ÇOCUKLARIN BOŞANMA SÜRECİNDEKİ SESLERİNİ DUYALIM

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Dünyaya gözlerimizi açtığımızda bize heyecanla, sevgiyle ve biraz da kaygıyla bakan iki çift göz vardır: Anne ve babamız. O an kaçıncı çocukları olduğumuz önemli değildir.

Bireylerin sağlıklı gelişimleri açısından, çocukluk dönemi ve anne babayla olan ilişkileri son derece önemlidir. Özellikle de yaşamın ilk yıllarında bu ilişkinin önemi tartışılamaz. Boşanma ise, hiç kuşkusuz hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça zor ve stresli bir süreç olmaktadır (Öngider Gregory, 2016).

Hukuksal bir kavram olarak ele alırsak boşanma, basit anlamda evlilik sözleşmesinin sona ermesidir. Ancak, psikolojik açıdan değerlendirildiğinde aile birliğinin bozulması, ailenin bölünmesine ya da bütünüyle dağılmasına yol açan ve bütün aile üyelerini sarsabilen karmaşık bir durumdur. Bu süreçten en çok etkilenenler çocuklardır. Kuşkusuz, bir çocuk fiziksel ve psikolojik gelişimini en iyi şekilde ailede tamamlar. Çocuk hem annenin hem de babanın ilgisine, sevgisine ve şefkatine muhtaçtır (Türkarslan, 2007).

Peki çocuklar için birliktelik sürdürülmeli mi?

Araştırma sonuçları göstermiştir ki; sadece çocukların iyiliği için bir arada kalman çok nadir işe yaramaktadır. Bazen, bir arada kalmak, çocuklara, anlaşamayan eşlerin boşanmasından daha çok zarar verebilmektedir. Araştırmalar, kasıtlı sessiz kalmalardan, sürekli bağrış çağırışlardan, fiziksel şiddet göstermeye kadar çeşitli anlaşmazlıklara şahit olmuş çocukların, boşanmış aile çocuklarından daha uyumsuz olduklarını ortaya koymaktadır.  Kısacası, bazen sorunu çözmenin tek yolu evliliği sona erdirmek olabilir (Türkarslan, 2007).

Doğan Cüceloğlu sunduğu bir TV programında diyor ki,  senin mutlulukla devam ettiremeyeceğin bir durum varsa o zaman çocukların da hayrınadır o hapishaneden çıkmak. Unutmayalım ki çocukların istedikleri sevgi dolu ve güvenli bir aile ortamıdır.

Boşanma hiç kuşkusuz, çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan birisi ve potansiyel olarak onların gelişmelerini ciddi bir biçimde etkileyebilecek bir dizi değişikliği de beraberinde getirmektedir (Türkarslan, 2007).

Boşanma Sürecine Hazırlık

Öncelikle boşanma konusunda kesin kararlı olunmalı ve atılacak son adım atıldıktan sonra bu sürece girilmelidir.

Önemli olan boşanmanın yıkıcı etkilerini azaltmak olmalı. Bunun için de anne ve baba birlikte boşanma süreci yönetmelidir.

Bu zor süreçte ilk adım, çocuklara boşanmayı anlatmaktır. Bazı anne ve babalar çocuklara, boşanma durumlarını söylemeyi gereksiz bulurlar. Çocukların yaşının küçük olması aileleri bu davranışa iter. Oysa hiçbir kişi, sevsin ya da sevmesin, bir sabah uyandığında, sanki hiç yaşamamış gibi, ailesinden bir ebeveynin ortadan yok olmasını asla anlayamaz. Hiçbir çocuk böylesine sarsıcı bir davranışa maruz bırakılmamalıdır. Böylesi düşüncesiz davranışlar, çocuğun reddedilmiş olma duygularını kuvvetlendirmenin yanı sıra onun olup bitene bir anlam verebilmek için kendilerince olmadık şeyler uydurmalarına da yol açabilir. Çocuklara, boşanmaktan söz ederken dikkat edilecek en önemli nokta, onlara doğruyu söylemek olmalıdır. Çocuklar gerçeği bazen düşündüğümüzden daha güçlü karşılarlar. Eğer, bu konuda yalan söylenildiğini sezerlerse hem olayı daha sağlıksız yaşarlar hem de anne ve babalarına olan güvenleri zedelenir (Türkarslan, 2007). Şu da önemlidir ki boşanmaya yol açan gelişmeler ve yaşanılan tatsızlıkları ayrıntılarıyla anlatmanın hiçbir yararı yoktur (Türkarslan, 2007).

