Günümüzde eğitim sisteminde bazı problemlerin var olduğu bilinmektedir. Bu problemlerden en önemlisi ve en tehlikelilerin birisi de sosyal hizmet mesleğinin eğitiminin açık öğretim fakülteleri aracılığıyla verilmesidir. Sosyal sorunlarla mücadele eden sosyal hizmet uzmanlarının iyi kurgulanmış bir eğitim sürecinde nitelikli eğitim alması oldukça önemlidir (Erbay ve Sevin, 2013). Sosyal hizmet eğitimini bu şekilde vermeye çalışmak, eğitiminin doğasına ve niteliğine zarar vermektedir (Alptekin, Topuz ve Zengin 2017).
2019-2020 öğretim yılı verilerine göre sosyal hizmet açık öğretim lisans programına kayıtlı olan öğrenci sayısı Anadolu Üniversitesi’nde 5594, Atatürk Üniversitesi’nde 8018’dir. (https://yokatlas.yok.gov.tr/lisans-bolum.php?b=49010 Erişim: 03.06.2021). Sosyal hizmet açık öğretim ön lisans programlarında ise İstanbul üniversitesinde 18510, Atatürk Üniversitesinde 15507, Anadolu Üniversitesi’nde 163741 kayıtlı öğrenci bulunmaktadır (https://yokatlas.yok.gov.tr/onlisans-program.php?b=19540 Erişim: 03.06.2021). Örgün eğitim ile açık öğretim fakültesinden mezun olan sosyal hizmet uzmanları arasında hukuki boyutta bir farklılık olmasa da bu konu mesleki yeterliliğin sağlanması açısından tartışılmalıdır (Yiğit, 2020). Hak temelli yaklaşımı benimseyen, insan hakları mesleği olan, insana insan olduğu için değer verme felsefesiyle hümanist uygulamalar yapan sosyal hizmet disiplininin (Zengin ve Altındağ, 2016) eğitimini insanlarla etkileşim halinde olmadan, açık öğretim modeli ile vermek gerçekten uygun mudur? Uygulama yapmadan, yalnızca test çözerek, ders notlarını okuyarak teorik bilgilere ulaşan bir öğrencinin mezun olduktan sonra müracaatçılarla bire bir karşılaştığında mesleğin amacına, etik, ilke ve sorumluluklarına uygun müdahaleler gerçekleştirebileceğini düşünmek biraz ütopik değil midir? Toplumun en hassas gruplarıyla (çocuk, yaşlı, kadın, göçmen, engelli vb.), kompleks vakalarla çalışan meslek elemanlarının açık öğretim programıyla eğitim alması gerçekten göz yumulabilecek bir durum mudur? Tüm bu sorulara cevap bulmak aslında kolaydır. Ulusal ve uluslararası literatüre bakıldığında, sosyal hizmet eğitiminin uzaktan verilmesi durumunda ortaya büyük ve kalıcı hasarların çıkabileceğini görmek mümkündür.
Uzaktan eğitimde hem eğitimci için hem öğrenci için farklı sorunlar, engeller bulunmaktadır (Kaya, 2020; Bilgiç, Doğan ve Seferoğlu, 2011; Elcil ve Şahiner, 2013). Uzaktan eğitim; olası yanlış anlaşılmaları engellememesi (Dinçer, 2016), derslerin sadece teoriyle sınırlı kalması, uygulama yapılması gereken derslerin yapılamaması, denetimin yeterli olmaması (Özköse, Arı ve Çakır, 2013), öğrencilerde yalıtılmışlık hissi meydana getirmesi (Durak, 2017), etkileşim için sınırlı fırsat sunması (Woo, Evans, Wang ve Pitt-Catsouphes, 2021), iletişimle ilgili engelleri barındırması (Elcil ve Şahiner, 2013) sebepleri ile özelikle uygulamalı bir bilim olan, dezavantajlı gruplara yönelik müdahaleler geliştiren sosyal hizmet mesleği açısından bir çok riskli duruma davetiye çıkarmaktadır.
