Bir deniz kenarına, bir ormana, sığınağa ya da kendimizi güvende hissedeceğimiz bir yere gidip hiçbir şey düşünmeden saatlerce oturmaya ihtiyacımız var. Çünkü bir şeyleri sürekli düşünmekten yorgun düştük. Biraz kurtulsak bizi esir eden o düşüncelerden yolumuza daha sağlıklı devam edebileceğiz. Ama ne mümkün! Geleceğe, geçmişe, pişmanlıklarımıza, üzüntülerimize odaklandıkça yoruluyor yoruldukça odak noktamızı değiştiremiyoruz. Eğer siz de sürekli aynı şeyleri düşünüp işin içinden çıkamayanlardansanız büyük bir ihtimal ruminasyonu sıklıkla kullanıyorsunuz demektir.
Türkçede zihinsel geviş getirme olarak da bilinen ruminasyon, Nolen Hoeksama (1987)’ya göre; bireyin yaşadığı problemi çözmek yerine duygudurumunu (özellikle depresif), olası nedenleri ve sonuçları tekrarlayarak düşünmesidir (Akt: Yapan, 2018). Ayrıca birey, bu durumu geneller ve geleceğe de umutsuz bir şekilde bakmaya başlar. Hâl böyle olunca şu ana odaklanamaz, düşüncelerinin içinde kaybolur. Bu kayboluş ise beraberinde belirli patolojileri getirir (Doğan Laçin ve Demir, 2018). Literatür incelendiğinde ruminasyonun depresyon ve anksiyeteyle oldukça ilişkili olduğu gözlenir. Yani yaşadığımız depresyon ya da anlam veremediğimiz yoğun kaygıların kaynağı ruminasyon olabilir.
Üniversite öğrencileri ile gerçekleştirilen bir çalışmada yoğun kaygı yaşayan öğrencilerin bu kaygıların sebepleri olarak; uyku düzensizlikleri, aile bireyleriyle ya da arkadaşlarla tartışma, romantik ilişkilerdeki kavga veya ayrılıklar, akademik başarısızlık şeklinde belirttikleri görülmüştür. Bu sebepleri sıklıkla düşündükleri ve stres düzeylerinin yükseldiği tespit edilmiştir (Aksöz Efe, 2018). Yapılan diğer araştırmalar da ruminasyonun anksiyeteyi yordadığını ortaya koymuştur (Yapan, 2018; Doğan Laçin ve Demir, 2018). Aslında bireyler olumsuz bir olay yaşadıklarında bu olayın sebep olduğu olumsuz duygudurumundan (kaygı, üzüntü, kırgınlık gibi) kurtulmaya çalışırlar. Bu noktada belirli yöntemler kullanırlar. Maalesef ruminasyon da bunlardan bir tanesidir. Fakat sağlıksız bir başa çıkma yöntemidir ve kaçmaya çalışılan duyguların esiri hâline getirir, anksiyeteye sebep olur (Aksöz Efe, 2018).
İçinde bulunulan duruma takılıp aynı şeyleri sürekli düşünmek anksiyete dışında depresyona da sebep olur (Yapan, 2018). Problem çözme becerilerine sahip olmayan bireyler bir olayla karşılaştıklarında o olayı sıklıkla düşünmekten başka bir şey yapamazlar. Bu düşüncelerle başa çıkamama durumu depresif belirtilerle sonuçlanır (Yıldız ve Eldeleklioğlu, 2019).
Anksiyete veya depresyonla sonuçlanmasa bile ruminasyon, yeterince rahatsızlık veren ve şikâyet edilen bir durumdur. Küresel salgınların, doğal afetlerin, terör olaylarının, işsizliğin ve daha birçok problemin yaşandığı günümüzde; düşüncelerimiz de karmaşıklaşmıştır. Dolayısıyla tekrarlı düşüncelere alt yapı hazırlanmış durumdadır. Bütün bu yaşananlar, depresyon ve anksiyetenin artması ruminasyonla başa çıkılmasının önemini gözler önüne serer. Peki, bu bitmez tükenmez düşüncelerle nasıl başa çıkılabilir?
