Çocuk gelişiminde ailenin rolü büyük bir öneme sahiptir. Özellikle yaşamın ilk yıllarında anne-bebek ilişkisi bireyin hayatını çeşitli şekillerle etkileyebilmektedir. Çocuğun bir aile ortamında büyümesi ruhsal gelişimine olumlu yönde katkı sağlamaktadır. Fakat tüm çocuklar aynı şartlar altında dünyaya gelmemektedir. Bazı çocuklar anne-babasını hiç tanıyamadan onlardan ayrı büyümüş bazıları ise tanısa bile çeşitli sebeplerden dolayı ayrı büyümek zorunda kalmıştır. Bu yazımızda ailesinden ayrı, yetiştirme yurtlarında kalan çocukların psikolojilerini anlamaya çalışacağız.
Yetiştirme yurtlarında kalan çocuklar pek çok araştırmanın konusu olmuştur. Yapılan bir araştırmanın sonuçları kurum (yurt, geçmişte yuva) bakımında yetişen çocukların (ergenlerin) aile ortamında yetişen çocuklardan (ergenlerden) daha düşük bir benlik saygısı geliştirdiği, daha yüksek seviyede depresyon ve sürekli kaygı durumu yaşadıkları yönündedir (Cebe, 2005). Bir diğer araştırma sonucunda ise ailesi yanında büyüyen yetişkinlerin özerklik, çevresel hâkimiyet, diğerleriyle olumlu ilişkiler kurma ve öz-kabul düzeylerinin yetiştirme yurtlarında büyüyen yetişkinlerden anlamlı derecede daha yüksek olduğu görülmüştür (Özel Aytekin, 2019).
Her çocuğun ilgiye, sevgiye, değerli olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardır. Fakat ne yazık ki yetiştirme yurtları aile sıcaklığını veremediği için çocukların bu ihtiyaçları karşılanamamaktadır. Şenocak (2005) tarafından yapılan araştırmada çocuklar yetiştirme yurtlarındaki yönetim anlayışını bütünüyle tasvip etmemektedir. Çocukların önemli sayılabilecek bir bölümü yöneticilerinin kendi sorunlarıyla yeterince ilgilenmediklerini, başarı ve başarısızlıklarının doğru değerlendirilmediğini belirtmektedir (Şenocak, 2005). Bunların yanı sıra yurtlarda meydana gelen şiddet ve istismar gibi dehşet verici olaylar defalarca haberlere çıkmıştır. Yaşananlar çocukların kendine ve çevresindeki insanlara olan güvenini sarsmaktadır. Bu sebeple yetiştirme yurtlarında kalan çocukların psikolojileri çoğunlukla kötü yönde etkilenmektedir.
Toplumun yetiştirme yurtlarında kalan çocuklara karşı bakışı da bu çocukların psikolojilerini etkilemektedir. Toplumumuzun kimsesiz çocuklara bakış açısı filmlere yansımaktadır. Pek çok Türk filminde kimsesiz çocuklar konusu işlenmiştir. Ancak bu konu işlenirken öksüz, yetim çocuklar çoğunlukla olumsuzluklara maruz kalmaktadır ve yaşamları giderek zorlaşmaktadır, böylece topluma yoğun şekilde acıma duygusu aşılanmıştır. Halbuki bu çocukların ileri yaşlarda kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olarak işlenmesi toplumun bakış açısını olumlu yönde etkileme konusunda fayda sağlayacaktır. Aynı zamanda da çocukların dışlanma duyguları ortadan kalkabilir. Yeni başlayacak olan “Çocukluk” dizisi de kimsesiz çocukları ele almaktadır ve konusu incelendiğinde bu çocukların hayata umutla sarılacak olmaları ön plandadır. Bu sayede acıma duygusundan sıyrılıp kimsesiz çocukların güçlü yönlerine vurgu yapıldığını düşünebiliriz.
Yetiştirme yurtlarında kalan çocukların psikolojik anlamda zorluklar yaşadıklarından bahsetmiştik. Peki bu zorlukları azaltmak için neler yapılabilir?
İlk olarak yurt bakımı yerine koruyucu aile bakımının çocukların psikolojisi açısından daha sağlıklı olduğunu belirtmek gerekir. Koruyucu ailesi olan çocuklar, kurumda yetişenlere göre daha sağlıklı olmakta, sosyal yaşama daha çabuk intibak edebilmektedir. Koruyucu aile yönteminin iyi işleyebilmesi için sosyal hizmet uzmanlarına büyük bir rol düşmektedir. Eğer aile ile çocuğu iyi eşleştiremezlerse, o zaman yöntemin başarı şansı düşük olacaktır. Önemli olan karşılıklı uyumdur, bu sağlandığı taktirde koruyucu aile yöntemi en ideal yöntem olarak görülebilir (Örs, 1966; Akt., Şenocak, 2005). Kurumsal bakımın yerine koruyucu ailelik sistemi geliştirilmeli ya da gerçek ailelerin dağılmamaları yönünde psikososyal ve sosyoekonomik destek programlarına ağırlık verilmelidir. Böylece çocuk kendi gerçek aile ortamında içten ailesel ilişkiler deneyimleyebilir (Cebe, 2005).
Yetiştirme yurtlarında kalan çocuklar için psikolojik destek sağlamak amacıyla uzman bulundurulmalıdır. Öfke kontrol eğitimi, problem çözme becerilerinin geliştirilmesi gibi çalışmalara özen göstermek ve grup terapileri uygulamak çocukların faydasına olacaktır. Spor ve sanatsal faaliyetlere imkan sağlayarak psikolojik iyi oluşları artırılabilir. Bu tür takım oyunları birlikteliği artırıp ait olma duygusu verdiği için çocuklar arasındaki çatışmaları çözmeye de faydalıdır. Bazı çocuklar aile içi ihmal ve istismar sonucu yetiştirme yurtlarında kalmaktadır. Bu çocukların ailelerine ebeveyn eğitimleri verilerek çocukların ihtiyaçlarının karşılanması sağlanabilir. Ülkemizdeki üç yetiştirme yurduna bakıldığında hiçbirinin yeterli personele sahip olmadığı görülmektedir (Şenocak, 2005). Bu yurtlara sağlık personelleri, öğretmen, hizmetli ve psikolojik danışman veya psikolog istihdam edilerek çocukların sorunları daha çabuk çözüme ulaşabilir.
Kaynakça
Cebe, F. (2005). Sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu yetiştirme yurtlarında barınan çocukların “benlik saygısı”, “depresyon”, “kaygı” skorlarının ailesi yanında kalan çocuklarla karşılaştırılması (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Özel Aytekin, N. (2019). Yetiştirme yurtlarında ve ailesi yanında büyüyen yetişkinlerin psikolojik iyilik halinin demografik özellikler ve öğrenilmiş güçlülük açısından değerlendirilmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Şenocak, H. (2005). Korunmaya muhtaç çocuklar: İstanbul yetiştirme yurtları üzerine bir alan araştırması (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Görsel Kaynakça
https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/ahsap-arkadaslar-ayi-bebek-39369/
Beyza Özeskici
Psikolojik Danışman