İntihar Davranışı[1]
İntihar davranışına yönelik -yaygın olarak kabul edilen- bilimsel manada ilk çalışmalar Durkheim’in 1897 yılında yayımladığı “Le Suicide (İntihar)” isimli eseri ile başlamıştır. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren hareketlenen bilimsel faaliyetler 1950’li yıllardan itibaren ABD ve Avrupa’da açılan intiharı önleme merkezleriyle hız kazanmıştır (Alptekin, 2008).
İntihar denilince genellikle ölümle sonuçlanmış intihar davranışı akla gelmektedir. Ancak intihar davranışı düşünce ile başlayıp bir dizi davranış örüntüleri şeklinde ortaya çıkan bir sürecin sonucudur (Eskin, 2003). İntihar davranışının ruh sağlığı profesyonelleri tarafından bir süreç olarak ele alınması, intihar olgusunu anlamada ve önleme çalışmalarında önemli bir husustur.
İntihar Davranışının Sınıflandırılması
Psikodinamik ve sosyodinamik unsurları da içerisinde barındıran kompleks bir olgu olan intihar davranışının sınıflandırılması hem intihar olgusunun anlaşılmasında hem de önleme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir noktadır. Bu bağlamda bugün intihar bilimciler tarafından en çok kabul gören sınıflama olan Beck Komitesi sınıflamasına göre intihar davranışı (1)tamamlanmış intihar, (2)intihar girişimi ve (3)intihar düşüncesi olmak üzere üç ana davranıştan oluşmaktadır (Maris, 1992; akt., Eskin, 2003).
Tamamlanmış İntihar
Tamamlanmış intihar en genel manada sonucu ölümle sonuçlanan intihar davranışı şeklinde tanımlanabilir. Tamamlanmış intihar kavramı yaygın olarak “intihar/özkıyım” olarak da adlandırılmaktadır. Durkheim’in intihar tanımı, sonucunda ölüm olduğunu bilerek olayın kurbanı tarafından girişilen olumsuz eylemin doğrudan veya dolaylı olarak meydana getirdiği her ölüm şeklinde özetlenebilir (Odağ, 2002). Durkheim’in değerlendirmesine göre intiharlar bir yandan bireyin ya toplumla aşırı bütünleşmesi (elcil intihar) ya da yetersiz bütünleşmesi (bencil intihar) sonucu oluşmakta; bununla birlikte toplumsal düzenin ya yetersiz (anomik intihar) ya da aşırı düzenli olması (kaderci intihar) da intihara neden olabilmektedir (Alptekin, 2008).
İntihar Girişimi
İntihar girişimi kavramının tanımında karmaşa ve güçlüklerin olduğu görülmektedir (Berman ve Jobes, 1997). İntihar girişimi kavramı genellikle sonuçlandırılmamış yani sonucu ölümle sonuçlanmamış intihar davranışı şeklinde tanımlanmaktadır. İntihar girişimi; ölüm niyeti taşıyan eylemin ölümle sonuçlanmadan yarıda kalması, böylece girişimin sonuçsuz kalması ve yaşamın kurtulması olarak ifade edilebilir (Volant, 2005). Dayanılmaz acılar, engellenmiş gereksinimler, yeni bir arayış, sosyoekonomik sebepler, psikososyal sorunlar (Odağ, 2002) gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak gerçekleştirilen intihar girişimi taşıdığı mesajlar itibariyle ruh sağlığı profesyonelleri tarafından özellikle incelenmesi gereken bir durumdur. İntihar girişimini tamamlanmış intihardan ayıran en önemli mesajlardan birisi ‘yardım çağrısı’ faktörüdür. Bu yardım çağrısı iyi anlaşılıp bireyi intihara sürükleyen psikososyal sebeplerin ortaya konulması hususu oldukça önemli bir konudur.
