Dünyada neredeyse her gün çeşitli doğa olayı meydana gelmekte ve yüzlerce insan bu olaylardan olumsuz etkilenmektedir. Doğal tehlike, doğal afet, doğal felaket gibi kavramlarla ifade edilen bu olaylar, maalesef ki öngörülemeyen, etki alanı ve düzeyi tahmin edilemeyen ve sonucunda da çok fazla can ve mal kaybına neden olabilen doğa olaylarıdır. Her yıl Dünya genelinde ve ülkemizde birbirinden farklı afetlerin yaşandığı bir gerçek. Bu afetlerin toplum üzerindeki etkilerini de gerek yaşayarak gerek çevremizdeki kişilerin yaşadığını görerek gerekse medya yoluyla öğrenerek şahit olmaktayız (Karabulut ve Bekler, 2019). Afetler, doğal yolla yaşanan ve insan eliyle olan afetler olarak ikiye ayrılır. Ayrıca doğal yolla meydana gelen afetler de ani gelişen ve yavaş gelişen afetler olarak ayrılmaktadır (AFAD, 2019).
Doğal Afetler
Yavaş gelişen doğal afetler
- Şiddetli soğuklar
- Kuraklık
- Kıtlık vb.
Ani Gelişen Doğal Afetler
- Deprem
- Seller, su taşkınları
- Toprak kaymaları, kaya düşmeleri
- Çığ
- Fırtınalar, hortumlar
- Volkanlar
- Yangınlar vb.
İnsan Kaynaklı Afetler
- Nükleer, biyolojik, kimyasal kazalar
- Taşımacılık kazaları
- Endüstriyel kazalar
- Aşırı kalabalıktan meydana gelen kazalar
- Göçmenler ve yerlerinden edilenler vb.
Farklı süreçlerde görülebilen doğal afetler neticesinde her geçen gün daha fazla insan etkilenmekte hem biyolojik hem de psikolojik olarak zarar görmektedir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), afetlerin insanlar ve çevre üzerindeki etkilerini dört ana başlıkta ele alarak tanımlamıştır (Yavuz ve Dikmen 2015). Bu etkiler;
- Yaralananlardan, sakat kalanlardan, zarar görenlerden ve hayatını kaybedenlerden oluşan fiziksel etkiler,
- Bireylerin sosyal ve toplumsal yaşamlarını etkileyen yapı, altyapı ve tarım sistemleri gibi fiziksel hasarlardan oluşan fiziksel etkiler,
- Yaşanan zararın mali ve ekonomik sonuçlarından oluşan ekonomik etkiler
- Sağ kurtulanların afet sonrası yaşadığı fiziksel, ruhsal ve sosyal travmaların oluşturduğu sosyolojik etkiler olarak sıralanabilir
Yaşanan afet sonrası oluşan psikolojik travmalar kişinin yaşamını olumsuz etkilemekte ve ruh sağlığının bozulmasına neden olmaktadır. Öyle ki gerekli psikolojik destek sağlanmadığında bu kişiler majör depresyon gibi farklı şekillerde psikopatolojiler yaşayabilmektedirler. Ancak yaşanılan travma, ortamdaki herkesi aynı düzeyde etkilememektedir. Aynı afete maruz kalan kişiler, farklı süreçte ve farklı düzeyde etkilenmektedir. Ayrıca afetlerin olası etkileri sadece psikopatolojik değildir. Bunu yanı sıra fiziksel çevre olayları, ölümler, yaralanmalar, maddi kayıplar gibi olaylar aile ve toplum ruh sağlığını da etkilemektedir (Bullock ve Coppola, 2016; Akt: Kukuoğlu, 2018). Ayrıca afete maruz kalan bireylerin olası tepkileri afet sonrası geçen süreye göre de farklılıklar göstermektedir. Bu süreci Hacıoğlu ve arkadaşları (2002) şu şekilde açıklamıştır:
1. Psikolojik şok dönemi: İlk yirmi dört saat veya daha uzun sürebilmektedir. Bu dönemde oluşabilecek travmatik tepkiler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Ani fizyolojik uyarılma, aşırı hassasiyet ve kısıtlanma hissi,
- Mantıklı düşünememe ve karar verememe sorunları,
- Hafızada tutma ve dikkati yoğunlaştırma sorunları,
- Görünen her durumun gerçek dışı görünmesi (dissosiyasyon),
- Duyguların taşlaşması (küntleşme) ve kısa süreli şok durumu yaşanmasıdır.
2. Tepki dönemi: Olayın ardından iki ile altı gün sonrasında görülmeye başlamaktadır. Bu dönemde oluşabilecek travmatik tepkiler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Duygusal karmaşalar: Kaygı, öfke, sinirlilik, suçlama, güvensizlik, yalnız kalma korkusu duygularıdır.
- Bedensel tepkiler: Titreme, bulantı, kardiyak sorunları (çarpıntı vs.) ve yerinde duramamak temel tepkilerdir.
3. Zihinsel işlemleme ve olanları düşünme dönemi: Yaklaşık bir haftanın sonunda bu dönem başlamaktadır. Bu dönemde oluşabilecek travmatik tepkiler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Afetzede olayla ilgili konuşmak istemez.
