Gerçeklik algısının bozulmasıyla beraber neyin gerçek olduğunu ayırt edememe durumuna psikoz denir. Biyopsikososyal yatkınlıkla beraber travmatik yaşam olayları, elverişsiz çevre ve izolasyon psikoz oluşumuna neden olmaktadır (Garety, Kuipers,Fowler, Freeman ve Bebbington, 2001). Organik ve inorganik olmak üzere iki çeşit psikoz vardır. Beyin tümörü, hormon dengesizliği, ileri seviye Alzheimer gibi belli bir fizyolojik temeli olan psikozlar organik kategorisindedir. İnorganik psikozlar; kısa psikotik bozukluk, paylaşılan psikotik bozukluk, şizofreniform bozukluk, şizoaffektif bozukluk ve şizofreni olmak üzere psikolojik temelli psikotik bozuklukları içerir. Psikoz semptomları pozitif ve negatif olmak üzere iki gruba ayrılır. Pozitif semptomlar gerçekte var olmayan, yani olmaması gereken algı ve düşüncelere sahip olmakken, negatif semptomlar olması gereken duygu ve davranışlar gibi bazı yönlerin eksikliğidir.
Pozitif psikoz semptomları; delüzyon, halüsinasyon, düşünce bozukluğu ve davranış bozukluğundan oluşur. Bizar olmayan yani gerçek hayatta gerçekleşmesi mümkün olan durumlar ve bizar yani gerçekleşmesi imkansız durumlar üzerine farklı delüzyonlar bulunmaktadır. Örneğin paranoid delüzyonlarda eşinin kendisini aldattığını düşünmek gibi bizar olmayan veya uzaylılar tarafından kaçırılacağına inanmak gibi bizar delüzyonlar yaşanabilir. Paranoid delüzyonlarda genellikle kişi birilerinin peşinde olduğuna ve kendisine zarar geleceğine inanır. Ayrıca özel bir paranoya olan erotomanik delüzyonlarda kişi bazı kişi veya kişilerin, bazen herkesin, kendisine karşı cinsel arzular beslediğine inanır. Grandiyöz delüzyonlarda kişi imkansız derecede üstün özellikleri, bazen süper güçleri olduğunu iddia eder. Kanserin tedavisini bulduğunu veya uçabildiğini söyleyebilir. Referansiyel delüzyonlarda kişi gerçekte karşılaştığı rastgele durumları kendisi ile ilgili bir işaret olarak algılar. Örneğin, birgün kırmızı giyen birkaç kişi gördüğünde, herkesin kendisinden nefret ettiği yönünde bağlantılar kurabilir. Bazı durumlarda kişi herkesin düşüncelerini duyabildiğini, zihnini okuyabildiğini düşünebilir. Bazen ise kişi kendisiyle ilgili gerçekliği ayırt edemeyerek düşüncelerinin birileri, örneğin uzaylılar tarafından beynine yerleştirildiğine veya birileri tarafından düşüncelerinin alındığına ve artık düşünemediğine inanabilir.
Halüsinasyonlar, delüzyonlardan farklı olarak beş duyu organından biri ile duyusal olarak algılanabilme özelliği taşır. Halüsinasyonlar çoğunlukla organik temelli psikoz semptomlarındandır. Görsel halüsinasyonlarda korkunç yaratıklar gibi gerçekte var olmayan sanrılar görülür. Dokunsal halüsinasyonlarda kişi birinin veya böcek gibi bazı şeylerin kendisine dokunduğunu hissederek sürekli bir rahatsızlık veya kaşınma hissedebilir. Somatik halüsinasyonlarda vücut içine zarar veren, organları yok eden bir virüs veya canlı olduğuna inanılır. Ayrıca kişi ölü insanların veya çürümüş şeylerin kokusunu aldığını hissedebilir. Tat duyusuyla ilgili ise kişi yemeklerden zehir tadı alarak zehirlenme yaşadığına inanabilir. İşitsel hhalüsinasyonlar diğerlerinden farklı olarak genellikle inorganik psikozlarda yaygındır. Kişi kendisini eleştiren, aşağılayan veya suç işlemeye, intihar etmeye teşvik eden sesler duyabilir. Düşünce bozukluğu semptomları erkeklerde daha sık görülür. Kişi anlamlı konuştuğunu sanırken çok zayıf bağlantılı veya bağlantısı olmayan sözler söyleyebilir. Konudan konuya atlayabilir veya tamamen anlamsız kelimeleri arka arkaya sıralayabilir. Her yere kafiyeler yerleştirebilir veya kelimeler uydurabilir.
Davranış bozukluğu, katatoni, ani ve öngörülemez davranışlar sergilemek veya hiçbir davranışta bulunmamak üzere iki farklı uçta yaşanabilir. Bir anda aşırı heyecan duyarak koşma, gülme gibi davranışlar sergileyebilir. Aksi şekilde, herhangi bir uyarana cevap verilmeyecek kadar eylemsizlik içinde olunursa negatif semptomlar sergilenmiş olur. Mesela, kişi bir askılık olduğunu düşünerek saatlerce kıpırdamadan ayakta dikilebilir. İlaçlar genellikle katatonik semptomlarda etkili bir çözüm olmaktadır.
Negatif semptomlar; duygu ve ifade eksikliği, amaca yönelik davranış eksikliği (avolüsyon), konuşma eksikliği (alogia), keyif alamama (anhedoni) ve asosyallik olmak üzere beşe ayrılır (Laenza, Egloff, Studerus, Andreou, Heitz, Ittig, Beck, Uttinger ve Reicher-Rössler, 2018). Psikoz yaşayan kişiler duygularını ifade etmede problem yaşasalar da bu durum, hiçbir duygu hissetmedikleri anlamına gelmez. Yalnızca ifade eksikliği yaşıyor olabilirler. Avolüsyon durumunda kişi hayatını devam ettirmek için gerekli olan işe / okula gitme, yemek yeme, banyo yapma gibi eylemleri yerine getiremez. Kendi kendine bakamaz ve kendisi için tehlikeli hale gelir. Kişinin konuşmaması veya çok kısa iletişimler kurması genellikle kendi içlerinde delüzyonlar veya halüsinasyonlar gibi hali hazırda çok fazla uyaranla meşgul oldukları içindir.
Tüm bu semptomlar farklı psikotik bozukluklarda, farklı şiddet ve kombinasyonlarda görülebilir. Aşırı stres altındayken, herhangi bir gelişim süreci ve psikoz geçmişi olmadan her yaşta insan kısa psikotik bozukluk deneyimleme ihtimalini barındırır. Bu ihtimal göz önünde bulundurularak psikoz yaşayan bireylere, kendilerine ve çevrelerine zarar gelmeyecek şekilde önlem alındıktan sonra, yargılamadan ve empati ile yaklaşılmaya çalışılmalıdır.
Kaynakça
Garety, P. A., Kuipers, E., Fowler, D., Freeman, D., & Bebbington, P.E. (2001). A cognitive model of the positive symptoms of psychosis. Psychological Medicine, 31, 189–195.
Laenza, L., Egloff, L., Studerus, E., Andreou, C., Heitz,U., Ittig, S., Beck, K., Uttinger M., & Reicher-Rössler, A. (2018). The relationship between negative symptoms and cognitive functioning in patients at clinical high risk for psychosis. Psychiaty Research, 268, 21-27.
Feride Zeynep Sayın
Aday Psikolog / Yeditepe Üniversitesi