Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

“Eğer insanların hayatına müzik ve sevgi aşılarsan onları tedavi edebilirsin.”

-Bob Marley

Üzüldüğümüzde, mutlu olduğumuzda, yürürken, alışveriş veya spor yaparken, sessizlikten kurtulmak istediğimizde, özel günlerimizde hep yanımızdadır müzik. Hatta geçmişe yolculuk bile mümkündür müzik dinleyerek. Hayatımızda bu kadar yer verdiğimiz notaların, boylarından büyük işlere imza attıklarını söylemek mümkün. Bu nedenle müziğin ne olduğu, üzerimizdeki fizyolojik ve psikolojik etkileri, müzikten nasıl yararlanılabileceği konuları konuşulmaya değer. Öncelikle, nedir bu müzik?

Müzik, kulakla algılanan düzenli ve birbiriyle uyumlu seslerden oluşan estetik bir süreçtir. Bireyler kendi duygu ve düşüncelerini seslerle ifade etmeyi tercih ederlerse müzik oluşur (Arslan, 2015). Bu oluşumun genellikle bizler tarafından fark edilmeyen yanı ise üzerimizdeki etkileridir.

Müziğin insanlar üzerindeki olumlu etkileri yıllardır bilinmekte ve tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Öyle ki bu tedavi yönteminin tarihi Antik Çağlara kadar uzanır. Pisagor, Hipokrat, Platon, Homeros, Gallen gibi isimler müziğin olumlu etkilerini savunmuşlardır. Antik Yunan’da kuduz, kızamık, epilepsi, cinnet, mani, afazi, felç, katatoni, ateşli hastalıklar ve daha birçok psikolojik veya fizyolojik hastalıklar müzikle de tedavi edilmiştir. Türklerde ise en az 6000 yıllık müzik tarihinin var olduğu tahmin edilmektedir. Geçmişte şamanların davulu, baksıların ise kopuzu kullanarak rahatsızlıkları tedavi ettikleri bilinmektedir. Türk tarihinde İslamiyet’in kabulüyle müziğe karşı bir direnç oluşsa da zamanla bu durum tasavvuf müziğinin benimsenmesiyle aşılmıştır. 854-1801 yılları arasında yaşayan bazı hekimler, El Razi, Farabi, Hafız Hasan Efendi gibi, musiki makamlarının hangi hastalıklara iyi geldiğini sınıflamışlar ona göre de tedavi yöntemleri uygulamışlardır (Birkan, 2014). Günümüzde fizyolojik hastalıkların tedavisindeki kullanımı azalsa da Alzheimer, kanser gibi hastalıklardaki olumlu etkisi bilinmektedir. Bu konuyla ilgili araştırmalar da devam etmekte, müziğin fizyolojiye olumlu etkisi her geçen gün kanıtlanmaktadır (Akkuş, 2007).

Müzikle tedavi yönteminin psikolojik boyutunda (müzik terapi) ise neredeyse bütün kuramların yer aldığını görürüz. Bu terapide müzik dinleyerek ya da müzik yaparak iyileşme söz konusudur. Analitik kuramlarda müzikle ortaya çıkan içsel süreçlerin sözlü olarak ifade edilmesi, hümanistik kuramlarda “şimdi ve burada” vurgusuyla o an hissedilen duyguların farkındalığı esastır. Davranışçı yaklaşımda ise müziğin ödüllendirici etkisinden yararlanılarak davranış değişimi sağlanır. Müzik terapi, sözel olmayan bir etkileşime olanak vermesiyle sözel iletişimin kurulamadığı durumlarda oldukça etkilidir. Ayrıca bütün yaş gruplarında ve çeşitli problemlerde kullanılabilir (Korkmaz, 2012). Depresyon, şizofreni, uykusuzluk, stres gibi sorunlarla başa çıkabilmede müziğin önemli bir yeri vardır. (Akkuş, 2007). Müzik dinlemenin yaşlılar üzerindeki etkisini anlamak amacıyla huzurevinde gerçekleştirilen bir çalışmada müzik dinleme uygulamalarının sonunda öfke kontrolünün daha kolay sağlandığı, öfkenin dışa veya içe vurumunun ise azaldığı gözlenmiştir (Sarı, 2019). Üniversite öğrencileriyle yapılan bir başka çalışmada ise müzik dinletisi sonrasında depresyonun ve kaygının azaldığı, stresle başa çıkmada farklı çözüm yollarının fark edildiği ve iyimserliğin arttığı görülmüştür (Çam ve Altınköprü, 2013). Müzik eğitimi alan çocukların ise özgüven ve akademik başarı puanlarının diğerlerine göre daha yüksek seyrettiği yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Ayrıca müzik, çocukların ruhsal gelişimlerine de katkı sağlar. Kendine güvenen, yaratıcı, kültürel değerlere sahip çıkan, sorumluluk sahibi, sosyal çocuklar yetiştirmede müzik veya enstrüman eğitiminin rolü büyüktür (Uluğbay, 2016).

