BİR DÖNÜM NOKTASI: EŞ SEÇİMİ

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Hayatımız, belirli seçimler doğrultusunda oluşan bir yoldur. İçinde doğacağımız ailemiz, dış görünüşümüz gibi bazı seçimler bize ait olmasa da hayat boyu belirli seçimler yaparak hayatımızı devam ettirmemiz beklenir. Lise kazanmak, iyi arkadaşlıklar kurmak, üniversiteye gidip istediğimiz bölümü okumak, iş sahibi olmak, eş seçmek gibi. Bu seçimlere insanın hayatındaki dönüm noktaları olarak bakabiliriz. Bu yazımda önemli bir seçim olan “eş seçimi” üzerinde duracağım.

Eş seçimi, bazı kişilik kuramcılarının kuramlarında yer alan bir konu olmuştur. Havighurst bu konuyu gelişimin içerisinde ele alan bir kuramcıdır. Ona göre; yirmili yaşlarda başlayan genç yetişkinlik döneminde eş seçimi, bir gelişim görevi olarak yer almıştır. Birey bu yaşlarda kendine uygun bir eş seçimi yapamazsa bir sonraki dönemlerde de bazı konularda başarısızlık, mutsuzluk gözlenecektir (Onur, 2017). Belirli yaşa ulaşan birey, olgun bir ilişki arayışına girecek ve kendine göre bir eş seçecektir. Kendine uygun bir eş seçemeyen bireyin belirli olumsuzluklarla karşılaşması olasıdır. Bu durum eş seçiminin önemini gözler önüne serer. Bireyler; eş seçerken belirli farkındalıklara ulaşmalı, bilinçli bir seçim gerçekleştirmeliler.

Peki bu seçim nasıl olmalıdır? Eş seçiminde ilk aşama bireyin kendisini tanımasıdır. Kendi siyasi görüşü, ilgileri, değerleri, karakteri, aile yapısı, alışkanlıkları gibi özelliklerin farkında olmalıdır. Daha sonra eş adayını bu konularda değerlendirmeli, özelliklerin uyumunu göz önünde bulundurmalıdır. Özellikle sayılan özelliklerin benzer olması önem taşımaktadır. Bu nedenle tanışma aşamasında bunlara dikkat edilmelidir (Canel, 2012). Ayrıca Plotnik (2009), ilişkinin başlarında yaşanan dört önemli problemin, başarısız bir evliliğin de habercisi olduğunu belirterek bu problemlere dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bunlar: gereğinden fazla eleştirel olmak, fazla savunmacılık, çiftlerden birinin diğerini küçümsemesi ve anlaşmazlıkların çözümünden kaçmaktır. Çiftlerden birinin bu özelliklerden birine veya özelliklerin tamamına sahip olması ilişkinin uzun süreli olmayacağının göstergesidir.

Tanıma aşamasından sonra evlilik kararı alınacaksa bu karar düşünülerek verilmeli, aradaki uyum göz önünde bulundurulmalıdır. Ani evlilikler, sadece aşk veya sadece mantık üzerine kurulan evlilikler, çiftlerden birinin evliliğe hazır olmaması, evliliğin sorumluluklarını kaldırabilecek kadar olgun olmamaları, eşin ailesiyle anlaşamamak boşanmada risk faktörleri olarak sıralanabilir (Canel, 2012).

İfade edilen özellikler dikkate alınarak gerçekleştirilen evlilikler daha sağlam bir temele oturtulmuş, eşlerin öznel iyi oluşlarını da olumlu etkilemiş olur. Kublay ve Okan (2015)’ın çalışmaları da bu hipotezi doğrular niteliktedir. Evlilikte uyum arttıkça bireylerin mutluluk düzeyleri de artmaktadır.

Gerek evlilik öncesi gerekse evlilik sonrasında yaşanan ikili ilişkilerde doyumu arttırmak için eş seçiminin öneminin farkında olunmalıdır. Ayrıca evlilik öncesi veya sonrasında alınan psikolojik danışma yardımı, hem bireylerin kendilerini tanımalarına hem de problemlerini sağlıklı bir şekilde çözmelerine katkı sağlar. Psikolojik yardım dışında bu konularda gerçekleştirilen psikoeğitim programlarına, çatışma çözme stillerini ve etkili iletişimi öğrenmek adına gerçekleştirilen eğitimlere veya seminerlere katılım da önem taşımaktadır.

KAYNAKÇA

Canel, A. N. (2012). Evlilik ve aile hayatı. Ankara: Aile ve Sosyal Politikalar

Bakanlığı Yayınları.

Kublay, D. ve Oktan, V. (2015). Evlilik uyumu: değer tercihleri ve öznel mutluluk açısından incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5 (44), 25-35.

Onur, B. (1995). Gelişim psikolojisi. Ankara: İmge Kitabevi.

Plotnik, R. (2009). Psikolojiye giriş. İstanbul: Kaknüs Yayıncılık.

GÖRSEL KAYNAKÇA

GÖRSEL 1: http://pakuapsikoloji.com/esimizi-neye-gore-seceriz

GÖRSEL 2: https://serhatdamar.com/es-seciminde-yapilan-hatalar/

Şeyma KÜÇÜK

Psikolojik Danışman