Pedogojik değerler serisinin geçen ay yayınlanan ilk yazısında bizi biz yapan, insan olarak bizleri kıymetli kılan en önemli olgulardan birinin değerlerimiz olduğunu ifade etmiştik. Bu ay ise her birimizin üyesi olduğumuz topluma ve diğer birçok toplumlara bakış açılarımızı ve uyumumuzu etkilediğini düşündüğümüz bazı değerlerden bahsetmekte fayda var.
Bireylerin birbirleriyle etkileşime girebilmesi, paylaşımda bulunabilmesi ve ortak değerlerde buluşabilmesi için; toplumun bir üyesi olduğu bilinciyle hareket edip ‘sosyalleşmesi ve sosyal sorumluluklardan’ kendi payına düşeni yerine getirmesi, ‘değişime ve uyuma’ açık olması, birtakım ‘evrensel’ olguların farkına varması gerekmektedir. Bütün bunları sağlayabilmek için de bireylerin sağlıklı bir ‘iletişim’ kurmanın önemini bilmesi ve bu yeterliliğe sahip olması gerekmektedir. Bu yeterlilik de ancak birazdan bahsedeceğimiz ‘dil’ değerinin önemini fark etmekle gerçekleşecektir.
Dil değerinin, iletişimde ve insan ilişkilerindeki önemini ifade edebilmek için öncelikle İslami Türk edebiyatının öncü düşünür ve yazarlarından Yusuf Has Hacip’in bilindik eseri Kutadgu Bilig’in içerisinde en çok akıllarda kalan ifadelerden biri olan “Aklın süsü dil, dilin süsü söz; insanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür” deyişini bir kez de biz hatırlatmış olalım. Bu sözleriyle Yusuf Has Hacip’in dili anlatırken akla vurgu yapmasına dikkat çekmek gerekir. Akıl doğru ile yanlışı ayırt etmeyi ve bir sözü söylemeden önce iyice düşünüp tartmayı sağlar. Yeterince düşünülüp tartılmış sözler demlenmiş sözlerdir ve sağlıklı iletişimin yolu da bu demlenmiş sözlerle sağlanabilir.
İletişim ise en az iki insanın karşılıklı olarak bilgi, duygu, düşünce ve yaşantılarını belirli yollarla paylaştıkları psiko-sosyal bir süreç olarak tanımlanabilir. İletişim yoluyla diğer insanlarla, doğayla/kültürle etkileşiriz ve böylece bunlardan daha büyük bir bağlam olan ilişkileri oluştururuz (Kaya, 2015). Yani bireyler dili doğru kullanıp birbirleriyle demlenmiş sözler aracılığıyla sağlıklı iletişim kurarak sağlıklı insan ilişkilerine sahip olabilirler. Bu doğrultuda sosyalleşmekte sorun yaşamaz, sosyal sorumluluklarını yerine getirmekte zorluk çekmezler.
Sosyalleşme bireylerin üyesi bulunduğu toplumdan memnun olması ve aynı şekilde toplumu da memnun edebilmesi, binaenaleyh bireyin toplumla uyumlu bir insan olması demektir. Özellikle çocukların küçük yaşlardan itibaren sosyalleşme sürecinin başlatılması gerekmektedir. Bunun için ufak bir tavsiye niteliğinde olması bakımından çocukların küçük yaşlarda herhangi bir enstrüman çalması veya bir spor dalında beceri kazanması teşvik edilebilir. Sosyalleşme sürecini başarı ile devam ettiren bireylerin sosyal sorumluluklarını yerine getirmesi de daha kolay olacaktır. Bu bireyler topluma karşı da birtakım görevleri olduğunun bilincinde hareket edip dünyanın daha huzur dolu, daha yaşanabilir bir yer olması için, bilgi, beceri, tecrübe ve zamanlarını başkaları için de kullanmaktan çekinmezler.
Bireylerin içerisinde yaşadığı toplumların yanı sıra üyesi bulunmadığı diğer toplumlara karşı da birtakım sorumlulukları bulunmaktadır. Çünkü nasıl ki bireyler arasında bir iletişim, etkileşim var ise toplumlar ve kültürler arasında da etkileşimler olmaktadır. Karadağ’a göre (2014), evrensel kültür denilen kavram da bu etkileşimler ile ortaya çıkmıştır. Bu etkileşimlerin birtakım kültür çatışmalarına neden olmasını önlemek adına bireylerin kendisinden olmayana da -serinin ilerleyen yazılarında daha ayrıntılı değineceğimiz- saygı, sevgi ve hoşgörü değerlerini ilke edinerek yaklaşması gerekmektedir.
Bireylerin hem üyesi olduğu topluma hem de diğer tüm dünya toplumlarına karşı yukarıda; sosyalleşme, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etme ve evrensel etkileşimlere uyumlu davranabilme olarak ifade ettiğimiz değerleri hayatına daha kolay yansıtabilmesi için bu değerlere ek olarak değişim ve uyum değerlerinin de farkındalığını kazanması gerekmektedir. Şenyüz (2014), zaman içinde bazı değişimlerin kendiliğinden, bazılarının ise zorunluluklar sonucu olduğunu söylüyor. Yani değişim hayatımız boyunca bizimle beraber olacak demektir. O halde değişime uyum sağlamayı öğrenmek de hayat boyu bilincinde olmamız gereken bir değer konusudur.
Pedagojik değerler yazı dizisinin üçüncü bölümünde demokrasi, adalet, eşitlik, vicdan, yardımlaşma ve dayanışma değerlerinden bahsedeceğiz.
KAYNAKÇA
- Girgin, M. (2014). Pedagojik değerler. İçinde A. Şenyüz (Ed.), Değişim (İkinci baskı). Ankara: Vize Yayıncılık.
- Girgin, M. (2014). Pedagojik değerler. İçinde O. Karadağ (Ed.), Evrensellik (İkinci baskı). Ankara: Vize Yayıncılık.
- Kaya, A. (2015). Kişilerarası ilişkiler ve etkili iletişim (Sekizinci baskı). Ankara: Pegem Akademi.
Görsel Kaynakça:
- https://www.kozmosungenetigi.org/wp-content/uploads/2017/01/beyin-ve-dil-800×445.jpg
- https://www.tozlumikrofon.com/wp-content/uploads/2017/03/evrensel-kultur-300×170.png
Nursena ALUÇLUER
Psikolojik Danışman