EYVAH, ÇOCUĞUM ALTINI ISLATIYOR!

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Halk arasında “alt ıslatma/altına işeme” olarak anılan ve literatürde de “istem dışı idrar kaçırma hastalığı” olarak tanımlanan enürezis, etiyolojisi kesin olarak belirlenemeyen ve tedavisi konusunda çeşitli yöntemlerin bulunduğu bir sağlık problemidir. Enürezis, her toplumda ve her yaş grubundan çocuklar arasında görülebilen; çoğu zaman ebeveynleri kızdıran yahut üzen ve çocukta utangaçlığı/çaresizliği tetikleyen karmaşık bir problemdir. Tıp açısından enürezis; çocukların mesane kontrollerine sahip olmaları gereken yaşta, söz konusu kontrolleri gerçekleştirememeleri anlamına gelmektedir (Bozlu ve diğ., 2002). Şayet çocuğunuz yaşı uygun olduğu halde, bir ay içerisinde bir defadan daha fazla sayıda olmak üzere istem dışı idrar kaçırma problemi yaşıyorsa enürezis rahatsızlığına yakalanmış olması son derece muhtemeldir.

Sağlıklı mesaneye sahip bir çocukta, düzenli ve belirli aralıklarla idrar yapma alışkanlığı ortalama 1,5–2 yaş aralığında edinilmektedir. 2–2,5 yaş aralığına gelindiğinde çocuk, tuvaletinin geldiğini sözel bir biçimde dile getirmekte yahut davranışsal olarak bakım verenine ifade etmektedir. 3–4 yaş aralığında çocuklar, idrarlarını bilinçli olarak tutabilme yetisine ve tuvalete gidip idrarlarını yardımsız/bağımsız yapabilme becerisine sahiptir. 4 yaşını doldurup 5 yaşına geçen bir çocukta, sayılan beceriler henüz gelişmemiş yahut ayda ortalama 2’den fazla alt ıslatma problemi varsa bu durum “enürezis” olarak nitelendirilmektedir (Bolışık, 1990).

Enürezis hastalığına sahip bir çocuk, altını yalnız gündüzleri ıslatıyorsa “diurnalenürezis”, yalnız geceleri ıslatıyorsa “nocturnalenürezis”, hem gündüz hem de geceleri ıslatıyorsa “total/continuaenürezis” olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra enürezis, doğuştan gelebilmekte yahut sonradan gelişebilmektedir. Eğer çocukta mesane kontrolü hiçbir zaman gelişmemişse bu durum “primerenürezis”, 6 ay kuru kaldıktan sonra yeniden idrar kaçırmaya başlaması durumu ise “sekonderenürezis” olarak nitelendirilmektedir (Dönmez, 2004).

Enürezisin görülme sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalarda değişik oranlar bildirilmekle birlikte, dünya çapında elli milyondan fazla çocuğun enürezis rahatsızlığından muzdarip olduğu tahmin edilmektedir. Yaşlara göre enürezis görülme oranları ise sırasıyla şu şekildedir: 5 yaş grubunda %15-20 oranında baş gösteren enürezis; 10 yaş grubunda %5 oranında, 10-17 yaş grubunda %2-3 oranında ve 17 yaşın üzerinde ise %1 oranında seyretmektedir (Üstüner Top ve Küçük Alemdar, 2014). Enürezisin ortaya çıkmasında çeşitli değişkenler belirleyici olabilmektedir. Genetik faktörler temel olmakla birlikte; olgunlaşmada gecikmenin, stresin, uyku düzensizliklerinin, mesane problemlerinin, çocuğun maruz kaldığı ihmal/istismar gibi olumsuz yaşam deneyimlerinin, psikolojik faktörler gibi çevresel yahut bireysel bazı etkenlerin enürezisin ortaya çıkışında rol oynadığı düşünülmektedir (Görür ve diğ., 2008).

Peki, bir çocuğun enürezis olup olmadığı nasıl anlaşılabilir? Elbette ilk aşama ailenin çocuğu izlemesidir. Çocuğunuzun ayda birkaç kez ya da daha fazla sayıda altını ıslattığına şahit olmuşsanız, yapmanız gereken ilk şey bir çocuk hekimine müracaat etmektir. Ailenin farkındalığı ve tıp hekiminin detaylı muayenesi ile çocuğun enürezis olup olmadığı netleştirilir. Bu aşamada hekime düşen, çocuğun aile öyküsünü ve sağlık geçmişini ayrıntılı biçimde irdelemektir. Zira enürezisin doğuştan gelen bir sorun mu olduğu yoksa sonradan mı geliştiği sorusu, tedavinin seyri açısından önem arz etmektedir.

Ruh sağlığı alanında hizmet sunan ve çocuk refahı alanında çalışan sosyal hizmet uzmanları için de enürezis ciddiye alınması gereken bir sağlık problemidir. Öyle ki enürezis görülen bir çocuk ihmal/istismar ediliyor olabilir yahut kardeşini kıskanan bir çocukta regresif davranış olarak enürezis seyredebilir. Öte yandan çocuk, enürezisi sebebiyle zorbalığa maruz kalabilir. Tüm bu bileşenler bir arada düşünüldüğünde enürezis, çocuk hakkında uzmana bazı ipuçları verdiğinden önemsenmelidir. Çocuklara motivasyonel desteğin verilmesi, uykudan önce sıvı kullanımının kısıtlanması, yine uykudan önce tuvalet ihtiyacının giderilmesi, mesane egzersizleri, daha ileri vakalarda ilaç tedavisi, ruh sağlığı uzmanından psikolojik destek alınması gibi bileşenler, enürezisin iyileştirilmesinde işlevseldir.

Kaynakça

Bolışık, B. (1990). Enürezis. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 6(2), 31-34.

Bozlu, M., Çayan, S., Doruk, E., Canpolat, B. ve Akbay, E. (2002). Çocukluk Çağı ve Adolesan Yaş Grubunda Noktürnal ve Diurnal Enürezis Epidemiyolojisi. Türk Üroloji Dergisi28(1), 70-75.

Dönmez, O. (2004). Çocuklarda Nokturnal Enürezis. Güncel Pediatri, 2(3), 134-136.

Görür, S., İnandı, T., Turhan, E., Helli, A. ve Kiper, A. N. (2008). Hatay’da 6-18 Yaş Arası Çocuklarda Enürezis Sıklığı ve Risk Etkenleri. Türk Üroloji Dergisi, 34(1), 42-50.

Üstüner Top, F. ve Küçük Alemdar, D. (2014). 7-11 Yaş Arası Çocuklarda Enürezis Sıklığı ve Risk Faktörleri. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 3(4), 991-1004.

Görsel Kaynakça

Görsel 1: https://tr.pinterest.com/pin/610026711996382056/

Görsel 2: https://tr.pinterest.com/pin/595601119449714126/

Münire AKYÜZ

Yüksek Lisans Öğrencisi / Sosyal Hizmet Uzmanı