Sosyal hizmet uzmanlarının mikro, mezzo ve makro boyutta riskli gruplarla çalışmalar yaparken profesyonel yetkinliğe sahip olması gerekmektedir. Diğer yandan müracaatçı öznesi olan her risk grubunun da profesyonel hizmet alma hakkı bulunmaktadır. Profesyonel olarak müdahale edilmeyen vakaların daha kompleks sorunlara yol açması kaçınılmazdır (Karataş, 2011). Aktay’ göre (2002), internet aracılığıyla kazanılan bir diplomayı diğerleri ile eşit olarak görmek mümkün değildir (akt., Gökçe, 2008). Sehman ve Yolcuoğlu’nun (2020) “Açık öğretim Sosyal Hizmet Bölümü Mezunlarının Gözünden Türkiye’de Sosyal Hizmet Eğitiminin İşlevselliği” çalışmasında açık öğretim sosyal hizmet mezunu 343 kişiye ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda araştırmaya katılanların %13,1’inin kendilerini mesleki anlamda yeterli hissettikleri, %45,2’inin kendilerini mesleki anlamda yetersiz hissettiklerini, %41,7’ının ise kısmen yeterli hissettiği görülmüştür. Ayrıca araştırmada açık öğretim sosyal hizmet programının öğrenim hedeflerinin güncel ihtiyaçları karşılamadığı, katılımcıların almış oldukları süpervizyon desteğini yeterli görmedikleri, öğrencilerin öğrenim gördükleri süre zarfında seminer, konferans, panel gibi ihtiyaçları karşılayamadıkları, mezun oldukları diploma programında akademisyenlerin yeterli olmadığı sonuçlarına da ulaşılmıştır. Bu araştırma sonuçları açık öğretim sosyal hizmet programının yetersiz olduğunu, sosyal hizmette nitelikli eğitimin önünde adeta bir bariyer sayılabileceğini ve bu eğitimin küresel standartlara uymadığını göstermektedir.
Tüm bunlardan dolayı özellikle uygulamalı bilimlerde örgün eğitimin önemli olduğu kabul edilmelidir (Devran ve Elitaş, 2017). Örgün eğitime alternatif şeklinde nitelendirilmemesi gereken uzaktan eğitim (Elcil ve Şahiner, 2013), öğrencinin niceliksel olarak artışını sağlarken niteliğini azaltmaktadır (Özköse, Arı ve Çakır, 2013). Unutulmamalıdır ki mesleki yetkinlik için bilgi, beceri ve değerlerin bir arada verildiği nitelikli bir eğitim mecburidir (Yiğit, 2020). Açık öğretim yoluyla sosyal hizmet eğitimi vermenin, mesleki değeri düşürmekten, meslek elemanlarının niteliği azaltmaktan başka bir fonksiyonu yoktur. Eğer acil şekilde bu duruma müdahale edilmezse, yakın gelecekte mezunların örgün eğitimden ziyade açık öğretim mezunu olması sebebiyle müracaatçıların da çok ciddi bir tehlikeler yaşayacakları aşikardır (Alptekin, Topuz ve Zengin, 2017; Sehman ve Yolcuoğlu, 2020; Karataş, 2011). Sosyal hizmet müdahalelerini herkesin yapabileceği basit müdahaleler olarak görmekten acilen vazgeçilmesi gerekmektedir. Sosyal hizmet disiplininde akla, bilime ve etiğe uygun müdahaleler yapılabilmesi yalnızca örgün eğitim yolu ile mümkündür. Açık öğretim sosyal hizmet mezunlarını sahaya göndermek, kırılgan/hassas gruplara müdahale yaptırmak; ehliyet kursunda yazılı sınavı geçen sürücü adayını, sürüş eğitimi vermeden trafiğe çıkarmaya benzemektedir. Nasıl ki bu durum kabul edilemezse ve trafikte insan hayatını direkt olarak tehlikeye atmak demekse, sosyal hizmet eğitiminde açık öğretim modeli de doğrudan müracaatçıların hayatlarını tehlikeye atmaktadır. İşte bu yüzden sosyal hizmet mesleği için AÖF demek, hem meslek için hem mesleğin hizmet sunduğu müracaatçı grupları için saatli bir bomba demektir. Patlayan saatli bombanın etkisini görmek için illa ki makro boyutta büyük yıkımlara mı şahit olmak gerekmektedir? Kesilecek olan kırmızı kablo nettir: AÖF sosyal hizmet programı kapatılmalıdır. Ülkemizin geleceği ve müracaatçıların yüksek yararı için, başta sosyal hizmet olmak üzere ruh sağlığı alanında hizmet veren hiçbir mesleğin açık öğretim modeli ile eğitim almasına izin verilmemelidir.
