Doğaya ve insana özgü hayal ürünü öyküler toplamı olan mitoloji, tıpkı bilim gibi insanın evreni ve dünyayı algılama, açıklama ve anlamlandırma çabasının bir ürünüdür (Gürel ve Muter, 2007, s.538). İnsan yaratıcılığının dışavurumu olan mitolojide yer alan semboller, anlatım kolaylığı sağlama özelliğiyle günümüz biliminde özellikle terminolojik bağlamda yoğun olarak kullanılmaktadır. Psikoloji bilim olarak tanınmadan önce de insanlar içgüdüsel tepkilerini, yaşam dinamiklerini mitler vasıtasıyla yansıtmışlardır (Akcan, 2019). Bu noktada mitolojiyi, ‘ilkel psikoloji’ olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Psikolojinin bir bilim dalı olarak kabul görmesiyle birlikte ise mitler mercek altına alınmaya ve araştırmalara konu olmaya başlamıştır. Freud’un da hipotezlerini psikomitolojinin temelini teşkil eden ve psikoloji literatüründe geniş bir kullanım alanına sahip olan mitsel ögeleri kullanarak açıkladığı dikkat çekmektedir (Akcan, 2019).
Freud’un kullandığı mitsel ögelerden bir tanesi ise hepimizin az çok bildiği bir kavram olan Oedipus kompleksi kavramıdır. Freud’a göre çocuklar yaklaşık üç yaşındayken fallik döneme geçerler ve bu beş yaşına kadar devam eder. Bu dönemde, cinsel bölgeler en hassas bölgelerdir. Fallik evrenin temel unsuru ise Oedipus kompleksidir. Oedipus kompleksinde 3-5 yaş grubundaki çocuk karşı cinsten ebeveynine cinsel bir ilgi duyar ve aynı cinsten ebeveynine karşı bu sebepten düşmanlık duyguları besler. Bu düşmanlık çok uzun sürmez ancak çocuk kişiliğinde değişikliğe giderek cinsel etkinliğinden vazgeçer ve hemcinsi olan ebeveyn ile özdeşim kurma yolunu seçer (Gündoğdu, 2016). Peki Oedipus kavramının mitolojide çok trajik bir hikayesi olduğunu biliyor muydunuz?
Hikayeye göre Oedipus, Thebai kralı Laios ve Iokaste’nin oğludur. Iokaste gebe iken bir düş görür, kahin bu düşü şöyle yorumlar: Kraliçenin karnında taşıdığı çocuk babasını öldürecek ve annesi ile evlenecektir. Bu rüya nedeniyle Laios çocuklarını doğar doğmaz öldürmek ister. Oedipus’un, kurtlara ya da kuşlara yem olması için ormana bırakılmasını emreder. Fakat yardımcısı, Laios’a ihanet ederek küçük Oedipius’u götürüp bir çobana teslim eder. Çoban, Oedipus’u çocukları olmayan Korint kralı Polybos ve kraliçe Merope’ye götürür. Kral, ayak bilekleri delindiği ve içinden bir şiş geçirildiği için bebeğe ‘şiş ayaklı’ anlamına gelen Oedipus ismini verir. Polybos ve Merope, Oedipus’u kendi öz çocukları gibi sever ve büyütür. Oedipus delikanlılık çağına geldiğinde kralın oğlu değil de bulunmuş bir çocuk olduğu hakkında bazı dedikodular işitir. Gerçeği tanrı Apollon’dan öğrenmek üzere Delphoi tapınağına doğru yola koyulur. Babasını öldürüp annesi ile evleneceğini öğrenen Oedipus sinirli bir şekilde ilerlerken dönüş yolunda bir adama rastlar. Kimin çekilip yol vereceği konusunda kavgaya tutuşurlar. Oedipus adamı ve arabacısını öldürür. Bu öldürdüğü adam ise öz babası Laiostur.
Bu olaydan sonra Thebai’ye ulaşan Oedipus, Sphinks isimli canavarın şehirde korku saldığını ve sorduğu bilmecelere cevap vermeyenleri parçalayıp yediğini görür. Sorular ise şunlardır: Kimi zaman iki, kimi zaman üç, kimi zaman dört ayak üstünde yürüyen ve doğal yasalara karşıt olarak, en çok ayağı olduğu zaman en güçsüz olan yaratık hangisidir? İki kız kardeştirler, biri ötekisini doğurur ve ikincisi birincisinden doğmadır. Oedipus birinci soruya insan, ikincisine de Gün ve Gece diyerek doğru cevapları verir. Sphinks bunun üzerine kayalardan aşağı uçuruma atlayarak ölür. Canavarın sorduğu sorulara doğru yanıt veren ve canavarı öldüren Oedipus, halk tarafından Laios’dan boşalan taç ve dul kraliçe Iokaste ile ödüllendirilir. Thebai’ye kral olan ve bilmeden öz annesi ile evlenen Oedipusun dört tane de çocuğu olur. Yıllar geçer, Thebai şehrinde veba baş gösterir. Salgının nedenini öğrenmek isteyen Oedipus bir kahine başvurur. Gelen cevap şudur: Kral Laios’un katili bulunmalı ve şehirden sürülmelidir. Oedipus hemen araştırmaya koyulur ve acı gerçeği öğrenir. Bilmeden babasını öldürdüğü ve öz annesi ile evlendiğini anlayan Oedipus hem annesi hem de karısı olan Iokaste’nin iğnesiyle gözlerini kör ederken, kraliçe Iokaste de kendini öldürür (Erhat, 1996).
Tüm bu trajik hikayeye ek olarak Oedipus’un gözlerini kör etmiş olması nedeniyle psikiyatri literatüründe kişinin kendi gözlerini tahrip etmesi durumu Oidipism olarak adlandırılmaktadır (Gürel ve Muter, 2007).
Kaynakça
Akcan, G. (20019). Psikoloji Çerçevesinde Mitoloji Olgusunun İncelenmesi. İ. Gümüş (Ed.), Mitoloji Araştırmaları (s. 47-71). İstanbul: Hiper Yayın.
Erhat, A. (1996). Mitoloji Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Gündoğdu, Y. B. (2016). Psikanalitik Kişilik Kuramlarına Göre Gelişim ve Değişimin İmkânı. Electronic Turkish Studies, 11(17), 373-404.
Gürel, E., Muter, C. (2007). Psikomitolojik Terimler: Psikoloji Literatüründe Mitolojinin Kullanılması. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(1), 537-570.
Elif CEYLAN
Aday Psikolojik Danışman/Ege Üniversitesi