İŞİNİZ BİTMEDEN DE BENİ DİNLER MİSİNİZ?

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

   Zaman zaman anneme bir şeyler anlatmak istediğimde “Anne sana bir şey söyleyebilir miyim?” derim. O da “Tabii, söyle.” der. Bunun üzerine ben de anlatmak istediğimi anlatırım. Tam bitirdiğimde bana, “Ne söylemiştin?” der. 

10 yaşında bir çocuğun gözünden…

Hepimiz çocukluk döneminden öyle ya da böyle bir şekilde geçtik. Kimilerimiz ihmal edilmiş bir ortamda fark edilmeden dinlenilmeden heyecanlarına, sevinçlerine, üzüntülerine dair duygularını ve düşüncelerini tam olarak ifade edemeden sessiz sedasız geçerken bu evreyi; kimilerimiz sevildiğini ve anlaşıldığını hissederek hata yapsa dahi koşulsuz kabul edilerek dinlenildiğini bilerek geçip gitti bu evreden. Size nasıl bir çocukluk el sallıyor hatıraların arasından? Annenize ya da babanıza bir şeyler anlatmak istediğiniz anları hatırlayın mesela… İlgilendikleri şeyden başlarını kaldırıp sizi dinlerler miydi yoksa sizi duymamışçasına yaptıkları işe devam mı ederlerdi? Ya da bir yandan o anki işleriyle ilgilenirken bir yandan da ‘Anlat sen, ben dinliyorum.’ mu derlerdi? Peki, siz çocuğunuz bir şeyler anlatmak istediğinde, sizin onunla ilgilenmenizi istediğinde neler yapıyorsunuz? Onun sesini duyuyor musunuz meşgul olduklarınız arasından? Yaşadıklarına ortak olup aynı duyguları çocuğunuzla hissedebiliyor musunuz? Çocuğunuzu gerçekten dinliyor musunuz ya da –mış gibi mi dinliyorsunuz? Yoksa siz hala çocukluğunuzda yaşadığınız bazen üzüntülü bazen sevinçli anlara takıldınız da beni de mi dinlemiyorsunuz? Şimdi kulak verip dinleyin, çocuğunuzun size anlatmak istedikleri var!

Başarılı İletişimin Temel Unsurları

   İletişim denilince aklımıza sadece konuşmak gelir. Ancak iletişim dudakların arasından çıkan sözcüklerin ötesinde bir süreçtir. Yüz ifadeleri,  el ve kol hareketleri, bedenin duruşu, ses tonu gibi sözsüz mesajlar da iletişimi kapsar. Sağlıklı bir iletişimin dört temel unsuru bulunmaktadır.

  1. Gözle iletişimde karşımızdaki kişinin gözlerine doğrudan bakmaktır. Bu iletişim unsuru çocuğun ebeveyni ile bağ kurmasını sağlamasının yanı sıra onun duygusal gereksinimlerine de cevap vermektedir.
  2. Bedensel iletişim, karşımızdaki kişiye temasta bulunmaktır. Çoğu ebeveyn çocuğuna sarılarak onu öperek zaten bedensel iletişim halinde olduğunu düşünür. Ancak ebeveynler doğru fakat eksik bir bedensel iletişim anlayışına sahiptirler. Bedensel iletişim, çocuğun omzuna dokunmak, sırtını okşamak, saçlarını karıştırmak gibi hareketleri içermektedir. Bu hareketlerle çocuk sevildiğini ona güvenildiğini desteklendiğini hisseder.
  3. Odaklaştırılmış ilgiyle kast edilen çocuğa karşı tüm ilgi ve dikkatinizi yöneltmenizdir. Çocuk anne ve babasının dikkatini, onayını ve saygısını hak ettiğini hissetmelidir. Daha açık ifadeyle çocuk anne ve babasının gözünde dünyanın en önemli insanı olduğunu hissetmelidir.
  4. Disiplin; çocuğu toplumda yapıcı bir görev üstlenecek şekilde eğitmektir. Örneğin, yol göstermek, sözlü ve yazılı istemler, eğlendirici ve öğretici deneyimler yoluyla çocuğu eğitmek disiplin unsuru içerisinde yer alabilir.

Doğru İletişim İçin: Teoriden Uygulamaya…

Publilius Syrus der ki; çocuğuna servet bırakmak isteyen ana-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir. 

  • İletişime sadece dudaklarıyla katılan ve dikkatini başka şeylere veren biriyle iletişim kurmak cesaret kırıcı olabilir. Bazen çocukların ihtiyacı olan şey tüm dikkatinizi ona yönlendirerek sadece sessizce dinlenilmek istemeleridir. Sessizliğinizi kabul tepkileriyle desteklemek (baş sallamak, öne eğilmek, gülümsemek vb.) iletişimizi güçlendirir.
  • Kapı aralayıcı mesajlarla çocuğunuzu daha çok konuşmaya teşvik edebilirsiniz. Örneğin ‘Anlattıkların çok ilginç devam etmek ister misin?’ ya da ‘Bu konuda daha fazla konuşmak ister misin?’ gibi sorularla iletişiminizi destekleyebilirsiniz.
  • Sessizlik ve kapı aralayıcı mesajlar iletişiminizi güçlendirir ancak etkin- katılımlı dinleme çocuğunuzu anladığınız mesajını verir. Etkin- katılımlı dinleme çocuğunuzun anlattıklarını genişletmeyi ifade eder. Örneğin, ‘Şu an hissettiklerini çok iyi anlıyorum. Arkadaşın kalemini almış ve geri vermemiş. Bundan dolayı üzülüyorsun. Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?’ şeklinde bir ifade olabilir.
  • Çocuğunuzun duygularını ifade etmelerine yardımcı olun. Duyguyu reddetmek yerine duyguyu isimlendirin. Çocuk kötü bir duygu yaşadığı zaman ebeveynler bu duygunun çocuğu daha kötü etkileyeceği endişesine kapılırlar ve çocuğu o duygudan uzaklaştırmak için türlü yollar denerler. Ancak çocuk anlaşılmadığını hissederek bu durumdan daha çok rahatsız olur. Örneğin kuşunun öldüğünü görüp ağlayan çocuğa ‘Bu kadar üzülmene gerek yok, başka bir kuş daha alırız’ demek çocuğunuzun daha çok ağlamasına sebep olabilir. Bunun yerine ‘ Kuşunun ölmesine çok üzüldüm, çok iyi arkadaştınız ve güzel vakit geçiriyordunuz. Onu gerçekten seviyordun.’ şeklindeki ifade çocuğunuzun duygularını anladığınızı ifade eder.
  • ‘Sen’ dili yerine ‘Ben’ dili kullanın. Sen dilinde odak noktası karşımızdaki kişidir. ‘Kes şunu, olgun değilsin, bebek gibi davranıyorsun’ şeklindeki olumsuz yargı içeren cümleler sen diliyle ifade etme şeklidir. Öte yandan ben dili çocuğunuzun davranışları hakkında duygu ve düşünceleri somut olarak ifade eden etkili mesajlardır. ‘Bir şeyler anlatırken sözümün kesilmesinden rahatsız oluyorum, ’ şeklindeki ifadeler ben diline örnek olabilir.

Ve sevgili anne babalar… Son olarak sözü Barış MANÇO’ya bırakıyorum; İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil tatlı dildir.

Merve AKBABA

Psikolojik Danışman