Birçok konuda faydasına başvurulan müzik terapinin yalnızca problem yaşayan bireyler üzerinde kullanıldığını söylemek yanlış olur. Çünkü sağlıklı bireylerle çalışırken de koruyucu, önleyici işlevi söz konusudur. Psikolojik sağlamlığın arttırılması ve sürdürülmesi konusunda müziğin etkisi yadsınamaz (Arslan, 2015).

Üzerinde durulan konular, müziğin etki alanının genişliğini gözler önüne serer. Fakat bahsedilen müzik; bireylere iyi hissettiren, kulağa hoş gelen, insanı rahatlatan ezgiye ve sözlere sahip olan müziklerdir. Diğer türdeki müziklerin ise insanı olumsuz etkilediği söylenebilir. Sezer (2011)’e göre arabesk, Türk halk müziği veya özgün müzik dinleyenlerin öfke ve psikolojik problem yaşama oranları diğer müzik türlerini (rock, pop, klasik müzik gibi) dinleyenlere göre daha fazladır. Bu nedenle olumsuz duygulara sürükleyen, alkol veya madde kullanmaya özendiren müzikler konusunda bilinçlenmek önem taşımaktadır. Bu müzik türleri yerine bireyi rahatlatan ney sesi, sanat müziği, klasik müzik gibi müziklerin dinlenilmesine teşvik edilmesi gerekir. Uluçay (2018)’a göre de sözlerinde umutsuzluk, ölüm ve şiddet konularının yer aldığı müzikler bireyleri ruhsal olarak olumsuz etkilemektedir. Bu tarz durumların önlenmesi için okullarda veya ailede bazı önlemlerin alınması gerekmektedir. Okullarda verilen müzik eğitimlerinin bu konuları da içermesi ve her kademede yer alması çocukları bazı müziklerin olumsuz etkilerinden koruyacaktır. Aile içinde de kaliteli müzik kültürünün bulunması çocukları bu tarz müzikleri dinlemeye teşvik edecektir.

Geçmiş dönemlerde “Depresyondayım” şarkısıyla depresyona girip “Bu Akşam Ölürüm” şarkısıyla intihar edenlerin sayısının hiç de az olmadığı ülkemizde müzik konusunda bilinçlenerek müziğin olumlu etkilerinden faydalanmak önemlidir. Yazımın başındaki Bob Marley’in sözünü hatırlatarak sevginin ve huzur veren müziğin hayatınızdan eksik olmamasını diliyorum.

 

KAYNAKÇA

Akkuş, Ü. (2007). Müziğin insan sağlığı üzerindeki yeri ve önemi. Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 1, 98-103.

Arslan, H. (2015). Müzik terapi ve dini müzik. Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 8(16), 103-127.

Birkan, I. (2014). Müzikle tedavi, tarihi gelişimi ve uygulamaları. Ankara Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi, 2(1), 37-49.

Çam, O. ve Altınköprü, H. (2013). Üniversite öğrencilerinde müziğin ruhsal duruma ve stresle başa çıkma tarzları üzerine etkisi. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2, 262-272.

Korkmaz, L. (2012). İçimdeki müzik. PİVOLKA, 7(22), 5-8.

Sarı, T. (2019). Huzurevinde kalan yaşlılarda müzik dinleme uygulamasının stresle baş etme ve öfke düzeylerine etkisinin belirlenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Ankara.

Sezer, F. (2011). Öfke ve psikolojik belirtiler üzerine müziğin etkisi. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 8(1), 1472-1493.

Uluçay, T. (2018). Lise öğrencilerinin dinledikleri müzik türlerinin şiddet eğilimlerine etkisi. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, (41), 135-153.

Uluğbay, S. (2016). Müzik eğitiminin çocuk zekâsına olan etkileri. Kastamonu Eğitim Dergisi, 21(3), 1025-1034.

GÖRSEL KAYNAKÇA

GÖRSEL 1: https://parlakjurnal.com/muzik-terapi-beyin-ruh-hali-uzerine-etkileri/

GÖRSEL 2: https://www.uhahaberajansi.com/muzik-terapi-nedir/

 

Şeyma KÜÇÜK

Psikolojik Danışman