Geçmişten Günümüze İnsani Yardım

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

İnsani yardım eylemi, hak odağında sadece insan olmasından kaynaklı bireye ve yaşadığı çevreye dair yapılan yardım ve çalışmalardır. Her insanın yardım alma ve yardım etme hakkı bulunmaktadır. Bu bağlamda düşünüldüğünde insani yardım bireysel bazda olacağı gibi devletler ve uluslararası boyutta da olabilir. Özellikle savaş ve doğal afet gibi olguların insanlara verdiği yıkıcı zararı önlemek, gelişmemiş ülkelerde var olan yoksulluk, iç çatışma gibi durumların etkilerini azaltmak adına uzaktakine yardım anlayışı insani yardım kavramını şekillendirmiştir. Bu döneme baktığımızda insani yardımın bireysel bir eylemden ziyade uluslararası arenada önemli anlamları olan yardımlar bütünü olduğunu görmekteyiz.

İnsani yardımın tarihine bakıldığında alanın sistematik hale gelmesini sağlayıcı adımların Avrupa’daki hayırseverler tarafından atıldığını görmekteyiz. Bu kişiler özellikle yoksulluk, kölelik, savaş gibi olguların insanlar üzerinde olumsuz sosyal sonuçlar doğurduğunu  belirterek karşı hareket oluşturmaya başlamışlardır. Sonrasında ise insani yardım hareketleri farklı anlayışlar çerçevesinde toplanmıştır. Bu anlayışları dini yaklaşımlar, Dunantist  İnsanilik ve Wilsoncu İnsanilik olarak sınıflandırabiliriz. Dunantist İnsanilik, başında Henry Dunant’ın bulunduğu bir insani yardım anlayışıdır. Dunantistler belirli ilkeler ardında insani yardım faaliyetlerini gerçekleştirirler. Bunlar ayrım gözetmeme, bağımsızlık, güçlendirme, tarafsızlık, insanilik ilkeleridir. İnsaniliğin içine siyasi konuları karıştırmak istemezler ve politikleşmekten sakınırlar. Wilsoncu insanilik ise Amerikan STK’larının hem insani yardım sağlayarak hem de Amerikan özlemlerini ve değerlerini ilerletme amacı çerçevesinde yapılan yardım anlayışıdır. Politik bir yapısı olan anlayıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Marshall Planı sırasında dünyaya en iyi şekilde yardım edebileceğini düşünen ABD Başkanı Woodrow Wilson’dan adını almıştır (Hunt, 2015). Bu anlayış ile kurulan Amerikan’ın en önemli STK’larından CARE, İkinci Dünya Savaşı’ndan olumsuz etkilenen Avrupalılara CARE paketleri göndermiştir. Wilson anlayışının o yıllarda insani yardım anlayışıyla paralellik gösterdiği düşünülmüştür (Stoddard, 2003). Dini yaklaşım ise özellikle misyonerlik anlayışından evrimleşmiştir. Catholic Relief Services gibi insani yardım kuruluşları dini ve sosyal hayatı birbirine bağlayan programlar aracılığıyla insani yardımlarını yürütürler (Stoddard, 2003). Bu yaklaşımlar birbirinden farklı da olsa temelde Dunantist anlayışın ilkelerine göre hareket ederler.

Barnett, insani hareketin gelişimini üç dönemde sınıflandırmıştır. 1800’lerle başlayıp 1945’lere kadarki süreç insani yardımın kapsamının belirlendiği (Cenevre Sözleşmeleriyle), STK’ların kurulup uzak ülkelere yardımların yapılmaya başlandığı, yapılan yardımların küçük ölçekte olduğu ve bir sistem olmadan yapıldığı bir dönemdir. ICRC, Save The Children, CARE gibi insani yardımda önemli kuruluşlar kurulmuş ve yapılanmıştır. Bu dönemden sonra özellikle 2. Dünya Savaşı’nın insani yardımı şekillendirmesinde büyük etkisi olmuş ve insanilikte yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde devletlerin insani yardıma yöneldiğini, yardım organizasyonlarına katılma ve yardımları teslim etme faaliyetlerinde öncü isteklerini görmekteyiz. İnsani yardım kuruluşları ile devletler birbiriyle bağımlı hale gelmeye başlamıştır (Barnett, ?). Bu dönemde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin imzalanması BM’nin insani yardım alanında etkin rol üstlenmesine sebep olmuştur. Dünyada birçok olumsuzluklara cevap vermek amacıyla BM, insani yardım kapsamına giren alt birimler oluşturmuştur. 1946’da BM Gıda ve Tarım Örgütü,  1946 BM Çocuklara Yardım Fonu gibi birimler örnek verilebilir. Özellikle 1951’de Rus devrimi sonrası kurulan Rus Mülteciler Yüksek Komiserliğinin BM Mülteciler Yüksek Komiserliğine dönüşmesiyle insani yardımın etkin faydalanıcıları olan mülteciler için merkez bir kuruluş olmuştur (Örgel, 2018). Şu anda dünyadaki tüm mültecilerin sorumluluğu BM Mülteciler Yüksek Komiserliğindedir. Neoliberalleşme ile başlayan üçüncü dönemde ise insani yardım kavramı politika ile bağdaşlaşmış ve devletler yapılan insani yardımları politika çerçevesinde uygulamaya koymuşlardır. İnsan yardımın üçüncü döneminde özellikle devletler arasında yaşanan gerilimlerle yerinden edilen insanlar farklı ülkelere sığınmış ve dünyada önemli oranda bir göç hareketi meydana gelmiştir. Yaşanan savaşların uzaması sebebiyle sığınmacı veya mülteci statüsündeki kişilerin uzun süreli sığındıkları veya göç ettikleri ülkede bulunması ev sahibi ülkelerin uzun süreli bir insani yardım çalışmaları yapmalarına sebebiyet vermiştir. Ev sahibi ülkeler yapılan çalışmaların etkinliğini ve kalıcılığını arttırmak için insani yardım temelinde politikalar üretmeye başlamıştır. Örnek olarak Suriye insani krizi ile başlayan göç hareketinden en çok etkilenen ülke olarak Türkiye 2011 yılından itibaren eğitim, sağlık, sosyal alanda birçok politikalar yapmıştır. Eğitim alanında Geçici Eğitim Merkezlerinin kurulması, sağlık alanında Göçmen Sağlığı Merkezinin kurulması yapılan çalışmalara örnek olarak verilebilir (Yılmaz, 2019). İnsani yardımın son dönemine denk gelen günümüzde, yapılan çalışmalar yardıma ihtiyacı olan gruplar için etkili olmakla birlikte devletler ve ilgili kurumlar tarafından güncellenmeye devam edecektir.

Kaynakça

Barnett, M. (?). Empire of Humanity.

Hunt, J. P. (2015). Humanitarian Action.

Örgel, F. (2018). İNSANİ YARDIM ÇALIŞMALARI VE ULUSLARARASI POLİTİKALAR.

Yılmaz, V. (2019). The Emerging Welfare Mix for Syrian Refugees in Turkey: The Interplay between Humanitarian Assistance Programmes and the Turkish Welfare System.

Esra Liya Özsoy

Sosyal Hizmet Uzmanı