Kaynakça
Alptekin, K., Topuz, S., ve Zengin, O. (2017). Türkiye’de sosyal hizmet eğitiminde neler oluyor?. Toplum ve Sosyal Hizmet, 28(2), 50-69.
Bilgiç, H. G., Doğan, D., ve Seferoğlu, S. S. (2011). Türkiye’de yükseköğretimde çevrimiçi öğretimin durumu: İhtiyaçlar, sorunlar ve çözüm önerileri. Yükseköğretim Dergisi, 1(2), 80-87.
Devran, Y., ve Elitaş, T. (2017). Uzaktan Eğitim: Fırsatlar ve Tehditler. AJIT-e: Bilişim Teknolojileri Online Dergisi, 8(27), 31-40.
Dinçer, S. (2016). Bilgisayar Destekli Eğitim ve Uzaktan Eğitime Genel Bir Bakış. Adana, Seyhan, Türkiye.
Durak, G. (2017). Uzaktan Eğitimde Destek Hizmetlerine Genel Bakış: Sorunlar ve Eğilimler. Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi, 3(4), 160-173.
Elcil, Ş., ve Şahiner, D. S. (2013). Uzaktan eğitimde iletişimsel engeller. Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, 6(1), 21-33.
Erbay, E., ve Sevin, Ç. (2013). Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet 4. Sınıf Öğrencilerinin Eğitim Süreçlerine ve Gelecekteki Meslek Yaşamlarına İlişkin Görüşleri. Toplum ve Sosyal Hizmet, 24(1), 25-40.
Gökçe, A. T. (2008). Küreselleşme sürecinde uzaktan eğitim. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, (11), 1-12.
Karataş, K. (2011). “Türkiye’de Sosyal Hizmet Eğitiminin Güncel Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme”. 50.Yılında Türkiye’de Sosyal Hizmet Eğitimi: Sorunlar, Öncelikler ve Hedefler: Sosyal Hizmet Sempozyumu 2011 (Yayına Hazırlayanlar: Vedat Işıkhan, Tarık Tuncay, Ercüment Erbay), Sosyal Hizmet Araştırma ve Geliştirme Derneği, Ankara.
Kaya, S. (2020). Zorunlu Uzaktan Eğitimde Karşılaşılan Sorunlar: Öğretim Elemanı ve Öğrenci Görüşleri. VIIth International Eurasian Educational ResearchCongress, 10-13.
Özköse, H., Arı, S., ve Çakır, Ö. (2013). Uzaktan Eğitim Süreci için SWOT Analizi5. CICE 2013.
Sehman, H., ve Yolcuoğlu, İ. (2020). Açıköğretim Sosyal Hizmet Bölümü Mezunlarının Gözünden Türkiye’de Sosyal Hizmet Eğitiminin İşlevselliği. Sosyal Politika Dergisi, 1(1), 12-26.
Woo, B., Evans, K., Wang, K., ve Pitt-Catsouphes, M. (2021). Online and Hybrid Education in a Social Work PhD Program. Journal of Social Work Education, 57(1), 138-152.
Yiğit, T. (2020). Türkiye’de sosyal hizmet eğitimine yönelik öğrenci tercih eğilimleri üzerine istatiksel bir çalışma. Journal of Social and Humanities Sciences Research, 7(51), 511-532.
Yükseköğretim Program Atlası, https://yokatlas.yok.gov.tr/lisans-bolum.php?b=49010 Erişim: 03.06.2021).
Yükseköğretim Program Atlası, https://yokatlas.yok.gov.tr/onlisans-program.php?b=19540 Erişim: 03.06.2021).
Zengin, O., ve Altındağ, Ö. (2016). Bir İnsan Hakları Mesleği Olarak Sosyal Hizmet. Toplum ve Sosyal Hizmet, 27(1), 179-190.
Aliye Beyza BAYYAR
Sosyal Hizmet Uzmanı
Yüksek Lisans Öğrencisi