İntihar Düşünceleri
Davranışın belirlenmesinde en temel unsurlardan birisi de bireyin düşünce sistemidir. Bundan dolayı davranışların değerlendirilmesi için kişilerin düşünce yapılarının da bilinmesi önemlidir. İntihar düşünceleri; intihar etmeye ilişkin olarak kişinin zihnine takılan veya kişinin intihara yöneliminde etkili olan tüm düşünceleri kapsamaktadır (Alptekin, 2008). Stauffer, (2004) intihar düşüncelerini gelecekteki bir intiharın önceden, gerçekdışı bir şekilde kurgulanması ve üzerinde düşünülmesi olarak değerlendirmektedir. Düşüncenin sıklığı, yoğunluğu ve süresi düşüncenin şiddetinin belirlenmesinde önemli faktörlerdendir (Goldsmith, Pellmar, Kleinman ve Bunney, 2002; Spirito ve Lewander, 2004).
İntihar eyleminde bulunan pek çok kişide düşünce kalıplaşma ya da kategorileşme eğilimindedir. Genellikle düşünceler ‘ya- ya da’ kalıpları arasındaki dar bir alana sıkışmış kategorisel bir görünümdedirler. Ölümü tek kurtuluş olarak görme bu kategorisel düşüncenin en tehlikelisidir (Odağ, 2002). İntihara götürecek düşüncelerin uzun süre kaybolmadığını, inatçı ve şiddetli olduğunu vurgulayan Odağ (2002)’a göre intihar düşünceleri aşağıda belirtilen üç önemli niteliğe sahiptir:
- İntihar düşünceleri her şeyden önce yaklaşan bir “tehlikenin habercileri”dir. Özellikle kişilerin bu düşüncelerini “atamadıklarını”, “onlardan kurtulamadıklarını”, “onların inatla sürdüklerini” söylemeleri onlarla hemen bir görüşme yapılmasını zorunlu kılar.
- İntihar düşünceleri birdenbire ya da yavaş yavaş ortaya çıkabilirler. Yavaş yavaş gelişenlerin giderek şiddetlerini artırdıkları görülür.
- İntihar düşünceleri bir tehlikenin olduğu kadar bilinçdışı bir çatışmanın, ruhsal ögelerdeki dengesizliğin ciddi ruhsal bir sorunun da habercisidir (Odağ, 2002).
“İntihar ve intihar girişimi, iki farklı davranış biçimi midir?” Bir sonraki yazımızda bu soruya yanıt arayacağız.
Kaynakça
Alptekin, K. (2008). Sosyal hizmet bakış açısından genç yetişkinlerde intihar girişimlerinin incelenmesi: bir model önerisi (Yayımlanmamış doktora tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Berman, A. L. ve Jobes, D. A. (1997). Adolescent suicide: Assesment and intervention. Washington: American Psychological Association.
Eskin, M. (2003). İntihar: açıklama, değerlendirme, tedavi, önleme. Ankara: Çizgi Tıp Yayınevi.
Goldsmith, S. K., Pellmar, T. C., Kleinman, A. M. ve Bunney, W. E. (2002). Reducing suicide: A national imperative. Washington, DC: National Academies Press.
Odağ, C. (2002). İntihar (özkıyım): tanım-kuram-sağaltım (2. Baskı). İzmir: Halime Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Vakfı Yayınları.
Spirito, A. ve Lewander, W. (2004). Assesment and disposition planning for adolescent suicide attempters treated in the emergency department. Clin Ped Emerg Med, 5, 154-163.
Stauffer, M. D. (2004). From Seneca to suicidology. D. Capuzzi (Ed.) Suicide across the life span: Implications for counselors (pp. 3-37). Alexandria, VA: American Counseling Association.
Volant, E. (2005). İntiharlar Sözlüğü. (T. Ilgaz, Çev.) İstanbul: Sel Yayıncılık.
[1] İntihar olgusunun sosyal hizmet bağlamında tüm boyutlarıyla ele alınacağı yazı dizisinin ikinci yazısıdır.
Ahmet TÜRK
Sosyal Hizmet Uzmanı