Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

Her insan hayatı boyunca baş etmesi gereken sayısız olay veya sorun yaşar ve çoğunlukla da bunların üstesinden gelmeyi başarır. Ancak bazı olaylar vardır ki birey için ciddi şekilde sarsıcı olabilmekte ve birey bu olayla baş etmede zorlanabilmektedir. Hayatın doğal akışı içerisinde bir kayıp veya kayıp olabilecek bir tehdit yaşamak, sevilen birinin ani ölümü bu olaylardandır diyebiliriz(Özel ve Özkan, 2020). Sevilen birinin ölümü tüm bireyler için acı verici olduğu bilinmektedir. Hatta bu acı sadece insanlara özgü de değildir, diğer canlılar için de kayıp acı verici olmaktadır. Her birey biriciktir. Bu yüzden yaşadığı kayba verdiği tepki de kendine özgüdür. Yaşanan bu üzücü olayın yapısı, acıyı yaşayan kişinin yaşı, cinsiyeti, kültürü, kaybedilen kişiye yakınlık, ölüm şekli gibi özellikler bu farklılıkları doğurmaktadır. Kaybı sadece sevilen birinin ölümü olarak düşünmemek gerekir; iş kaybı, organ kaybı, değer verilen bazı şeylerin kaybını bunlara örnek verebiliriz (Özel ve Özkan, 2020).  Ne açıdan bakılırsa bakılsın kaybın her türlüsü acı vericidir. Aslında ölüm, insan yaşamının kaçınılmaz bir parçasıdır. İnsanoğlu yaşamı düşündüğü kadar ölümü de düşünmektedir. Yalom’a (2011) göre, yok olmanın ve yok olma korkusunun varlığı ile yaşanılması gerektiği gerçeği, hayatın en temel zorluklarındandır( Yalom,2011; Akt. Özel ve Özkan, 2020). İnsanlar bir kayıp yaşadıklarında ne yaparlar, nasıl tepki verirler? Bundan önce yasın ne olduğunu açıklamak istiyorum.

Yas; sevilen, değer verilen birinin ölümünün ardından kayıp yaşayan kişinin duygusal, bilişsel ve davranışsal olarak verdiği tepkilerdir ( Özel ve Özkan, 2020). Bireyin yas sonucunda verdiği tüm tepkiler doğal tepkiler olduğu için hastalık olarak görülmemelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi yasa verilen tepkiler kişiden kişiye değişmektedir. Bunda yası yaşayanın kişilik özellikleri, kaybettiği kişiyle yakınlığı, ölüm ile ilgili kültürel ve dini inançları, ölüm algısı, bireyin ruh sağlığı öyküsü, destek sistemi, ölüm biçimi ve sosyo-ekonomik etmenleri bu farklılıkların sebepleri olarak sıralayabiliriz. Yasa verilen tepkiler konusunda da birçok uzman tarafından farklı açıklamalar yapılmıştır. Bunlardan biri olan Elisabeth Kübler-Ross da yası ele almış ve yası şu şekilde evrelere ayırmıştır (Kübler-Ross ve Kessler 2014):

İnkar: Kişi kaybın ne olduğunu bilir, yakınının öldüğünü bilir ancak acısını hafifletmek için kabul etmeme yoluna gider. Örneğin; o kişi şehir dışına gitti, yakın zamanda gelecek gibi düşünür.

Öfke: İyileşme sürecinde yaşanan bir duygudur. Üzüntü, yalnızlık, panik gibi duygularla yüzleşmeye hazır olana kadar yaşanan bir aşamadır. Öfke, ölene( kendisini bırakıp gittiği için), kendisine ( o kişiye iyi bakamadığı için), doktorlara ( onu kurtaramadıkları için), çevresindeki diğer kişilere( kaybına yeterince üzülmedikleri için) ve Tanrıya(kendisine böyle bir acı yaşattığı için) yönelik olabilir.

Pazarlık: Bu aşamaya genellikle suçluluk ve pişmanlık duyguları eşlik eder. Birey burada durumu değiştirmek için anlaşmalar yapmaya çalışır. Aslında bu durum bireyin kaybı kabullendiğine işarettir.

Depresyon: Burada bahsi geçen depresyon ruhsal hastalık değildir. Bireyin, hayatına sevdiği kişi olmadan devam edeceği için verdiği tepkiler normaldir. Burada kişiye üzülme demek yerine desteğimizi hissettirmek önemlidir.

Kabullenme: Ölüme ilişkin duyguların çözümlendiği basamaktır. Gerçeğin kabullenildiği, yaşama devam edilmeye çalışıldığı aşamadır.

