
Savaştan kaçarken daha iyi bir yaşam koşullarına ulaşmak isteyenler, göç edilen ülkelerde arzuladıklarına ulaşabilmek için karşılarına dil, din, ırk, kültür, gelenek ve sosyo-ekonomik durum gibi engellerle karşılaşmaktadırlar. İnsan üzerinde sarsıcı, karmaşık etkileri olan göç olgusunun çocuklardaki etkisi, yetişkinlere oranla daha hasar verici seviyede olabilmektedir. Suriyeli çocukları etkileyen hayati öneme sahip risklerden en önemlisi ise eğitim süreçlerine dâhil olamama, dâhil olunduğu durumdaysa uyum sağlayamama sorunudur (Aslan, 2020). Özelde Suriyeli genelde ise yabancı uyruklu öğrenciler farklı etnik ve kültürel yapılarından dolayı okula uyum sorunu yaşamaktadır. Eğitim ortamında ve sosyal ortamlarda çocuklar, çoğu zaman dil ve iletişim problemleri yaşamaktadır. Savaş ve göç sürecinde anksiyete, travma, güvensizlik, kötü sağlık koşulları, depresyon, aşırı uyarılmışlık gibi olumsuz yaşantılar bilişsel süreçlerini olumsuz etkilemekte ve akademik başarılarını düşürmektedir. Ayrıca aileler de zor yaşam koşulları sebebiyle çocukların eğitimlerine yeterli destek olamamaktadır (Baysal ve Çi̇mşi̇r, 2020).
Eğitim; bireyi, belli amaçlar doğrultusunda şekillendiren, onu hayata hazırlayan, kendine yetebilecek ve kendini gerçekleştirebilecek (sosyal, ruhsal, kültürel, bilişsel ve fizyolojik açıdan) tam bir iyilik hali yaratmayı amaçlayan, kişilik gelişimlerine yardım eden, bireyleri yetiştiren süreçleri içermektedir. Günümüz dünyasında evrensel bir insan hakkı olarak algılanan eğitim, Suriyeli çocukların gelecekleri ve ülkeye uyum süreçleri açısından da son derece önemlidir. Zorunlu göçe maruz kalan çocukların eğitimi, onların içinde yaşadıkları topluma katılımlarını sağlama ve yeni ülkeye aidiyet geliştirme bağlamında hayatî işlevlere sahiptir. Doğal ya da insan kaynaklı afetlerden etkilenen nüfus için güvenli alan, beslenme, barınma ve sağlık hizmeti almak temel ihtiyaçlardır. Eğitim ise çocukların hayatlarında normalleşmeyi sağlar, travmayı aşma gücünü destekler ve güçlendirir. Göç etmiş olan çocuklar için okula ve eğitime devam etmeleri bu nedenlerle elzemdir. Eğitime devam edenlerin sürekliliğinin sağlanması ile eğitime devam etmeyenlerin eğitim sürecine dâhil edilmesi, çocukların hayata tutunmasını ve toplum içerisinde onurlu bireyler olarak yer edinmelerini sağlayacaktır (Kılıç ve Özkor, 2019;Akt., Aslan, 2020). Şuan içinde bulunduğumuz pandemi nedeniyle eğitimin yüz yüze yapılamaması ise okulun iyileştirici etkisini büyük oranda düşürmektedir. Çocukların eğitime devamlılığının sağlanması ise ülkemizdeki her vatandaşın sorumluluğudur.
KAYNAKÇA :
- Aktan, L. ve Bi̇len, E. (2020). Eğitimin Milliyeti: Mülteci Öğrenciler ve Türkiyeli Öğrencilerin Kademelere Göre Değişen Öğrencilik Deneyimleri. Çocuk ve Medeniyet, 5 (9), 159-180 .
- Aslan, A. (2020). Suriyeli Öğrencilerin İkincil Sosyalleşmeleri Bağlamında Okulun İşlevleri: Çarşamba Örneği. Anadolu Eğitim Liderliği ve Öğretim Dergisi, 8 (1), 42-58.
- Baysal, Z. ve Çi̇mşi̇r, S. (2020). Türkiye’ye Göç ile Gelen Uluslararası İlkokul Öğrencilerinin Kendi Perspektiflerinden Okulda Arkadaşlarıyla Yaşadıkları Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 3 (2), 71-87.
Büşra Yılmaz
Psikolojik Danışman
Bugüne Kadar Toplam 1,375 Görüntülenme, (Bugün) 3 Görüntülenme