DOSTOYEVSKİ İLE RULET OYNAMAK: KUMAR OYNAMA BOZUKLUĞU

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Bu yazı eser miktarda Dostoyevski ve Rus edebiyatı içerdiğinden önerilen şarkı dinlenirken okunması tavsiye edilir: Ilya Alekseevich Shatrov – On The Hills Of Manchuria

https://www.youtube.com/watch?v=Sfhp1-69Y8U

Bu yazımızda 19.yüzyıl Rusya’sından Avrupa’ya uzanan bir yolculuğa çıkacağız. Fakat bu yolculuk bizim için biraz pahalıya patlayabilir.  Çünkü uğrak noktalarımız kumar salonları olacak. Bu gezintimiz esnasında kendinizi bu ışıltılı dünyaya kaptırmamaya dikkat edin. Unutmayın, kumarhane kasası her zaman kazanır.

1800’lü yılların ilk yarısında, Almanya’nın günümüzde Wisben olarak bilinen fakat eski adıyla Roulettenburg isimli şehrindeyiz. Bu şehir -isminden de anlaşılabileceği üzere- kumarhaneleriyle oldukça ünlü olduğundan buraya geldik. Hayır, biz oynamayacağız; sadece gözlemciyiz.

Karşımıza ilk çıkan kumarhaneye giriyoruz. Salonun kalabalığı bizi biraz ürkütse de masalara doğru ilerlemeye karar veriyoruz. Masaların etrafında ortaya para koymak için birbiriyle yarışan eller, ortada rakamlarla dolu siyah ve kırmızı renkleri barındıran bir çark ve rengarenk pullar gözümüze çarpan ilk detaylar oluyor. Masayı daha yakından görmek ister misiniz? O halde masanın etrafındaki insanları metrobüse binercesine iterek biraz daha ilerleyelim.

Masanın etrafında sevgilisiyle buluşmak üzere Fransa’ya doğru yola çıkması gerekirken kumarhaneye koşan bir adamın çok yüklü miktarda parayı önceki gece kazandığı ve bu gece de hepsini kaybetmek üzere olduğu konuşuluyor. Başımızı kaldırıp baktığımızda bu adamın Rus edebiyatı denince akla ilk gelen isimlerden biri olan Dostoyevski olduğunu görüyoruz. Cebindeki son kuruşu da kaybederek kumarhaneyi terk eden bu adam, bu geceden sonra kumar salonlarında geçen Avrupa seyahatini anlatacağı “Kumarbaz” adlı romanını kumar borcunu ödemek için 25 gün gibi kısa bir sürede tamamlayacaktır.

“Kumarın nesine bağımlı oluyorlar, anlamıyorum” diyenlerdenseniz, bir kumarbazın psikolojisini anlayabilmek adına okuyabileceğiniz bir roman olan Kumarbaz, Dostoyevski’nin aslında pek de haz etmediği Avrupa’da yaşadığı aşkın ve kumar tutkusunun sanatkârane bir ifadesidir (Çitçi, 2008). Bu yazımızda ele alacağımız kumar oynama bozukluğunu bir kumarbazın satırlarıyla daha iyi açıklayabileceğimi düşündüğümden yazının devamında Kumarbaz romanından kesitlere yer vereceğim. Fakat önce birkaç tanım yapmak yerinde olacaktır:

DSM 5’te bağımlılıklar kategorisinde yer alan kumar oynama bozukluğu, kişinin günlük faaliyetlerinde ve kişilerarası ilişkilerinde bozulmaya yol açacak biçimde tekrar eden ve kontrol edilemeyen kumar davranışları olarak tanımlanmaktadır. Bu bozukluk; artmış dürtüsel davranış, riskli kararlar verme ve bilişsel çarpıtmalar gibi unsurları da içinde barındırarak dürtü kontrol, anksiyete ve kişilik bozuklukları ile birlikte ortaya çıkmaktadır (Çakmak & Tamam, 2018).

Yukarıdaki bir paragraflık tanımı kendimize referans alarak kitaptan bazı pasajları incelemenin bir kumarbazla –ki bu kumarbaz Dostoyevski gibi bir yazar- sohbet etme deneyimini bize yaşatacağını umuyorum. İlk pasajımızda riskli kararlar verme isteğinin ve artmış dürtüsel davranışların ne denli güçlü olduğunu görüyoruz:

“…riske atılma arzusunun birden bire tüm benliğimi kapladığını açıkça hatırlıyorum. Belki de ruh sayısız duyguyu bir anda tattıktan sonra tatmin olmuyor, huzursuzlanıyor ve nihai bir bitkinliğe varıncaya dek, her defasında artan bir şiddetle yepyeni duygular tatmak istiyordur.”

