Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Toplumun en temel yapıtaşı olan aile, kutsal metinlere göre ilk insanla; bilimsel kaynaklara göre ise 4 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Aile kurumu çeşitli kültürlere ve toplumlara göre değişiklikler gösterse de varlığını binlerce yıldır sürdürmektedir. Ancak son 150 yıldır aile kurumu çok hızlı bir dönüşüm yaşamaktadır. Aile yapılarındaki hızlı değişim sanayi devriminin başlangıcından beri süregelirken, bireylerin geleneksel yaklaşımdan uzaklaşarak kendi özgür iradelerine göre eylemde bulunmak istemeleri; bireysel ve kendine dönük bireyler meydana getirmiştir. Bununla birlikte ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel içerikli değişim ve dönüşümler tüm toplumlarda aile kurumunun yapısında değişikliklere neden olmuştur.

Günümüz modern şartlarında da aileler çocuklarına daha kaliteli bir yaşam sunmak için uzun saatler boyunca çocuklarından uzak kalmakta ve onları kontrol edememektedirler. Bir araya geldiklerinde ise diğer işleri yetiştirme telaşıyla çocuklarını elektronik bakıcılara, çeşitli medya araçlarına, teslim etmektedirler. Günümüzde kitle iletişim araçları -kolay erişilebilir olması yönüyle özellikle televizyon- herkesi farklı biçimlerde ve düzeylerde etkilemektedir; en çok etkilenen grup da çocuklar ve gençlerdir (Temizyürek ve Acar, 2014).

Çocuk, kiminle uzun bir zaman dilimi geçirirse onun alışkanlıkları ve bakış acısı ile biçimlenir. Medya araçlarını kullanım süresine göre medya araçlarının gönderdikleri iletiler, renkli ve hareketli uyarıcılar kimi zaman anne babalardan daha etkili olabilmektedir. Bebeklikten başlayarak oluşması çok kolay, kaybolması çok zor olan ilişki motifleri kurar ve yaşam boyu bunları kullanırız. İmgeler, belleğin yok edilemez bir parçası hâline gelir ve deneyim, belleğe işlenerek kişiliğe dönüşür (Pembecioğlu, 2013).

Çocukların izlediği çizgi filmler, Youtube video içerikleri, internet oyunları, sinema filmleri onların sıklıkla maruz kaldığı medya içerikleridir. Bu medya araçlarının işlevleri öğretmek, değerleri öğretmek, eğlendirmek, eğlendirirken öğretmek, toplumsal paylaşımlar olarak sıralanabilir. Her içerik üreticisi kendi üretildiği kültürün değerlerini, ideolojisini taşır ve bu mesajları çocuklara çeşitli yollarla aktarabilir.

Bir başka handikap ise çizgi film kahramanlarıyla ilgili ürünlerin satışlarının önemli gelir kaynaklarına sahip olmasıdır. Bu karakterlerin figürlerinden ve resimlerinden oluşan eşyaları sürekli satın almak isteyen çocuklara temelde ‘’Tükettiğin sürece varsın’’ mesajı verilmektedir. Çocuk, çoğu zaman popüler kültür ürünlerini belirleyen, yerel olmaktan ziyade daha da küresel hale gelen ideolojik içeriklerle kuşatılmış bir dünyada yaşamaktadır. Bir başka deyişle, modern toplumun yüzyıllar içinde oluşturduğu “üretici-yurttaş-çocuk” post modern toplumda yerini “tüketici-küresel-çocuk”a bırakmaktadır. (İnal, 2009; Akt., Temizyürek ve Acar, 2014).

Kanallarda çocuklara olumsuz örnek teşkil edecek davranışlar ve tüketim kültürü aşılanmaktadır. Hem bu kanalda oynatılan, çalıştırılan yani ekonomik olarak istismar edilen çocukların, hem de izleyen çocukların istismarına son verilmesi için herkesin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir.

Çocuklara yönelik programlara cinsel ögelerin yüklenmesi, ürün yerleştirme yöntemiyle reklamının yapılması (alkol, sigara, ilaç vb.), gibi etik olmayan yöntemlerle tüketiciye ulaşmak için kullanılan bilinçdışı uygulamalar toplum yapısını bozabilecek etkiye sahiptir. Çocuklarda ve gençlerdeki alkol, sigara ve madde kullanımı, hırsızlık, obezite, okul başarısındaki düşüşler gibi riskli davranışlarla radyoda duydukları, televizyonda ya da video kliplerde izledikleri programlar arasında ilişki bulunmuştur (Klein ve diğerleri, 1993; Akt, Akyüz, 2013).

Peki Bu Konuda Aileler Ne Yapabilir?

Televizyon, bilgisayar, tablet gibi medya araçlarını yasaklamak çözüm değildir. Bunun yerine araçların kullanımını sınırlandırmalı ve kurallar koyulmalıdır.

  • Çocuk model aldığı kişiyi taklit etmesi dolayısıyla öncelikle ailenin medya araçlarını kullanma bağımlılığını yenmesi ve çocuğa doğru bir örnek olması gerekir.
  • Aile bir araya gelince oyun, okuma, sohbet saatleri gibi nitelikli vakit geçirirse çocuğun ilgi alanı da medya araçları üzerine yoğunlaşmaz.
  • Anne babalar, televizyon programlarında, çizgi filmlerde ve reklamlarda yer alan bilgileri, mesajları nasıl değerlendirebileceklerini çocuklara öğretebilir, kendi kültürümüzü aktaran onları çizgi filmler izlemeye yönlendirebilirler.

KAYNAKÇA

Akyüz, E. (2013). Çocuğun bilgi edinme ve zararlı yayınlara karşı korunma hakkı. I. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi Bildiriler Kitabı-1. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları.

Pembecioğlu, N. (2013). Gelecek kurguları ve medya algıları. I. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi Bildiriler Kitabı-1. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları.

Temizyürek, F. ve Acar, Ü. (2014). Çizgi Filmlerdeki Subliminal Mesajların Çocuklar Üzerindeki Etkisi. Cumhuriyet Uluslararası Eğitim Dergisi, 3(3), 25-39.

Görsel Kaynakça

https://www.anneysen.com/1-6-yas-cocuk/makale/davranis-cocuklarin-sosyal-medya-kullanimi-nasil-olmali_11237 adresinden erişildi.

https://pinelakebh.com/services/internet-addictions adresinden erişildi.

Ayşe Sena ÇELİK

Yıldız Teknik Üniversitesi

Aday Psikolojik Danışman & Okul Öncesi Öğretmeni