Model müzik grubunun bir albümünde de bu evreler ele alınmıştır. Albümün adı “Levlâ’ nın Hikâyesi”. Burada borderline kişilik örüntüsüne sahip ‘Levla’ adlı karakterin sevgilisi tarafından terk edilişinden sonra yaşadığı yas sürecine değinilmiştir. Yasın beş evresi albümün ilk beş şarkısında ele alınmıştır: Ağlamam Zaman Aldı, Bize Susmak Yakışır, Antidepresan Gülümsemesi, Levlâ Vazgeçti, Sen Ona Âşıksın (Pulat, Akyüz ve Akçakaya, 2019).

Ölüm, sadece verilen bu tepkilerden ibaret değildir. Törenler, inançlar vs. yüzünden sosyo-kültürel bir olaydır diyebiliriz aslında. Cenaze törenleri bizim kültürümüzde duygularımızın dışavurumu, kaybedilen kişiye hak ettiği bir uğurlama yapma, onu son yolculuğunda yalnız bırakmama gibi sebeplerden ötürü önem arz etmektedir. Peki son zamanlarda içinde bulunduğumuz bu Covid-19 salgın sürecinde yaşanan kayıplarda, ölen kişilerin yakınları neler hissetmektedirler?

Koronavirüs salgını, bazı alışkanlıklarımızın, günlük rutinlerimizin değişmesine sebep olduğu için bu olumsuz durum doğal olarak cenaze ritüellerine de yansıdı. İnsanlar bu süreçte sevdiklerini eskisi gibi defnedemez, sevdiklerinin, akrabalarının cenaze törenlerine rahatlıkla katılamaz oldular. Özellikle başlangıçta cesetlerin hızla gömülmesi hatta bazı ülkelerde cesetlerin topluca gömülmesi veya yakılması gibi haberler, virüsün yarattığı korku ve kaygı daha da artırmış oldu. İnsanlar bu süreçte ölmekten, özellikle de ölürlerse bu şekilde gömüleceklerinden korkmaya başladılar. Sevdiklerini kaybeden bireyler ise kaybettiği yakınını törensiz, vedasız hatta duasız gönderdiklerine dair üzüntü, acıma, suçluluk, kızgınlık, öfke, korku gibi karmaşık duygular yaşamaktadırlar (Aşkın, 2020).

Kayıp yaşayan bireylere yaşadıkları bu zorlu süreçte destek olmak çok önemlidir. Onların her koşulda yanlarında olacağımızı bilmeleri kendilerini bir nebze de olsa iyi hissetmelerine sağlayacaktır. Y. Özel ve B. Özkan (2020), bu konuda şunları belirtmiştir: Kişinin yasını yaşamasına izin verilmeli, yaşadığı tüm duyguların ve verdiği tüm tepkilerin bu süreçte normal olduğu unutulmamalıdır. Hatta bireyin duygularını ifade edebilmesi için özel ortam sağlanmalıdır. Kabullenme ve destekleyici bir ortam sağlama, kişinin duygularını paylaşmasında oldukça önemlidir. Bu süreçte terapötik dokunmayı kullanın. Yas tutan kişiye dokunmak oldukça destekleyici olabilmektedir. Birey patolojik yas yaşıyorsa bir uzmandan profesyonel destek almalıdır ( Özel ve Özkan, 2020).

KAYNAKÇA

  1. Aşkın R. (2020). Pandemide yol almak. Erişim adresi: https://www.ticaret.edu.tr/uploads/haberler/1347/Pandemide%20Yol%20Almak.pdf
  2. Kübler-Ross E, Kessler D (2014) On Grief and Grieving: Finding the Meaning of Grief Through the Five Stages of Loss. New York, Scribner.
  3. Özel Y. ve Özkan B. (2020). Kayıp ve Yasa Psikososyal Yaklaşım. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 12(3):352-367
  4. Pulat F., Akyüz G. ve Akçakaya Ü. (2019). Yas Bahçesinde Beş Gün: Levlâ’ nın Hikâyesi (Bir Borderline Kişilik Yapılanmasının Yas Süreci). Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi. 2(3): 1-13.

GÖRSEL KAYNAKÇA

Görsel-1: https://www.adeldanismanlik.com/yas-sureci-ve-yas-surecinin-evreleri/

Görsel-2: https://www.sivilsayfalar.org/2020/05/10/yasanmayan-yas-sureci-uzun-vadede-problemlere-neden-olur-2/

Gülsüm Yılmaz

Psikolojik Danışman