Peki ruhu bu denli arsızlığa iten, her defasında daha şiddetli duygular tatmaya zorlayan ne olabilir dersiniz? Burada konuya biraz biyolojik açıdan yaklaşacağız. Çünkü kumar oynamak yalnızca para kazanmanın verdiği haz ile sınırlandırabileceğimiz bir süreç değildir. Eğlence ve heyecan masalarındakilerin en büyük motivasyon kaynağı olmaktadır. Kumarbazın kaybetmesi durumunda bile salgılanmaya devam eden adrenalin ve endorfin hormonları ise bu heyecanın kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır (Baranjuk, 2016).

Yazar, kumar bağımlılığını mazur göstermek amacıyla sizi kumarın kötü bir şey olmadığına inandırmak için oldukça çaba sarf ediyor. Bir kumarbazın bilişsel çarpıtmalar içerisinde nasıl çırpındığını görebileceğimiz satırlar ise şöyle:

“Zengin olmak için kişinin elinde başka bir olanağı yoksa kumar sözgelişi ticaretten kötü niçin olsun?”

            Dostoyevski’nin bilişsel çarpıtmaları kullandığı bir başka durum ise literatürde kendine Kumarbaz Yanılgısı olarak yer bulmuştur. Dostoyevski’nin hayat hikâyesinde kaybetse bile ısrarla kumar salonuna gitmeye devam ettiği, her bahisten sonra bu kez kazanacağım inancıyla tüm parasını kaybettiğini görürüz. İşte buradaki bu kez kazanacağım inancı tam olarak şuna benziyor: 3 çocuğu erkek olduktan sonra 4.çocuğunun kız olmasına kesin gözüyle bakan bir annenin durumu. İstatistik bilimine göre birbirinden bağımsız bu olayların gerçekleşme olasılığı her zaman aynı kalıyor. Tıpkı rulette üst üste 5 kez kırmızı gelmesinin siyah gelme olasılığını arttırmadığı gibi. Bilim bunu beynimizin bağımsız olayları idrak etmekteki zayıflığı ile açıklıyor (Hançer, 2018).

Kumar bağımlılığı sadece kişinin kendisinden kaynaklı sebeplerden değil kumarhanelerin çabaları sonucu da bu denli karşı konulamaz oluyor. Kumar makineleri insanları manipüle edecek şekilde kırmızı gibi çekici renkler ve beyindeki ödül mekanizmasını uyaracak nitelikte sesler kullanılarak tasarlanıyor (Baranjuk, 2016). Peki, kumarhanenin bulunduğu bir otelde kalıp tüm bunlara karşı koyabilen birileri var mıdır sizce? 1986 tarihinde bir konferans için bir araya gelen Las Vegas’taki bir otelde konaklayan 4000 fizikçi kumarhanenin en düşük karı elde ettiği hafta ile ilk kez kasayı zarara sokmuşlardır. Bu nasıl mı mümkün olmuştur? Tabi ki hiç kumar oynamayarak. Kumarbaz Yanılgısı’na düşmeyecek kadar matematik biliyor olduklarından emin olduğumuz fizikçiler, bu masalara uğramayarak kumarhaneyi zarara uğratmışlardır (Bakırcı, 2018).

Dostoyevski ve 4000 fizikçi ile olan yolculuğumuz sona erdi. Bilginin gücünü her daim kalbinizde hissetmeniz dileğiyle, bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

KAYNAKÇA

Bakırcı, Ç. M. (2018). 4000 Fizikçinin Las Vegas’a ”Tarihin En Kötü Haftası”nı Yaşatması. Evrim Ağacı: https://evrimagaci.org/4000-fizikcinin-las-vegasa-tarihin-en-kotu-haftasini-yasatmasi-5344

Baranjuk, C. (2016). İnsan Neden Kumar Oynar? BBC: https://www.bbc.com/turkce/vert-fut-36857404

Çakmak, S., & Tamam, L. (2018). Kumar oynama bozukluğu: Genel bir bakış. Bağımlılık Dergisi, 78-97.

Çitçi, S. (2008). Dostoyevski’nin kumarbaz romanının hayat-eser açısından incelenmesi. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi.

Hançer, B. (2018). Kumarbaz Yanılgısı. https://www.yirmilerim.com/gamblers-fallacy-kumarbaz-yanilgisi-nedir/

Sibel UYANIK

Psikolojik Danışman