Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Günümüzde sağlık alanındaki bilimsel gelişmeler sonrası yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin bulunması, halk sağlığının iyileştirilmesi, doğumdaki ölüm oranlarının düşmesi, yaşam standartlarının iyileşmesi ile birlikte ortalama yaşam süresi giderek artmaktadır. Haliyle yaşam süresinin uzaması, yaşlı nüfusun genel nüfusa oranını yükselmektedir.

İnsan yaşamının son gelişim evresi olan yaşlılık döneminde fiziksel olarak gerileme, biyolojik, bilişsel kapasitede azalma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Artan yaşlı nüfus ile birlikte ekonomik, sosyal, psikolojik, kültürel boyutta pek çok sorun gündeme gelmektedir. Endüstri öncesi toplum, insan enerjisinin yoğun olarak kullanılan, uzmanlaşması az olan ve geleneksel geniş ailelerden oluşmaktadır. Bu toplumlarda kuşaklar arası bilgi aktarımının önemli bir aracı olan sosyalizasyon sürecinde yaşlılara geleneğin aktarımını yapan kişiler olarak değer verilirdi. Sanayi devrimiyle uzmanlaşmanın artması, insan gücünün önemini giderek kaybetmesi, insan bilgisi -tecrübesi- yerine bilimsel bilginin öneminin artması ve toplumsal değişme ile birlikte toplumda yaşlıya atfedilen değer yargılarının değişmesine neden olmuştur. Kadınların da çalışma hayatına katılımı aile içindeki rol ve görevlerde değişikliklerine neden olmuştur. Bu durum özellikle sanayileşme hızı yüksek olan toplumlarda görülmeye başlanmıştır.

Gelişmiş ülkelere bakıldığında 2020 yılı itibariyle Avrupa ve Uzak Asya ülkelerinin yaşlı olduğunu görülmektedir. Dünyanın 65 ve üzeri nüfus oranı 9,3 iken Türkiye’nin 9,1 oranında ve yaşlı ülke sınıfındadır. Nüfus projeksiyonlarına bakıldığında Avrupa ülkelerinin bir asırlık yaşlanma seviyelerine Türkiye çeyrek asırda ulaşacaktır. Yani politik bir söylem olarak öne sürülen Türkiye genç bir ülkedir söylemi istatistiksel olarak anlamsızdır. Ayrıca şuan ki yaşlı profilimize bakıldığında yaşlıların %20’si okuma yazma bilmemekte, %18’i tek kişilik hanelerde yaşamakta (tek kişilik hanelerde yaşayanların ¾’ü kadın), emekli maaşının yetersizliği, yaşlıların %10’u 2022 sayılı kanun kapsamında verilen yaşlılık maaşı ile hayatını idame ettiği göz önüne alınırsa bunların ciddi bir sosyal sorun olduğu görülecektir.

Yaşlılık, yaşlanma gibi konular hakkında çalışmalar yapan profesyoneller için yukardaki bilgiler bilinen bir gerçek iken Covid-19 salgını ile birlikte yaşlılarımızın durumları toplum ve sosyal politika yapıcıları nezdinde daha da görünür hale gelmiştir. Yaşlıların hafızalarda yer etmiş haliyle olmadığı, her yaşlının biricik olduğu, her yaşlının farklı ihtiyaçlarının bulunduğu gözlemlenmiştir. Pandemi sürecinde VEFA Sosyal Destek gruplarında sadece kamu personellerine görev verilmesi eksik bir uygulamadır. Yaşlılarla temasın arttığı bu hizmetlerde gönüllülere yer verilerek hem yaşlıların ihtiyacının giderilmesi hem de gönüllülerin hafızalarına yer etmiş yaşlı imgesi güncellenebilir, yaşlılara yönelik önyargılar azaltılabilir. Çoğu il ve ilçede sadece kamunun işin içinde olması, yapılan hizmette psikososyal ihtiyaçların yok sayılması, yapılan desteğin sadece market alışverişi ve bankamatik işlevi görmenin ötesine geçirememiştir. Yaşlılığın emeklilik sonrası bir dönem olmadığı gerçeği gözden kaçırılmaktadır. Yaşlılara yönelik yasaklamalar ve yaşlılara yönelik VEFA destek gruplarının oluşturulması sonrasında 65 yaş ve üzerinde olan bireylerin sık sık dışarıda görülmesine çok tepki gösterilmiş, sosyal medyada linç edilmiş, hatta onlar-yaşlılar- sorumsuzlukla suçlanmıştır.

Pandemi sürecinde öncelikle yaşlılara yönelik oluşturulan Vefa Sosyal Destek Grubu vb. oluşumlar ile yaşlılara yönelik yapılan çalışmaların ve yaşlılarla temasın yeniden artması yaşlılık ve yaşlanma üzerine düşünmeyi sağlayacaktır. Yaşlılığa ve yaşlanmaya yönelik olarak bu yazı bir giriş niteliğindedir. Huzurevi, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin hepsinin dolu olduğu ayrıca her birinde sıranın bulunduğu, modern ailelerde yaşlılara yer olmadığı, yaşlıların evde oturması gereken bireyler olduğu, aileye ve devlete yük olarak görüldüğü, yaşlının üretken olmayacağı önyargılarının bulunduğu gerçeği varken Türkiye’de yaşlıların durumu üzerine daha çok çalışma yapılmalı, üzerine düşünülmelidir.

Muhammet KİREMİTCİ

                                                                                                 Sosyal Hizmet Uzmanı 

Görsel Kaynak

SHUDER Konya Şubesi 2020 Masa Takvimi Görselli- Çizen Beyza Albayrak(Sosyal Hizmet 4. Sınıf Öğrencisi)