birbirlerine sırlarını anlatırlar ve Susan çocuk sahibi olamayacağını söyler. İşitme kaybının öncesindeki öfke patlamasında Michael bu durumu Susan’ın yüzüne vurur ve Susan Michael’ı terk eder. Michael sağır olmasının ardından çıkıp Susan’ı bulmak ister ama güvenlik dolayısıyla sağır insanlar dışarı çıkarılmamakta ve evlerine yemek getirilmektedir. Michael telefonla Susan’a ulaşmak ister. Onun sağır olup olmadığını bilmemesine rağmen şansını dener fakat Susan öfke krizi yüzünden telefonu fırlatır, krizi atlattıktan sonra o da sağır olur. Bu sırada dünya cehenneme dönmüştür. Yangınlar, hırsızlıklar, yaralamalar tüm dünyada yaşanmaktadır. Bu kişiler dünyanın sonunun geldiğine inanmaktadırlar. Hayatın devam ettiğine inananlar ise işlerine gitmeyi sürdürmekteydi. Hayatta kalma içgüdüsüyle hareket eden bir grup insan en kötü senaryoya kendilerini hazırlayarak gözlerini bağlayıp bir takım beceri geliştirmeye çalışıyordu. Duyu kayıplarının süresi kısaldığı için çok geçmeden görme duyusu da kaybolmuştur. Artık en önemli şey hislerdi.

Filmde aşama aşama kaybedilen duyular insanların farklı özelliklere önem vermesine yol açmıştır. Tat duyusunun kaybedilmesiyle maddelerin diğer özelliklerine, görme kaybından sonra daha çok hislere önem verilmiştir. Hayatta kalma durumu tehlikeye girince umudunu yitirenler paniklemeye, yağmalamaya başlarken umudu olanlar bu güdüyle yeni yollar deneme, yeni hazırlıklar yapma peşine düşmüştür. Bu film, bizi hayata bağlayan duyularımız olmasa bile bir şekilde hayatta kalabileceğimizi, içimizdeki yaşama içgüdüsünün bizleri yeni yollar bulmaya sevk edeceğini gösteriyor. Sergilenen umut ve umutsuzluk sahneleri insanlığın iki seçeneğini gözler önüne sermiştir. Perfect Sense, dünyada yaşanan herhangi bir duruma nasıl bu kadar çabuk uyum gösterdiğimizin iyi bir yansımasıdır.

Ayşe Çokyavaş

Yeditepe Üniversitesi

Görsel Kaynakça:

1-http://www.beyazperde.com/filmler/film-172758/