DANSTAN TERAPİYE YOLCULUK

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

“Belki de terapideki en önemli şey, şimdiki anı deneyimlemenin geçmişi nasıl yeniden yazabileceğini görmeye başlamaktır.”  -Daniel N. Stern

Temel amacı bireylerin iyi oluşunu destekleme ve ruh sağlığı problemlerini çözmede yardım verme olan terapide belki en önemli şey Stern’in de bahsettiği gibi anı deneyimlemektir. Psikoterapi deyince akla gelen sözel iletişim ve etkileşimin yanında beden hareketlerini anda izleme ve bedenin farkında olma da çok büyük bir role sahiptir. Özellikle dans ve hareket terapisi veya müzik terapisi gibi sanat terapilerinden bahsediyorsak bu izlenimleri ve terapötik ilişkinin kurulmasında bedenin aracılığını göz ardı edemeyiz. Bu yazımda sizlerle danstan terapiye bir yol alacağız ve birlikte dansın ve hareketin terapötik gücünü irdelemiş olacağız.

Dans ve hareket terapisinin gelişme sürecine baktığımızda hem modern dansın hem de psikiyatri alanındaki gelişmelerin önemli bir yer tuttuğunu görmekteyiz. Yirminci yüzyılın başında balenin forma dayanan yapısının karşısında bireysel otantik (kişiye özgü) ifadeyi esas alan modern dans teknikleri gelişmeye başlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde modern dansın kurucularından kabul edilen Isadora Duncan’ın çalışmaları dans terapisinin yapı taşlarını oluşturmuştur. Daha sonraki yıllarda ise Marian Chase yaptığı çalışmalarla dans terapisinde öncü konuma gelmiştir (Levy, 1992; Akt., Çatay, 2013).

Ruh kavramını dinamik ve sürekli hareket halinde olan bir sistem şeklinde tanımlayan psikiyatrist Jung’un teorisi ve aktif imgelem tekniği de dans ve hareket terapisinin gelişmesinde büyük bir role sahiptir. Duyguları beden ve psişe (ruh) arasında dinamik bir köprü, diyalektik bir etkileşim aracı olarak formüle eden Jung, beden hareketlerini bilinç dışını ifade etme yöntemlerinden biri olarak görmüştür (Chodorow, 1991; Akt., Çatay, 2013).

Psikolog Martha Davis’e göre bedensel hareket aynı anda iç ruhsal, kişiler arası ve kültürel kalıpları yansıtır (Davis, 1975; Akt., Çatay, 2013). Günlük hayatta iletişime geçtiğimiz insanların jest ve mimikleri bizde çoğu kez kendiliğinden tepkilere yol açar. Doğrudan, samimi ve güçlü bir el sıkışmayla çekingen ve güvensiz bir tokalaşma arasındaki farkı zihinsel olarak kodlamasak da bedensel düzeyde ayırt ederiz ve buna bedensel bir karşılık veririz (Çatay, 2013).

Günümüzde beden ve ruh bütünleşmesini ve sosyal iletişimi geliştiren dans ve hareket terapisi, bireyle ya da grup halinde, sağlıktan eğitime farklı alanlarda uygulanmaktadır. Uygulamalarda terapist, bireyi gözlemleyerek bireyin kendi hareketlerini algılamasını, hareketlerinin farkında olmasını ve hareket repertuarının genişlemesini sağlar (Sarıkaya, Ayhan ve Sukut, 2017).

Dans ve hareket ile tedavi müdahaleleri, bazı popülasyonların (çocuklar, engelli bireyler ve yaşlılar gibi) ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenir. Aşağıda bazı müdahale örnekleri verilmiştir (Good Therapy, 2018):

  • Bir bireye empati göstermek ve deneyimini doğrulamak için “aynalama” (kişinin hareketlerini eşleştirme ve yankılama) yöntemi kullanılır.
  • Depresyon yaşayan bir grup insanla birlikte ritimle atlama yöntemi kullanılır. Çünkü yapılan araştırmalarda depresyon yaşayanlarda dikey hareket düzeylerinde azalma olduğu görülmüştür.
  • Bir kişinin fiziksel olarak terapötik bir meydan okuma veya başarı göstermesine yardımcı olmak için bir “hareket metaforu” kullanılır. Örneğin terapist, tedavi gören kişiye duygusal teslimiyetini kutlaması için bir beyaz bayrak verir.

Aynalama Yöntemi 

Chase usülü terapi gruplarında önemli bir başlangıç noktası olan dairesel yapı içinde, terapist liderliğinde her bir katılımcının bedeninde şekillenen hareketlerin altında yatan duygusal tema açığa çıkarılır. Bu tema grup içinde hareket yoluyla araştırılarak katılımcılarda uyandırdığı imajlara ve sembolik anlamlara ulaşılır. Örneğin, bir katılımcının ileriye bir adım atıp ayağını yere hızlı ve güçlü bir şekilde vurma hareketi bütün bedene yayılıp bir ezme hareketine dönüştürülebilir. Bu imajın altında yatan öfke duygusu adlandırıldıktan sonra katılımcıların hayatında öfkenin nasıl yaşandığı ve kimlere yöneltildiği ya da yöneltilemediği hakkında konuşulabilir (Çatay, 2013).

Dans ve hareket terapisi, sözsüz iletişim becerilerini geliştirmesi, olumlu fiziksel ve duygusal başa çıkma yöntemleri geliştirmesi, odaklanmayı arttırması, duygusal iyileşmeyi sağlaması gibi birçok nedenden tercih edilmektedir ve ülkemizde de yaygınlaşmaya başlamıştır (Sarıkaya ve diğerleri, 2017).

Dans ve hareket terapisine katılmak, bu terapinin başta fiziksel ve duygusal olmak üzere birçok faydasından yararlanmak istiyorsanız fakat dans yeteneğinizin olmadığını düşünüyorsanız endişelenmeyin. Dans ve hareket terapisinde estetikliğe değil kişinin kendisini iyi hissetmesine odaklanıldığından anı deneyimlemek ve belki de geçmişinizi yeniden yazabilmek için dans yeteneğine sahip olmanıza veya geçmişte dans eğitimi almış olmanıza gerek yoktur.

KAYNAKÇA 

Çatay, Z. (2013). Beden ve Ben Arasında Dokunan Ağ: Dans / Hareket Terapisi. İstanbul Bilgi Üniversitesi, 1-15. Erişim 5 Nisan, 2020. https://www.sanatpsikoterapileridernegi.org/uploads/6/4/5/5/6455557/catayzeynepbedenvebenaras.pdf

Good Therapy. (2018). Dance / Movement Therapy. Erişim 10 Mayıs, 2020. https://www.goodtherapy.org/learn-about-therapy/types/dance-movement-therapy

Sarıkaya, N. A., Ayhan, H. ve Sukut, Ö. (2017). Farklı Gruplarda Dans ve Hareket Terapisinin Kullanımı ve Etkileri. Hemşirelik Akademik Araştırma Dergisi, 3 (1), 1-15.

Gülçin Abacı

Aday Psikolojik Danışman

Ege Üniversitesi