Öncelikle risk grubunun belirlenmesinin başa çıkmada önemli olduğunu düşünüyorum. Bugay ve Erdur Baker (2011)’in ülkemizde yürüttükleri çalışmada her yaştan bireyin ruminasyonu kullandığı, yaşlara göre bir farklılaşma olmadığı görülmüştür. Cinsiyete göre değerlendirme yapıldığında ise kadınların erkeklerden daha fazla tekrarlayan düşünce örüntülerine sahip oldukları belirlenmiştir. Psikolojik sorunların kadınlarda daha fazla görülmesi de bu durumu destekler niteliktedir. Kıcalı (2015)’ya göre ise gelir seviyesi düşük insanlarda ruminasyon daha çok gözlenir.
Ayrıca olumsuz yaşam olaylarına maruz kalma ile ruminasyon arasında da bir doğru orantı vardır. Bireyin ne kadar çok olumsuz yaşam deneyimi varsa ruminasyona eğilimi de o kadar çoğalacaktır (Aksöz Efe, 2018).
Risk grubuna yönelik çalışmaların arttırılması ruminasyonun ve olumsuz sonuçlarının önlenmesi açısından önemlidir. Özellikle bu konuda okul psikolojik danışmanlarına iş düşmektedir. Risk grubunu belirleyen testler uygulanarak bu gruba yönelik çalışmalar gerçekleştirilebilir. Ayrıca önleme çalışmaları kapsamında düşüncelerin farkına varılması ve yönetilmesi yönünde etkinliklere yer verilebilir.
Eğer ruminasyon yaptığınızın farkına vardıysanız bu konuda neler yapabileceğinizi de ele almakta fayda var. Özellikle düşüncelere dair farkındalık geliştirmek ve bu düşünceleri yönetmek önemli. Düşündüğümüz şeyler konusunda elimizden geleni yapmış olmak bizi rahatlatır. Eğer elimizden bir şey gelmiyorsa düşüncelerimizi, duygularımızı anlayıp farklı etkinliklere yönelebiliriz. Hobi edinmek gibi… Bazen ne yapsak da o düşüncelerden kurtulamayız. İşte bu noktada psikolojik yardım almalıyız. Aksöz Efe (2018)’nin çalışmasına göre ruminasyon yaşayan 284 kişinin yalnızca 16’sı psikolojik yardım aldığını ifade etmiştir.
Bu konu çalışılması gereken bir konudur ve ruh sağlığı uzmanları da bunun için eğitim almış kişilerdir. Ruminasyon konusunda da farklı problemler konusunda da danışmayı ihmal etmemeniz son tavsiyem.
KAYNAKÇA
Aksöz Efe, İ. (2018). Olumsuz yaşam olayları, psikolojik danışma hizmeti alma, ruminasyon ve stres arasındaki ilişki. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 51(2), 1-25.
Bugay, A. ve Erdur Baker, Ö. (2011). Ruminasyon düzeyinin toplumsal cinsiyet ve yaşa göre incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 4(36), 191-201.
Doğan Laçin, B.G. ve Demir, E. (2018). Üniversite öğrencilerinin tekrarlı düşünce ve mantık dışı düşünce düzeylerinin anksiyete düzeylerini yordayıcılığı. Kastamonu Education Journal, 26(5), 1469-1478.
Kıcalı, Ü.Ö. (2015). Öz-şefkat ve tekrarlayıcı düşünmenin olumsuz duygulanım ve depresyon ile ilişkilerinin incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi, İstanbul.
Yapan, S. (2018). Depresyon ve anksiyete belirtilerinin yordayıcıları olarak ruminasyon, otomatik düşünceler, işlevsel olmayan tutumlar ve düşünce baskılama (Yüksek Lisans Tezi). Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Gaziantep.
Yıldız, M. ve Eldeleklioğlu, J. (2019). Üniversite öğrencilerinin depresyon düzeylerinin ruminasyon ve problem çözme becerileriyle ilişkisi. Kalem Eğitim ve İnsan Bilimleri Dergisi, 9(1), 27-46.
GÖRSEL KAYNAKÇA
Görsel 1: https://bilimveutopya.com.tr/index.php/bir-eylem-olan-dusunme
Görsel 2: http://www.muhammetozturk.net/olumlu
Şeyma KÜÇÜK
Psikolojik Danışman