- Kaybedilenler için yas tutulmaya başlanır.
- Üzüntü ve özlem gibi güçlü duygular yoğun olarak yaşanabilir.
- Hafıza ve odaklanma sorunları oluşabilir.
- Kişiler arası ilişkilerde öfke hali ve çatışmalar yoğun olarak yaşanabilmektedir.
4. İyileşme ve yeniden uyum dönemi: Afet olayının üzerinden fazlaca zaman geçmiştir ve artık yaşama uyum sağlama dönemi başlamaktadır. Bu dönemde oluşabilecek davranışsal tepkiler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Direnç gösterme yavaşlar ve yaşama uyum gösterme davranışları görülür.
- Duygusal iyi hissetme yaşanır ve gelecek planları kurulmaya başlanılır.
- Yaşanılan afet anıların bir parçası olur ve zihni ilk zamanlar gibi yoğun olarak meşgul etmez.
Aslında yaşanılan afetler tüm psikolojik ve fizyolojik tepkilerin yanı sıra bir kayıp ve yas sürecini de beraberinde getirmektedir. Çünkü burada hayatın tehlikede olması, bir yakınını kaybetme, maddi imkânları kaybetme gibi durumlar yaşandığı için insanlar birtakım yas tepkileri sergilemektedirler. Yas sadece bir yakınını kaybetme süreci değildir. Kişinin bağlılık kurduğu herhangi bir şeyin kaybı yas olarak nitelendirilmektedir. Birçok araştırmacı ve kuramcı yas ve kayıp konusunda çalışmalar yapmıştır. Afet sonrası yaşanan travmalar ve yas süreciyle ilgili en çok bilinen kuramsal model Kübler-Ros’un Beş Aşamalı Yas Kuramı’dır (Kübler-Ros, 1993; Akt. Kukuoğlu, 2018) . Bu kurama göre bir kaybın ardından yas tutan bireyler sırasıyla şu süreçlerden geçmektedir :
- İnkâr ve yalıtma.
- Öfke süreci.
- Pazarlık etme süreci.
- Depresyon yaşama süreci.
- Kabullenme süreci.
Bu süreç içerisinde verilen tepkiler ise:
- Duygusal tepkiler: Depresyon, umutsuzluk, kaygı, suçluluk, öfke, yalnızlık.
- Davranışsal tepkiler: Ağlama, geri çekilme ve tükenmişlik.
- Bilişsel tepkiler: Ölen kişi hakkında sürekli olarak düşünme, düşük öz güven, çaresizlik düşünceleri, konsantrasyon güçlükleri ve inkar etmek.
- Fizyolojik tepkiler: Madde kullanımı, iştah kaybı, halsizlik ve somatik şikâyetlerdir.
Doğa olaylarının etkilerini en aza indirgemek için bazı çalışmalar yapılmalıdır (Karabulut ve Bekler, 2019) :
– Okullarda afetler, afetlerden korunma ve ilk yardım gibi konulara yer verilmeli, çocukların ve ergenlerin afet farkındalıklarının arttırılması için destekleyici afet tatbikat alanları oluşturulmalıdır.
– Sosyal medya ve kitle iletişim araçları bu konularda farkındalık oluşturması açısından aktif kullanılabilir.
– Her bölgenin veya ilin afet geçmişi araştırılmalı ve yaşanabilecek riskler belirlenerek önlemler alınmalıdır.
– Afet olayı yaşandıktan sonra psikolojik destek çalışmaları yapılmalıdır.
KAYNAKÇA
- Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (2019). Afet Türleri. 10 Şubat 2020 tarihinde https://www.afad.gov.tr/afet-turleri adresinden erişilmiştir.
- Hacıoğlu M., Aker T., Kutlar T., Yaman M. (2002). Deprem Tipi Travma Sonrasında Gelişen Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri Alt Tipleri. Düşünen Adam; 15(1): 4-15.
- Karabulut D. & Bekler T. (2019). Doğal Afetlerin Çocuklar ve Ergenler Üzerindeki Etkileri. Doğal Afetler ve Çevre Dergisi. 5(2): 368-376.
- Kukuoğlu A. (2018). Doğal Afetler Sonrası Yaşanan Travmalar ve Örnek Bir Psikoeğitim Programı. Afet ve Risk Dergisi 1(1), 39-52.
- Yavuz A. & Dikmen S. (2015). Doğal Afetlerin Zararlarının Finansmanında Kullanılan
Afet Öncesi Finansal Araçlar. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi. 3-2, ss. 303-322
GÖRSEL KAYNAKÇA
- Görsel-1: https://www.hesaplamasi.net/wp-content/uploads/2017/01/do%C4%9Falafetler.png
Görsel-2:https://khosann.com/wp-content/uploads/2017/08/deprem_tahmin-deprem-geocosmo-ronald_karel-silivri.jpg
Görsel-3:http://www.gazetevatan.com/dunyada-2018-deki-dogal-afetlerin-bilancosu-agir-oldu-1237059-dunya/
Gülsüm YILMAZ
Psikolojik Danışman