
Romantik ilişkilerde kişisel alanın önemi çoğu zaman fark edilmeyen ancak sağlıklı bir ilişkinin temel taşlarından biridir. Bir çiftin birlikte vakit geçirmeye başlamasıyla birlikte genellikle kişisel alan meselesi pek gündeme gelmez. Çiftler birbirlerine ait olmanın coşkusuyla ne kadar alan verip ne kadar alacağı durumu o an pek de önemli olmaz. Sadece birlikte olmanın keyfini çıkarırlar. Ancak sağlıklı bir ilişkinin sürdürülebilmesi için kişinin kendi ilgi alanlarını keşfetmesi ve zihinsel sağlığını koruyabilmesi adına yalnız (kendi başına kalma) bir zamana ihtiyacı vardır. Bu görünmez sınır, bireysellik ile birlikteliğin kesiştiği noktada yer alır. Bu tek başınalık; yalnızlık anlamına gelmez, aksine enerji toplamak ve içsel düşüncelerle daha sağlıklı bağ kurmak için bir fırsattır (3).
Bu görünmez sınırı, “Öz Belirleme Kuramı” üzerinden açıklayabiliriz. Öz Belirleme Kuramı, insan motivasyonunun anlaşılabilmesi için doğuştan gelen üç psikolojik ihtiyacın göz önüne alınması gerektiğini ileri sürmektedir (2). Bu üç ihtiyaç: “Özerklik, ilişkisel bağlar ve yeterlilik” ihtiyacıdır. Özerklik, bağımsızlık olarak değil, eylemleri iradeli bir şekilde gerçekleştirme duygusu veya kendilik onayı kavramlarıyla açıklamaktadır. Romantik ilişkilerde kişisel alan, bu özerklik ihtiyacının bir yansıması olup kişinin kendi eylemlerini kişisel değer ve menfaatlere dayandırarak “Bunu yapmak istiyorum” diyebilmesini sağlar (5). İlişkisellik, bireyin partneriyle derin ve anlamlı bağlar kurma ihtiyacını temsil eder. Kişisel alan, bu bağların sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için gereklidir çünkü bireyler kendi alanlarına sahip olduklarında ilişki içinde daha sağlıklı ve tatmin edici etkileşimler kurabilirler. Yeterlilik ihtiyacı ise bireyin ilişkisi içinde kendini etkili ve yeterli hissetmesini içerir. Bireyin kendine ait olan özel yeri olarak görülen yani kişisel alanı, bireyin kendi ilgi alanlarını keşfetmesine ve geliştirmesine olanak tanıyarak ilişkideki yeterlilik hissini artırır (1). Ayrıca ilişkili olma ihtiyacının özerklik ihtiyacıyla birlikte doyurulduğunda yüksek psikolojik iyilik halini (daha olumlu duygular ve canlılık hali) ortaya çıkardığını göstermektedir (4). Bu nedenle, romantik ilişkilerde kişisel alanın korunması hem bireysel hem de ilişkisel sağlık için kritik öneme sahiptir.
İlişkilerde kişisel alan kavramı, her bir partnerin birlikte olma ve bireysellik arasındaki dengeyi kurma ihtiyacını ifade eder. Çiftler arasında görülen “Kişisel alanı hiç olmayan çift” durumu, genellikle yalnızca birlikte olmanın getirdiği baskı ve kimlik kaybına neden olabilirken “Aşırı kişisel alan talebi” ise ilişkide mesafe yaratabilir. Yapılan bir araştırmaya göre ise ilişkilerde kişisel alanın korunmasının önemini vurgulayarak otonomi ihtiyacına saygı duyan çiftlerin daha yüksek memnuniyet ve iyi olma halini bildirdiklerini ortaya koyuyor. Bu araştırma, kişisel alan kavramının ne anlama geldiğini anlamanın ve buna saygı duymanın sağlıklı ve tatmin edici bir ilişkinin anahtarı olduğunu göstermektedir (3). Romantik ilişkilerde ihtiyaç duyduğumuz bu sınır koyma ihtiyacı, bireyselliğimizi beslemek ve zihinsel sağlığımızı korumak için önemlidir. Bu durum, yeni bir nefes almak gibi bizi canlandırır ve güçlendirir, ilişkiye en iyi versiyonumuzla katılmamızı sağlar.
Peki kişisel alanın sınırı nasıl çizilebilir? İlişkilerde “normal” olarak kabul edilen kişisel alan miktarı, çiftler arasında büyük ölçüde değişir. Bu durum, bireysel ihtiyaçlardan, kültürel kökenlerden ve ilişkinin kendine özgü dinamiklerinden etkilenir. Bazı partnerler sürekli bir yakınlıktan beslenirken bazıları mutluluk ve tatmin için daha fazla ayrı zaman ihtiyaç duyabilir. Önemli olan iletişim ve anlayıştır. Çiftler için kişisel alan ihtiyaçlarını konuşmak ve her iki taraf için de işleyen bir denge bulmak kritiktir. Her ilişki kendi ekosisteminde farklıdır ve doğru olanı bulmak birlikte özgün bir çözüm yaratmaktır. Bu sınırları belirlerken partnerinizle açık ve dürüst bir iletişim yürütmek önemlidir. Kişisel alanınızla ilgili fikirlerinizin bazı ilişkilerle uyumlu olmayabileceğini fark edebilirsiniz. Bu durumu erken fark etmek daha iyidir. ‘Seninle zaman geçirmekten gerçekten keyif alıyorum ve birlikteyken çok eğleniyorum. Ancak kendim için zaman ve kişisel alana ihtiyacım var’ gibi bir ifade kullanarak başlayabilir ve daha sonra arkadaşlarınızla veya bir hobi, ilgi alanını takip etmek için zaman ayırmak gibi belirli gereksinimlerinizi ortaya koyabilirsiniz (6). Kişisel alanın gerekliliklerine saygı duymak ve uyum sağlamak, sağlıklı ve güçlü bir ilişkiyi destekleyen temel unsurlardan biridir.
İdil Sera Erfenek
Psikolojik Danışman