Boşanma kararı nasıl söylenmeli?

Bu durumu mümkünse anne-baba birlikte çocuğa açıklamalıdır ve öncesinde bunu planlamalıdırlar.

  • Yapılması gereken, çocuğa sevgi mesajları verildikten sonra, yani hem anne hem baba tarafından çok sevildiği ve bundan sonra da hep sevilmeye devam edileceği konusunda çocuğa güven verildikten sonra durum anlatılmaya başlanmalıdır (Türkarslan, 2007).
  • Bu durumun yani anne babanın artık hayatlarını ayrı yaşayarak devam ettirmelerinin, herkesin yararı için zorunluluk olduğu ve başka alternatif kalmadığı, yine çocuğun yaşına uygun bir şekilde anlatılmalıdır. Çocuğun kaygısını azaltmak için, yine sevgilerinin devam edeceğini ve çocuk hangi tarafta kalırsa kalsın diğer ebeveyni görebileceği vurgulanmalıdır (Türkarslan, 2007).
  • Boşanma sonrası çocuğun hayatında nelerin değişeceği veya değişmeyeceği dürüst bir şekilde söylenmelidir. Nelerin değişmeyeceğini bilmesi çocuğun kaygısını azaltır, nelerin değişeceğini bilmesi bu sürece uyumunu kolaylaştırır.

Çocuğun ilerleyen zaman içerisinde psikolojik durumu takip edilmelidir. Bu yeni durum çocuğun sosyal hayatında, bazı sorunlar oluşturabilir. Burada anne-babaların dikkat etmesi gereken en önemli nokta –ki ister ayrı ister beraber- çocuğa verilecek sevgi ve sağlanacak huzur ortamı, her türlü sıkıntı ile baş etmek için gerekli olan en önemli araçtır (Türkarslan, 2007).

Ayrıldıktan sonra, ebeveynler birbirlerinin aleyhinde konuşmamalı ve çocuğa eski eş ile olan problem yansıtılmamalıdır. Bu durum boşanma yaşamış ailelerde sık görülür ve çok önemli problemleri beraberinde getirebilir. Aynı zamanda çocuğun ayrı yaşadığı ebeveyni sık görmesi (önemli bir problem yoksa ) sağlanmalı ve çocuğun iletişimi devam ettirilmelidir (Türkarslan, 2007).

Unutulmamalı ki boşanma tek başına çocuklara fazla zarar vermez. Çocukların iyiliği, anne ve babanın nasıl davrandığına ve aldıkları kararlara bağlıdır (Türkarslan, 2007).

Peki çocukların yaşlarına göre bu süreçte neler yapılabilir? Bu konunun devamı yazı dizisi halinde devam edecek.

Kaynakça

  1. Öngider Gregory, N. (2016). Boşanma mı yoksa Çocuk için Evliliği Sürdürmek mi? Çocuğun Psikolojik Uyumu Açısından Önemli Bir Soru. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar,  8 (3) , 275-289.
  2. Türkarslan, D. (2007). Boşanmanın Çocuklar Üzerine Olumsuz Etkileri ve Bunlarla Başetme Yolları. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 9 (3) , 99-108.

Büşra YILMAZ

Psikolojik Danışman